Bayramda parazit hastalıklarına dikkat” uyarısı

  • 0
  • 2.259
Yazı Boyutu:

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş, Kurban Bayramı’nda  kurban kesimleri sırasında ve sonrasında gerekli hijyen koşullarının oluşmaması halinde parazit hastalıklarına yol açabildiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Nazimi Altıntaş, özellikle köpeklerden insanlara bulaşan ve Kist Hidatik adı verilen içi su dolu keseler oluşturan hastalığa neden olan parazitin  büyük önem taşıdığını ifade etti.  
 
KURBAN BAYRAMINDA KÖPEKLERİMİZİ VE SAĞLIMIZI KORUYALIM
Uluslararası Hidatidoloji Federasyonu Başkan Yardımcısı, Türkiye Hidatidoloji Derneği Başkanı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş’ın konuyla ilgili açıklamaları şöyle;
“Kurban Bayramlarında, halkımız kurban görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirerek, dini vecibelerini ifa etmenin huzurunu yaşamak istemektedir. Ancak, her yıl kurban Bayramı öncesi ve sonrasında yaşanan olaylardan ve basında yer alan haberlerden görüldüğü üzere kurban kesen insanlar bu görevlerini yerine getirmenin huzurunu pek de yaşayamamaktadırlar.
Kurban, sosyal boyutu ağır basan dini bir olgudur. Ancak, Kurban Bayramında pazarlanan ve kesilen hayvanlar, hastalıkların yayılması ve halk sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. Türk Veteriner Hekimliği verilerine göre Kurban Bayramında, yaklaşık olarak 600 bin Büyük Baş ve 2.000.000 Küçük Baş hayvanın nakli ve kesimi yapılmaktadır. Bu miktar, ülkemizde yıllık olarak kesilen hayvan miktarının %25’dir. Bu kadar büyük sayıda hayvanın bu kadar kısa sürede nakledilmesi ve kesilmesi, gerekli tedbirler alınmadığı ve gerekli alt yapı oluşturulmadığı takdirde, insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre ile ilgili sorunları da beraberinde getirmektedir. Özellikle, veteriner hekim kontrolü dışında satışa sunulan ve kesilen hayvanlar, bulaşıcı ve salgın hayvan hastalıklarının yayılma riskini arttırmakta ve bu hayvanlardan elde edilen etler insan sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. Kurbanlık hayvanların, sokaklarda dolaştırılması, meydanlarda bekletilmesi, satın alınan hayvanların evlerin bahçelerinde, balkonlarda tutulmaları ve uygun olmayan yerlerde kesilmeleri tehlikenin boyutunu daha da arttırmaktadır. Özellikle veteriner hekim kontrolunda kesimi yapılmayan ya da ulu orta sokak ortalarında kesimi yapılan hayvanların kistli organlarının ortalıkta bırakılması sonucu sağlam köpekler de hastalanmaktadır.
Köpeklerden insanlara bulaşabilecek olan parazit hastalıkları konusunda halkımız ne yazık ki yeterince bilgilendirilmiş değildir. Köpeklerden insanlara bulaşan ve Kist Hidatik adı verilen içi su dolu keseler oluşturan hastalığa neden olan parazit en önemlilerinden biridir. Ülkemizde kaçak olarak ya da Kurban Bayramlarında veteriner kontrolu olmadan kesilen hayvanların kistli karaciğer ve akciğer gibi organlarının köpeklere yedirilmesi ya da köpeklerin erişebileceği yerlere atılması sonucu hasta olan köpekler, gerek insanlar gerekse evcil hayvanlar (koyun, keçi, sığır gibi otçul memeliler) için sürekli bulaşma kaynağını oluştururlar. Böylece özellikle köpekler ile koyun ve sığır gibi evcil hayvanlar arasında oluşan döngünün insanlara geçişi, başıboş dolaşan enfekte köpeklerle temas ile kolayca gerçekleşmektedir.
 
HASTALIĞIN YAYGIN OLMA NEDENLERİ
Ø Sokak köpeği varlığının kontrol altına alınamayışı,
Ø Hayvan kesimlerinin tam olarak kontrol altına alınamaması,
Ø Gerek sahipli gerekse başıboş köpeklerin tedavilerinin yeteri kadar yapılamaması,
Ø Sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeyde yeterli gelişmenin sağlanamaması
Ø Halkın hastalık konusunda yeterince bilgi sahibi olmamasıdır.
 
Türkiye’de köpeklerin kayıt edilmesi zorunlu olmadığından başıboş gerçek köpek sayısı bilinmemektedir. Bu nedenle de hasta köpekleri saptamak mümkün değildir. Oldukça az sayıdaki lokal çalışmalara göre köpeklerdeki yaygınlık Türkiye’nin farklı bölgelerinde %0.32 ile %40 arasında geniş bir dağılım göstermektedir. Kesimlik hayvanlarda ise bu oran yine coğrafik yerleşime göre %11.2 ile %50.7 arasında değişmektedir. 
 
İNSANLARA BULAŞIM NASIL OLUR?
İnsanlara hastalığın geçişi, enfekte köpeklerin dışkısı ile kirlenmiş suların içilmesi veya köpek dışkısı ile kirlenmiş çiğ yenen roka, nane, maydanoz gibi yeşilliklerle, sebze ya da meyvelerin iyice yıkanmadan yenmesi sonucunda olmaktadır. Özellikle toprakla uğraşan kişilerin de ellerinin temizliğine özen göstermemesi sonucu aynı şekilde besinlerle yumurtaları almaları olasıdır. Hasta köpeği sevdikten sonra tüylerine yapışan yumurtaların ele geçmesi sonucu da parazit yumurtaları ağız yoluyla alınabilmektedir. Bu nedenle el yıkama alışkanlığı son derece önemlidir.
Ağız yoluyla alınan bu yumurtalar vücut içinde barsakları geçerek kan yoluyla önce karaciğere gider, buraya yerleşebilir, yada kalpten akciğer dolaşımına geçer, akciğerde yerleşebilir, burada da durmazsa başka organlara yerleşebilir. Kistlerin %50-70’i karaciğerde, %10-30’u akciğerde ve %10’u vücudun diğer organlarında yada dokularında yerleşir. Yerleştiği yerde içi sıvı dolu, zaman içinde çocuk başı büyüklüğüne varabilen kistler oluşur.
 
HASTALIK BELİRTİLERİ VAR MIDIR? VARSA NELERDİR?
Kistler genellikle sessiz seyrederler. Bu nedenledir ki hastalık tamamen rastlantı sonucu yani kişinin başka bir nedenle doktora gitmesi sonucu genellikle rutin bir muayene sırasında, bir ameliyat sırasında ya da otopside konur. 
En sık yerleşim alanı olan karaciğerde kisti olan hastalar genellikle sağ tarafta sırta vuran bir ağrı,  kusma, ateş, karında şişkinlikten yakınırlar. En sık fizik muayene bulgusu karaciğer büyümesidir. Safra yollarına açılan kistlerde sarılık görülebilir. Bazen allerjik reaksiyon belirtileri olabilir.
Akciğer kist hidatiklerinde doğrudan bası etkisiyle öksürük, göğüs ağrısı ve kan tükürme; enfeksiyon gelişmesi durumunda ateş, kilo kaybı görülebilir.
 
HASTALIĞIN TANISI NASIL KONUR?
Yaşamı tehdit edici ciddi tablolar oluşturan Kist Hidatik’te etkili ve zamanında tedavi planlanabilmesi için hastalığın tanısının mümkün olan en erken dönemde ve güvenilir bir yöntemle konulması gerekmektedir.
Ancak;
·        olguların büyük bir kısmının belirti vermemesi,
·        kistin gelişiminin çok yavaş olması (çocuk yaşlarda alınıp erişkin yaşlarda ortaya çıkması),
·        karaciğerde yerleşen tümör ve benzeri kitlelerle karışabilmesi nedeniyle zaman zaman hastalığın kesin teşhisi herzaman radyolojik tanı ile yapılamamaktadır.
 
Diğer hastalıklardan ayırıcı tanısının yapılabilmesi ve ameliyat sonrası hastalığın tekrarlamasının sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi için, ön tanının serolojik tanı yöntemleriyle desteklenmesi gerekmektedir. Bu da hastadan alınan kanın serumunun laboratuvarda incelenmesi ile mümkündür. Böylece, hastanın şikayetleri, yetişme şekli (kırsal kesimde yada şehirde yaşama süreleri), radyolojik ve serolojik (serumdaki) sonuçlarının değerlendirilmesi ile kesin tanı konur.
 
TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Kist hidatiğin temel tedavisi cerrahidir(ameliyattır). Ancak ameliyat da çoğu kez kesin çözüm olamamakta, hastalığın tekrarlaması sonucu hastalar birkaç kez ameliyat olma riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
O nedenle Kist Hidatik bazan öldüren (kistin patlaması sonucu) ancak çoğu zaman süründüren bir hastalıktır.
Bir Kist Hidatik hastasının yaklaşık maliyetinin(ameliyat, tetkikler, ilaçlar, iş kaybı) en az 2.500 TL olduğu düşünülürse yılda yaklaşık 4000 Kist Hidatik hastasının ülkemize maliyeti 10 000 TL’dir. İlaç tedavisi de son yıllarda etkili ilaçların eklenmesiyle kullanılmaya başlanmıştır. Ancak ilaç tedavisinin bugünkü durumu ile cerrahi ve perkütan tedaviye (ultrason eşliğinde kist sıvısının iğne ile boşaltılması) seçenek olması pek olağan görülmemektedir.
 
AŞISI VAR MIDIR?
Yalnızca koyunlar için geliştirilmiş bir aşı vardır. Ancak insanlar için bir aşı henüz söz konusu değildir.
Sonuç olarak; insan sağlığı, hayvan refahı, çevre sağlığı ve ekonomik açıdan son derece önem taşıyan kurban hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için gerek resmi otoritelere, gerekse tüketicilere büyük sorumluluk düşmektedir.
Bu nedenle de hastalıktan korunmak için özellikle Kurban Bayramlarında; Sağlam köpeklerin parazitle enfekte olmalarının önlenmesi önem taşımaktadır. Bunun için;
·        Öncelikle Kurban Hizmetlerinde görev alan kişiler, Kurban Organizasyon sorumluları, kesiciler ve diğer görevliler eğitime tabi tutulmalıdır.
·        Hayvan kesim yerleri kesinlikle veteriner kontrolunda olmalıdır
·        Hayvan pazarları, kesim yerleri ve atık imha alanları ilgili kuruluşlarca düzenli olarak dezenfekte edilmelidir.
·        Mezbahalarda kesim sonrası kistli organlar yakma fırınlarında imha edilmeli, bunun mümkün olmadığı durumlarda;
Kurban atıkları(kistli organlar) çöp varillerine ve gelişi güzel çevreye atılmamalı, kanalizasyon kanallarına dökülmemelidir. Kesim sonrası oluşan atık ve artıklar belediyelerce veya şahıslarca açılmış derin çukurlara(yaklaşık bir metre derinliğinde) gömülüp üzeri sönmemiş kireçle örtülerek kapatılmalı, köpeklerin atıklara ulaşması engellenmelidir. Bu nedenledir ki özellikle halkımızın yazılı ve görsel basın tarafından bu konuda bilgilendirilmesi önem taşımaktadır.”

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Hayat Projesi ile hedefe tam isabet

Alfa kuşağının teknoloji alışkanları değişti

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Akredite Edildi

Gürcü hasta robotik cerrahi teknolojisiyle şifa buldu

Şehir Hastanesi’nde Tüp Bebek Tedavisi

Eşrefpaşa’nın hidroterapi havuzlu sağlık hamlesi

Arşiv