Akut Koroner Sendroma dikkat

 Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bahri Akdeniz, kalp krizi için risk grubundaki sağlıklı kişilerin 40’lı yaşlardan itibaren düzenli kontroller yaptırarak kalbin ciddi olarak hasarlanması anlamına gelen “Akut Koroner Sendrom”dan korunabileceklerini belirtti. 

  • 0
  • 795
Akut Koroner Sendroma dikkat
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

 Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bahri Akdeniz, kalp krizi için risk grubundaki sağlıklı kişilerin 40’lı yaşlardan itibaren düzenli kontroller yaptırarak kalbin ciddi olarak hasarlanması anlamına gelen “Akut Koroner Sendrom”dan korunabileceklerini belirtti. 
 
Kalp krizinin, “Akut Koroner Sendrom”un ‘bir alt grubu olduğunu ve krizin de tiplerinin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akdeniz, “Akut Koroner Sendrom, kalbi besleyen koroner damarlarının ani olarak tıkanması ya da ciddi oranlarda daralması sonucunda kalbin hasarlanması durumudur. Yani kalp krizini de kapsayan geniş bir yelpazeyi ifade ediyor. Damarların ani tıkanması kalp kasını besleyen miyokardın tehlikede olmasına yol açar ve dolayısıyla hastanın yaşamı tehlikeye girer. Damar sertliği yapan aterosklerotik plaklar aslında 20’li 30’lu yaşlardan itibaren oluşmaya başlar ve yaklaşık 50’li yaşlardan itibaren de damarı daraltmaya başlar. 5-10 dakikayı geçmeyen ve daha çok efor sırasında gelen ağrılar koroner damarın kalp kasını geçici olarak yeterince besleyemediği durumdan kaynaklanan ağrılardır, stabil (kararlı) koroner damar hastalığı olarak adlandırdığımız bu durum kalp krizi değildir. Ancak koroner damar içindeki plağın aniden yırtılması veya zedelenmesi ile kısa zaman içinde damar içinde pıhtı oluşması ve damarı tıkaması akut koroner sendrom dediğimiz duruma neden olur. Koroner damar hastalıklarında yıllardan beri bilinen beş risk faktörü vardır. Hipertansiyonu, şeker hastalığı olanlar, sigara içenler, kolesterol yüksekliği olanlar ve beşincisi de ailesinde erken yaşta kalp ve damar hastalıklarından birini (inme dahil) geçirmiş olanlar. Günümüzün hareketsiz yaşam koşulları ve bel bölgesinde yoğunlaşmış obezite de riski artıran diğer unsurlardır. Bu faktörlerden bir kaçının birlikte olması riski de katlamalı olarak artmaktadır. O nedenle bu grupta olanların belli aralıklarla kontrole gelmeleri, risk faktörlerini azaltmak için çok önemli. Özellikle sigara içmek, satüre yağ dediğimiz doymuş yağlı gıdalarla beslenmek, stres, fazla kilolar, uykusuz kalmak da riski artırır.  Kalp sağlığı için riskli hasta grubunda 40’lı yaşlardan itibaren yılda bir kez kontrol koruyucu yaklaşımlar için çok önemlidir. Kan tahlili ile şeker ve kolesterol ölçümü, EKG ve efor testi ile değerlendirmeler yaparak gerekli önlemleri alabiliyoruz” dedi.   
 
Akut Koroner Sendrom belirtileri nelerdir? 
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bahri Akdeniz, Akut Koroner Sendromun belirtilerini, hastanede yapılan uygulamaları ve sağlıklı bireyler için koruyucu önlemleri şöyle anlattı:
 “Ağrı genellikle göğüs bölgesinde, halk arasında iman tahtası denilen sternum kemiğinin altında baskı hissi ve sıkışma tarzında olmaktadır, bazen sırtta, iki kürek kemiğinin arasında da olabilir, çeneye sol kola yayılabilir, bazen de kolda uyuşukluk şeklinde tezahür edebilir. Kalbin arka cidar enfarktüslerinde olduğu gibi mide ağrısı, bulantı şeklinde de gelebilir. Göğüsteki ağrıya; bulantı hissi, nefes darlığı, solukluk, çarpıntı, fenalık hissi eşlik ediyorsa kesinlikle kalp krizi olma riski yüksektir. Ağrı 20 dakikayı geçiyorsa dilaltı hapına yanıt vermiyorsa belki geçer diye beklemek çok zaman kaybıdır. Vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir. Bunun için de en iyi yöntem 112’yi aramaktır. 112 hizmetinde, en yakın sağlık kuruluşları ile hızlı koordinasyon sağlandığı için zaman kaybetme riski azalır.”
 
Hastanede ne gibi işlemler yapılıyor?
“Hasta hastaneye geldiğinde bu damarın bir an önce açılması önemlidir. Damarın açılması da; ya damardan verilen ilaçla olur ya da hastanın anjiyoya alınıp, tıkalı damara stent takılması ile mümkün olabilir ki, bu yöntem daha etkilidir. Hastaneye en kısa sürede gelmek ne kadar önemliyse, hastanın acil servisten bir an önce anjiyo laboratuvarına intikali ve burada damarının açılması da o kadar önemlidir. Çünkü burada da ‘zaman eşittir kalp kası’ demektir. Her geçen dakika kalp kasından geri dönüşümsüz olarak bir şeyler alıp götürür. Çok erken müdahale kalp krizini önleyebilir. Çok geç gelirseniz de o damarı açsanız bile artık giden kas geri gelmez. Bu durumda hastalar ileriki yaşamlarında kalp yetmezliği olarak karşımıza gelebilirler Damar açıldıktan sonra büyük oranda ani ölüm riski veya aritmiler sona ermiştir. Hastanın acil servise nakli ve buradan da acil olarak primer peruktan koroner girişim yapacak ekibin toplanması 112 ekibinin de dahil olduğu bir organizasyonu gerektirir. İzmir’de İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde yapılan bir organizasyon ile hastanın oturduğu bölgeye göre 112 ekipleri hastayı hangi hastaneye getireceğini, nerede anjiyo laboratuvarının ve ekibin uygun olduğunu ve koroner yoğun bakımda boş yer olup olmadığını görebilmekte ve ona göre hastayı en yakın sağlık kuruluşuna getirmektedir.”
 
Başhekim Derebek: 7/24 hizmetteyiz  
DEÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Erkan Derebek de Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin Türkiye’de ilk kez Primer Perkutan Koroner Girişimi (PTCA) gerçekleştiren sağlık kuruluşlarından biri olduğunu ve bu alanda çok yol aldıklarını belirtti. Başhekim Derebek, “Poliklinik hizmetlerimizin yanı sıra Acil Servis ile koordineli 7/24 hızlı ve kaliteli hizmet sunan, çok deneyimli hekimler ve sağlık personelleri ile çalışan dünya standartlarındaki anjiyo ünitemizle kentin önemli bir ihtiyacına yanıt veriyoruz” dedi.
 
Koruyucu önlemler neler?
Prof. Dr. Bahri Akdeniz koruyucu önlemleri de şöyle özetledi:
 “Akut Koroner Sendrom ile ilgili en önemli koruyucu faktörlerin başında sigarayı bırakmak geliyor. İkincisi beslenme önemli. Özellikle yağlı, kolestrolü yüksek besinlerden, satüre yağ dediğimiz doymuş yağlı gıdalardan uzak durulmalı. Hatta bu konuda Türk Kardiyoloji Derneği’nin sunduğu bir de yemek tarifleri kitabı var. Kilolu bireylerin ve şeker hastalığına meyilli olanların özellikle glisemik indeksi yüksek karbonhidratlı gıdalardan uzak kalması gerekli. İdeal kiloda beden kitle endeksi 25 civarında olmalı. 30’un üzerinde olanlara diyet ve düzenli egzersiz yapmalarını öneriyoruz. Düzenli egzersiz, haftanın 5 günü 30’ardan 150 dakika şeklinde aşırı yorulmadan yapılmalı. Belli bir tempoda kalp hızı yaklaşık 130 civarında nefes nefese kalmadan tempolu yürüyüş olabilir. Stresten uzak durmak, geceler boyunca uykusuz kalmamak önemli. Biz buna yaşam şartlarını düzenlemek diyoruz. Düzenli yaşam ile riski son derece azaltmış oluyorsunuz.” 

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Hayat Projesi ile hedefe tam isabet

Alfa kuşağının teknoloji alışkanları değişti

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Akredite Edildi

Gürcü hasta robotik cerrahi teknolojisiyle şifa buldu

Şehir Hastanesi’nde Tüp Bebek Tedavisi

Eşrefpaşa’nın hidroterapi havuzlu sağlık hamlesi

Arşiv