Yazı Boyutu:
EGE-KOOPun İzmirde bir ilke imza atarak Medya/Sanat başlığı altında Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlediği Söyleşi & Dinleti programı, İzmirlilerden büyük ilgi gördü.
67nci Eğitim, Kültür ve Sanat Etkinliği kapsamında düzenlenen etkinliği izlemek isteyen yüzlerce İzmirli AKMye akın etti. Salonun hınca hınç dolması üzerine çok sayıda kişi programı ayakta takip ederken, salona giremeyenlerin bir bölümü dinleyebilmeye razı oldu, çok sayıda kişi ise üzülerek AKMyi terk etti.
Açılış konuşmasını yapan EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan medyanın içinde bulunduğu durumu eleştirerek Medyanın özgür olmadığının altını çizdi: Medya-Siyaset-Ticaret üçgeni oto sansüre, fiili sansüre dönüşmüştür dedi.
Gündeme ilişkin çarpıcı ve ilginç değerlendirmelerde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Bekir Coşkun, gazeteci olarak iki konuda hassas davrandığını, insanları sağlığı ve namusu üzerinden eleştirmediğini belirtti. Coşkun, Ne yazık ki bizim gösterdiğimiz bu hassasiyet bizlere karşı gösterilmedi. 8 yıllık AKP iktidarında insanların namuslarına sataşıldı, insanların yatak odalarına girildi. Karıları, kızları yani aile hayatları çarşaf çarşaf sütunlara taşındı. Tüm bunlar hangi vicdana sığar. Hangi dine, imana sığar? AKPnin amblemi ampul değil mi? Söyleyin o zaman, bu ampul mu ülkeyi daha fazla aydınlatıyor, yoksa Uğur Mumcunun Mumu mu? dedi.
MEDYA ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMADI
İçinde yeraldığı medyanın geldiği noktayı değerlendiren Coşkun, medyanın üzerine düşen görevi yapmadığını belirtti. Coşkun, Medya bu on yıllık dönemi durdurabilirdi. Medya Türkiyeyi çok kolay harcamayabilirdi. Çünkü medya yoksa o ülkede demokrasi de yoktur. Medya insanlara bakma, duyma, görme imkanı vererek seçme hakkını kullanmasını sağlar. Ama bu artık söz konusu değil. 1980li yıllarda medyanın başına ne geldiyse geldi ve gazeteci patronlar gitti, yerine medyayı daha çok ticarette, holdinglerinin tanıtımında, iktidarla ilişkilerinde kullanan patronlar geldi. Kemal Kılıçdaroğlunun bindiğinde yürümeyen ve ne hikmet se Kılıçdaroğlunun merdivenin yarısını geçtiğinde hareken eden merdiveni kullanan , yanlış merdivene bindi diye günlerce yayın yapanlar, Türkiyeyi yanlış merdivende çağdışı karanlığa yürütenlere karşı sesini çıkarmadı. Bunlar da maalesef toplumu doğruya iletmek isteyen, tüm bu yaşanan süreç utanmazlıktır, sahtekarlıktır diyenlerin gözünün yaşına bakmayıp bir güzel temizledi. Ben 2002 yılında uyarmıştım; bir gün sıra size de gelecek diye. Şimdi geldiğimiz noktayı medya hak etmiştir. Toplum artık bu medyayı reddediyor. Kendi medyasını yaratıyor. Artık toplum sosyal medyayı kullanıyor. Medya günahlarının cezasını çekiyor dedi.
İçinde yeraldığı medyanın geldiği noktayı değerlendiren Coşkun, medyanın üzerine düşen görevi yapmadığını belirtti. Coşkun, Medya bu on yıllık dönemi durdurabilirdi. Medya Türkiyeyi çok kolay harcamayabilirdi. Çünkü medya yoksa o ülkede demokrasi de yoktur. Medya insanlara bakma, duyma, görme imkanı vererek seçme hakkını kullanmasını sağlar. Ama bu artık söz konusu değil. 1980li yıllarda medyanın başına ne geldiyse geldi ve gazeteci patronlar gitti, yerine medyayı daha çok ticarette, holdinglerinin tanıtımında, iktidarla ilişkilerinde kullanan patronlar geldi. Kemal Kılıçdaroğlunun bindiğinde yürümeyen ve ne hikmet se Kılıçdaroğlunun merdivenin yarısını geçtiğinde hareken eden merdiveni kullanan , yanlış merdivene bindi diye günlerce yayın yapanlar, Türkiyeyi yanlış merdivende çağdışı karanlığa yürütenlere karşı sesini çıkarmadı. Bunlar da maalesef toplumu doğruya iletmek isteyen, tüm bu yaşanan süreç utanmazlıktır, sahtekarlıktır diyenlerin gözünün yaşına bakmayıp bir güzel temizledi. Ben 2002 yılında uyarmıştım; bir gün sıra size de gelecek diye. Şimdi geldiğimiz noktayı medya hak etmiştir. Toplum artık bu medyayı reddediyor. Kendi medyasını yaratıyor. Artık toplum sosyal medyayı kullanıyor. Medya günahlarının cezasını çekiyor dedi.
TÜRKİYEYİ İNANÇLILIKLA VE İNANÇSIZLIKLA VURUYORLAR
Türk siyasi hayatında birçok lider ve partinin gelip geçtiğini, her zaman çekişmelerin, kavgaların yaşandığını, zaman zaman bunların bizzat içinde yeraldığını anlatan Coşkun, yine de tüm o kavgaların mimarlarının kesinlikle ülkeyle, Atatürk ile rejimle bir sorunları olmadığını vurguladı. Mevcut iktidar döneminde tüm değerlerin yitip gittiğini savunan Coşkun, Kitleler badem bıyıklarıyla sevimli görünen bu adam Türkiyede iktidar oldu. İnsanları iki şeyle vuruyor. Biri inançlarıyla. Diğeri ise tam tersi inançsızlıkla. Yani maalesef bu toplumun içinde yer verdiğimiz düzenbaz, sahtekar, üç kağıtçı insanların ahlaksızlıklarını ön plana çıkararak.
Türk siyasi hayatında birçok lider ve partinin gelip geçtiğini, her zaman çekişmelerin, kavgaların yaşandığını, zaman zaman bunların bizzat içinde yeraldığını anlatan Coşkun, yine de tüm o kavgaların mimarlarının kesinlikle ülkeyle, Atatürk ile rejimle bir sorunları olmadığını vurguladı. Mevcut iktidar döneminde tüm değerlerin yitip gittiğini savunan Coşkun, Kitleler badem bıyıklarıyla sevimli görünen bu adam Türkiyede iktidar oldu. İnsanları iki şeyle vuruyor. Biri inançlarıyla. Diğeri ise tam tersi inançsızlıkla. Yani maalesef bu toplumun içinde yer verdiğimiz düzenbaz, sahtekar, üç kağıtçı insanların ahlaksızlıklarını ön plana çıkararak.
İZMİR TÜRKİYE GİBİ OLMAMALI, TÜRKİYE İZMİR GİBİ OLMALI
Ve şimdi hedefinde İzmir var. Sofu, seçimde İzmiri almak için şimdiden çalışmaya başlamış durumda. Yani mahallenin güzel kızlarını imam nikahı ile almak istiyor. Bunun için proje üstüne proje açıklıyor. Hani kıza gerdanlığı, kordonu, takılarıyla ben hazırım demeye getiriyor. Ancak İzmirlinin gönlü yok, vermem diyor. Keşke adam olsa da versek. İlla bu siyasi parti, siyasi görüş meselesi de değil bu. İzmir çağdaşlığın, modernizmin simgesidir. Ankara siyasetin, İstanbul ekonominin, İzmir ise demokrasinin Başkentidir. Bu nedenle İzmir Türkiye gibi olmamalı, Türkiye İzmir gibi olmalı. Bundan asla vazgeçmeyin.
Ve şimdi hedefinde İzmir var. Sofu, seçimde İzmiri almak için şimdiden çalışmaya başlamış durumda. Yani mahallenin güzel kızlarını imam nikahı ile almak istiyor. Bunun için proje üstüne proje açıklıyor. Hani kıza gerdanlığı, kordonu, takılarıyla ben hazırım demeye getiriyor. Ancak İzmirlinin gönlü yok, vermem diyor. Keşke adam olsa da versek. İlla bu siyasi parti, siyasi görüş meselesi de değil bu. İzmir çağdaşlığın, modernizmin simgesidir. Ankara siyasetin, İstanbul ekonominin, İzmir ise demokrasinin Başkentidir. Bu nedenle İzmir Türkiye gibi olmamalı, Türkiye İzmir gibi olmalı. Bundan asla vazgeçmeyin.
İZMİRİN RENGİ KIRMIZI
İzmirin kendisi için çok önemli olduğunu anlatan Coşkun, İzmiri memleketi, vatanı olarak gördüğünü vurguladı. Her kentin bir rengi olduğunu dile getiren Coşkun, Bir gün bana İzmirin rengini sordular. Düşündüm. Diyelim ki Ankaranın rengi siyah beyaz sa İzmirin rengi kırmızı. Sordular Neden diye. Birincisi bayrağımızın rengi kırmızı. İkincisi kırmızı aşk rengidir. İ zmir kırmızı boya küpüne benzer. Dünyanın neresine götürüp koysanız orası kırmızı olur. Andree ile Türkiyeyi dolaştık aklımıza hiç gelmedi, İzmire gelince evlenmeye karar verdik. İzmiri yüce bir şiir olarak görüyorum. Türkiye haritasında İzmiri çıkartıttığınız an o Türkiye Türkiye değildir. Hemen yerine koymanız gerekir Türkiyenin Türkiye olması için. İzmire ihtiyacımız var dedi.
İzmirin kendisi için çok önemli olduğunu anlatan Coşkun, İzmiri memleketi, vatanı olarak gördüğünü vurguladı. Her kentin bir rengi olduğunu dile getiren Coşkun, Bir gün bana İzmirin rengini sordular. Düşündüm. Diyelim ki Ankaranın rengi siyah beyaz sa İzmirin rengi kırmızı. Sordular Neden diye. Birincisi bayrağımızın rengi kırmızı. İkincisi kırmızı aşk rengidir. İ zmir kırmızı boya küpüne benzer. Dünyanın neresine götürüp koysanız orası kırmızı olur. Andree ile Türkiyeyi dolaştık aklımıza hiç gelmedi, İzmire gelince evlenmeye karar verdik. İzmiri yüce bir şiir olarak görüyorum. Türkiye haritasında İzmiri çıkartıttığınız an o Türkiye Türkiye değildir. Hemen yerine koymanız gerekir Türkiyenin Türkiye olması için. İzmire ihtiyacımız var dedi.
CANIMIZI VERDİK, VERİYORUZ
Bu ülkede yaşayan her vatandaşın yaşananlarda sorumluluğu bulunduğu gerçeğini de göz ardı etmemesi gerektiğini dile getiren Coşkun, Bu vatan bizim için çok değerli. Hemen her evde bir şehit, bir gazi var. Toprak için canımızı verdik ve hala veriyoruz. Ama keşke toprak kadar demokrasi için de, hukuk için de bunu yapmış olsaydık. Maalesef Mustafa Kemalin hediyesi olan bu güzel ülkeye sahip çıkamıyoruz. Şehitlerin kanı üzerinden pazarlıklar yapılıyor bu ülkede. Ben kendi dinime bile uzak kaldım artık. Ben Allah demeyi, Muhammed demeyi, dua etmeyi çok seven biriydim. Ama sekiz yıldır artık bunları ağzıma bile almıyorum. Din yüce bir duygudur onu kirletmeye kimsenin hakkı yok. Türk kimliğini kaldırıp İslam kimliğini oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak yine de yılgınlığa, korkuya kapılmak yok. Dimdik, duracağız. Bin canım olsa bini de feda olsun bu ilkeye. Sosyal demokratlar, Atatürkçüler ne yaptı deniyor bu ülkeye. İşte EGE-KOOP, Ankarada Kent-Koop. Bunlar bu ülkenin değerleridir. CHPliler de, belediyeler de artık daha iyi olmak zorundadır. Ve artık bu salonlardan çıkmak zorundadır. Ben bir daha konuşmayacağım. Kendi kendimize dertleştiğimiz yeter. Artık salonların dışına taşmalı, insanlarımızı doğruya yönlendirmeliyiz. diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekilleri Mehmet Ali Susam, Erdal Aksünger, Devlet eski Bakanı Işılay Saygın, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı, hukukçu, yazar Vural Savaşın da İzleyenler arasında yer aldığı etkinlik bitiminde Hüseyin Aslan, Bekir Coşkun ve Faruk Demire uzun süre sevgi göstelerinde bulunan İzmirliler , imza alabilmek için birbirleriyle yarıştı. Birçok kişi etkinliğin çok daha büyük bir salonda tekrar edilmesi yönünde EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslana ricada bulundu.Bu ülkede yaşayan her vatandaşın yaşananlarda sorumluluğu bulunduğu gerçeğini de göz ardı etmemesi gerektiğini dile getiren Coşkun, Bu vatan bizim için çok değerli. Hemen her evde bir şehit, bir gazi var. Toprak için canımızı verdik ve hala veriyoruz. Ama keşke toprak kadar demokrasi için de, hukuk için de bunu yapmış olsaydık. Maalesef Mustafa Kemalin hediyesi olan bu güzel ülkeye sahip çıkamıyoruz. Şehitlerin kanı üzerinden pazarlıklar yapılıyor bu ülkede. Ben kendi dinime bile uzak kaldım artık. Ben Allah demeyi, Muhammed demeyi, dua etmeyi çok seven biriydim. Ama sekiz yıldır artık bunları ağzıma bile almıyorum. Din yüce bir duygudur onu kirletmeye kimsenin hakkı yok. Türk kimliğini kaldırıp İslam kimliğini oluşturmaya çalışıyorlar. Ancak yine de yılgınlığa, korkuya kapılmak yok. Dimdik, duracağız. Bin canım olsa bini de feda olsun bu ilkeye. Sosyal demokratlar, Atatürkçüler ne yaptı deniyor bu ülkeye. İşte EGE-KOOP, Ankarada Kent-Koop. Bunlar bu ülkenin değerleridir. CHPliler de, belediyeler de artık daha iyi olmak zorundadır. Ve artık bu salonlardan çıkmak zorundadır. Ben bir daha konuşmayacağım. Kendi kendimize dertleştiğimiz yeter. Artık salonların dışına taşmalı, insanlarımızı doğruya yönlendirmeliyiz. diye konuştu.