Sen iste talih, sen iste tarih değişsin

  • 0
  • 851
Yazı Boyutu:

Milliyetçi Hareket Partisi’nin 4 Kasım’da yapılacak olan 10. Olağan Kurultayı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Genel Başkan Adayı D. Müsavat Dervişoğlu, “Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarına bizden çok Türk milletinin ihtiyacı var” dedi.
 
Türkiye genelinde MHP il başkanlıklarına ziyaretlerini sürdüren “Ülkücülerin Başbakan adayı” Dervişoğlu, Samsun programı öncesi önemli açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, kongre süreci ile ilgili hakkında en çok merak edilen soruları cevapladı.
İlk olarak Genel Başkan adayı olmaya ne zaman karar verdiği sorulan Dervişoğlu’na, Siyasete girdiği günden beri Milliyetçi Hareket Partisinin iktidar olması için mücadele verdiğini hatırlatarak başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü; “Son genel seçimlerde alınan neticelerin beklentilerine cevap vermemesine rağmen bir başarı gibi takdim edilmesi kabullenecek bir durum değildir. Seçim akşamları televizyonların karşısına geçtiğimize “acaba barajı aşabildik mi?” endişesini yaşamak için değil,“iktidara geldik mi?” sorusunun cevabını aramak için siyaset yapmak arzusu taşıdığımız için aday oldum.”
 
MAĞLUBİYETLERE ALIŞTIRILMAK, TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN KADERİ VE KARAKTERİ OLAMAZ
Süreçteki sıkıntıları dile getiren Genel Başkan Adayı Dervişoğlu,“Millet, MHP’den Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunları çözebilecek iradeyi sergilememizi bekliyor” dedi. “Sanki iktidar hedefi yokmuş gibi verilen siyasi fotoğraf, bizleri hem üzmekte, hem de Milliyetçi Hareketi izleyen geniş halk tabanları nezdinde ümit vermeyen bir algı oluşturmaktadır” diyerek, seçimlere yansıyan ve MHP'yi iktidarın uzağında tutan da maalesef bu algının olduğunu söyledi. Adaylığına gerekçe oluşturan en önemli faktörlerden birisi bu algıyı yıkma ve MHP'yi yeniden coşku ve heyecan dolu, iktidar hedefli bir parti haline getirmek olduğunu belirten Dervişoğlu, “Aday olmaya ne zaman karar verdiğimden daha önemlisi, ne için aday olduğumdur. Hangi ihtiyaca cevap vermek istediğim doğru anlaşılmalı” diyerek soruları cevaplamayı sürdürdü.
 
Adaylık kararında Milletvekili Genel seçimlerinde 3. Sıradan aday göstermesinin etkili olup, olmadığı yönündeki bir soruya ise “Ben 1991 yılından beri seçilme yeterliliğine sahip birisiyim. Şayet milletvekilliği gibi bir hırsım olsaydı bu zamana kadar defalarca aday olurdum. Seçim sürecinde yürüttüğüm kampanyada sadece MHP için oy istedim” şeklinde cevap verdi.
 
MHP’NİN İKTİDARINA MİLLETİN İHTİYACI VAR
Süreçle ilgili sitemlerini de dile getiren Dervişoğlu, “Şayet yüzde 10-15 oy alarak 50-70 milletvekili çıkaracaksak, bunlardan biri de ben olacaksam Allah bana nasip etmesin diye niyazda bulunduğuma tüm dava arkadaşlarım şahitlik ederler” dedi. Dervişoğlu, “Genel başkanlığa aday oluşumu milletvekili sıralamasındaki yerime bağlayanlar genellikle partiden çok kendi ikbalini düşünenlerdir. Zira onlara göre önemli olan MHP’nin iktidarından daha ziyade kendi özlük haklarıdır. MHP 20 milletvekili çıkarmış umurlarında bile değildir onların. Kendileri seçilmişler mi ona bakarlar sadece. Bazılarıyla aramızda bakış, perspektif ve ufuk farkı vardır. Kimin haklı olduğunu da zaman gösterecektir” sözleri ile konuşmasını sürdürdü.
 
3. sırada aday gösterilmesine kırılıp kırılmadığının sorulması üzerineDervişoğlu,“Neticede ben de insanım. Emeğimin, alın terimin ve performansımın karşılığını almak isterim pek tabii ki. Kırılmadığımı söylesem yalan olur. Ancak bilirim ki; siyaset, her isteyenin istediğini elde edebileceği bir alan değildir. Fiziki zorlukları vardır. Liste yaparken eşitler arasında tercihte bulunmak büyük bir sorumluluk gerektirir. Bunun sonuçlarına katlanmak ise siyasetçinin kaderidir. Ancak katlanılamayacak bazı şeyler de vardır. Hizmet ve liyakat noktasında yan yana koyulamayacağınız kişilerle statünüz eşitlenmişse buna rıza gösteremez, hangi kriterlerin kullanıldığını sorgularsınız” diye seçim sürecindeki kararları eleştirdi.
 
SADAKAT VE LİYAKAT; İHANET RİSKİNDEN DAHA FAZLA ÖNEMSENMELİDİR
Bahçeli ve ekibinin kararlarını eleştirmeyi sürdüren Dervişoğlu, “Milliyetçi Hareket Partisi bedeli mukabilinde hizmet satın alınabilecek insanlara siyasi elbise giydirme alışkanlığını terk etmeli, sadakat ve liyakatı, ihanet riskinden daha fazla önemsediğini mensuplarına hissettirmelidir. Aksi halde siyaset zevk alınarak yapılan bir hizmet faaliyeti olmaktan çıkar ve külfete dönüşür. Parti içindeki bazı sıkıntıların da kaynağı budur” dedi.
 
Kurultay sürecinde sürdürdüğü il ziyaretlerindeki karşılamalarla ilgili bir soru üzerine il il dolaştığını belirten Dervişoğlu, Kurultay süreci ile ilgili yaklaşık 6 aydan beri çeşitli ziyaretlerde bulunarak dava arkadaşlarıyla istişare ettiğini belirtti. Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü; yanılmıyorsam 46 il dolaştım. Adaylığımı açıkladığım günden itibaren ise sadece il başkanlıklarında toplantılar yapıyorum. Uzun dönem il başkanlığı görevinde bulunduğum için kurultay dönemlerinde yaşanan olumsuzluklara yakinen şahit olmuşumdur. Bu sebeple muhtemel sıkıntıların ne olabileceğini kestirmekte zorlanmam. Gelişmelere teşkilat penceresinden baktığımızda öncelikle sürecin terbiyesinden müştereken sorumlu olduğumuz gerçeği ile buluşuyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi teşkilat bütünlüğü içinde çok büyük bir demokratik olgunluk sergileyerek kurultaya hazırlanıyor.
Gittiğim yerlerde büyük sevgi gördüğümü ve takipçisi olduğum yol, yöntem ve üslup münasebetiyle takdir topladığımı gönül rahatlığıyla dile getirebilirim.
Beklediğimin çok üzerinde bir ilgi ve teveccüh görüyorum. Bu kurultay tarihine kadar artmaya devam edecek ve Allah’ın izniyle zaferle buluşacağız.
 
BİRLİĞE ÖNDER OLMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK
Birçok il “Bahçeli’nin arkasındayız” diyor. Bu bir gelenek mi yoksa baskı altındalar mı? Sorusuna ise “Benzer olaylar her kurultay döneminde yaşanır. Önemli olan bunların parti içinde bir küskünlük, kırgınlık ve kutuplaşmaya vesile olmamasıdır” diyerek cevaplayan Dervişoğlu, “Bu destek açıklamaları ve toplantıları yüzünden genel merkezci ve Koray Aydıncı gibi ifade edilebilecek klikleşmeler gözlemleniyor. Bunun mensubu olduğumuz harekete faydadan çok zarar getirdiği herkesin malumudur” diyen Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü; Bizler; bölünmüşlüğe aktör olmak için değil, birliğe önder olmak için yola çıkmış insanlarız.Bu nedenle “isteyen genel merkezcilik, isteyen ise Koray Aydıncılık yapabilir ama biz bir tek Müsavatçı bile istemiyoruz” diyerek sorumluluk çizgilerini belirginleştirdiğinin altını çizen Dervişoğlu, “İl başkanı arkadaşlarımızın ihsası reyde bulunarak kullanacakları oyun rengini belirtmelerini yadırgamıyorum. Netice itibariyle oturdukları koltukta sayın genel başkanı temsil ediyorlar. Kararlarına saygılıyım ama bildiğim gerçekler aldıkları kararın istedikleri gibi sandığa yansımayacağına da delalet ediyor.
Kurultayda oy kullanacak delege arkadaşlarımız bayraklaşmış bir iradeyi temsilen orada olacaklar. Sadece kendilerinin değil temsil ettikleri en az 5500 kişinin de vebalini üstlenecekler. MHP’nin ve Türkiye’nin halinden memnunlarsa söyleyecek bir şey yok. Ancak ben halden memnun oldukları kanaatinde değilim. İpotek koyulamayacak bir iradeyi oya dönüştüreceklerine inanıyorum ve onlara güveniyorum” dedi.
 
BAHÇELİ BAŞARI DİLEDİ
Adaylık açıklamasından sonra Devlet Bahçeli ile görüşmesinde ne söylediğinin sorulması üzerine “Bir arkadaşımızın annesinin cenazesinde görüştük. Kendisine her zamanki gibi saygıyla yaklaşarak kısa bir sohbet yapabilme imkanı buldum. Büyük bir hoşgörüyle başarı dileklerini bildirdi” dedi.
 
ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM, SONRA PARTİM, SONRA BEN
Devlet Bahçeli ile çok yakın bir ilişkiniz vardı. Size adaylığa iten sebep ne idi? Sorusuna içtenlikle cevaplayan Dervişoğlu, “Hala birbirimize uzak değiliz ki. Ben sadece sayın genel başkanın yönetim anlayışından müzdaribim. Problem kendisinin saygınlığından değil, kendi yönetimindeki MHP’nin etkisizliğinden ve başarısızlığından kaynaklanıyor.
Memnun olmadığınız olaylar yaşanıyorsa bunların değiştirileceği yer kurultaydır.
Parti tüzüğünün şahsıma verdiği bir haktan yararlanıyor ve bu olumsuz gidişe son vermek istiyorum” diyerek görüşünü belirtti.
Peki tabandan, “Bu kadar yakındın neden aday oldun” diye soruyorlar mı? Diyen bir gazeteciye ise yine samimi bir cevap veren Dervişoğlu, “Sormazlar mı? Bizim arkadaşlarımız bazı konularda çok hassastırlar. En çok bu sorunun muhatabı oluyorum. Ve cevabı Sayın Devlet Bahçeli’nin ağzından veriyorum onlara. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim, sonra ben” demeyi kendisinden öğrendiğimi ve bu temel üzere aday olmaya karar verdiğimi anlatıyorum” dedi.
 
DEĞİŞİM ÇOK NETAMELİ BİR KAVRAMDIR
Yine bir gazetecinin “gezdiğiniz yerlerde partililer, “değişimden” bahsediyor mu?” sorusunu Dervişoğlu şöyle cevapladı; “Değişim çok netameli bir kavramdır. Son dönemlerde CHP içinde yaşanan bazı gelişmeler değişim kavramının yaygınlaşmasına vesile olmuştur. Toplumun bundan etkilenmediğini söyleyebilmekte mümkün değildir. Yenilikçi ve gelenekçi rekabetinin isim değiştirerek MHP içinde yaşanmasını arzulayan bazı mahfiller var. Bunların beklentileriyle, milletin beklentileri kesişiyor mu yoksa çatışıyor mu diye dikkatle gözlemlemek lazım. Milletin Milliyetçi Hareketten beklediği; değişmesi ve yenileşmesi değil, özüne bağlı kalarak gelişmeyi başarabilmesidir. Yapmakla mükellef olduğumuz budur… Biz değişim değil, değişiklik istiyoruz. O nedenle de “sen iste talih değişsin, sen iste tarih değişsin”
sloganıyla yola çıktık.”
 
ADAYLIKTAN ÇEKİLMEYECEĞİM, SONUNA KADAR ADAYIM
Kongrede Bahçeli lehine çekileceğiniz yönünde bazı şeyler söyleniyor. Buna karşı çıktığınızı biliyoruz ama nedir bu? Nereden çıktı? sorusuna ise Dervişoğlu, “Çıkmadı çıkartıldı aslında.
Dilin kemiği yok derler doğrudur ama akıl ve izan diye bir şey var.  Buna genel başkana olan saygılı üslubum, genel merkez binasında adaylık açıklaması yapmış olmam, bütüne zarar vermekten uzak bir siyasi yol haritası izlemem vs. gibi bir çok şey sebep olmuş olabilir.
Ancak entrikacılığı teşkilatçılık zanneden ve yaptıklarının neye mal olacağını kestiremeyen bazı aklı evvellerinde bu dedikodulara çanak tuttuklarını biliyorum.
İkinci turda Sayın Koray Aydın lehine çekilmemi isteyenler, acaba neden Sayın Devlet Bahçeli lehine çekilmemden endişe ederler anlayabilmiş değilim. Neticede çekilme çekilmedir öyle değil mi? Merak edenlere tekraren söylüyorum. Müsavat Dervişoğlu’nun ricat gibi bir alışkanlığı yoktur. Kendisine verilmiş gönülleri başkasına kiralamayı namuslu bir yaklaşım olarak görmez. Takdir köşe yazarlarının ve siyaset mühendislerinin değil delege arkadaşlarımındır.  Hiç kimsenin lehine, aleyhine, karına, zararına adaylıktan çekilmeyeceğim. Sonuna kadar adayım ve mensubu olmakla şeref duyduğum Milliyetçi-Ülkücü Hareketin fikir namusunu mahşere kadar savunacağım” diyerek kararlılığını dile getirdi.
 
HAKKIMIZI İSTİYORUZ
Kongrede çok aday olması, genel merkez yönetiminden memnuniyetsizliği mi gösteriyor diyen bir gazeteciye ise Dervişoğlu, şöyle cevap verdi; “Bir anlamıyla öyle tabii. Herkes MHP’yi Türk siyasetinde önemli bir aktör olarak görmek istiyor. Yarım asra yaklaşan siyasi mücadelemizde elde edilmiş en büyük başarı, yüzde 18 oy ile hükümet kurma imkanını avuçlarımızdan kaçırdığımız ve bir koalisyon ortaklığı ile yetindiğimiz dönemle tarif edilmektedir. Bu hareketin torunlarından mürüvvet görmüş mensupları artık iktidar görmek istiyor ve şartların buna elverişli olduğuna yürekten inanıyor.  Kısa ve öz olarak artık hakkımızı istiyoruz”
 
GÖREVİMİZ TARİHE ŞERH DÜŞMEK DEĞİL, YENİ BİR TARİH YAPMAKTIR MHP
Genel Merkezi’nin son 10 yılını değerlendirecek olursak, sizce başarılı mı? Sorusuna anlam yüklü bir cevap veren Dervişoğlu, “Başarılı olduğumuzu hatta iki seçim üst üste barajı aşmış olmamızın büyük bir başarı gibi anlaşılması gerektiğini iddia edenler bile var. Ben bunlara gülüyorum. Milliyetçi Hareketin söylediği her sözde, şekillendirdiği her öngörüde ve ortaya koyduğu vizyonda haklılığının tartışılmadığı düşüncesinden hareketle öncü ve önder bir misyon üstlendiğini ve tarihe önemli şerhler düşürdüğünü iddia edenler var. Görevimiz tarihe kayıt düşmek değil, yeni bir tarih yapmak olarak algılanmalıdır. 50 yıl sonra torunlarımız “dedemizin partisi her şeyi doğru söylemiş ama hiçbir şey yapmamış” derlerse bunun övünülecek hangi yanı vardır? Siyasette başarı ölçütleri bellidir. Bu noktadan bakıldığında MHP maalesef sahibi bulunduğu sosyal gücün çok altında etkisiz ve başarısız bir profil sergilemektedir” dedi.
 
ÖNCE OLMAZLARI ÇİZERLER, GERİYE OLABİLECEK OLAN KALIR
Gazetecilerin Soruları cevaplamayı sürdüren Dervişoğlu, “Bahçeli’nin en güçlü rakibi Koray Aydın olarak görülüyor. Aydın’ın adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusuna ise “Öncelikle ben parti içinde hiç kimsenin rakibi değilim. Benim yegane rakibim AKP ve Tayyip Erdoğan’dır.  Birçok defa ifade ettiğim gibi sadece MHP Genel Başkanlığına değil aynı zamanda başbakanlığa adayım. Sayın Bahçeli’nin karşısında en güçlü aday Koray Aydın bey görünüyorsa ona bir şey diyemem ama ben kesinlikle öyle görmüyorum. Bu iş Sayın Bahçeli ile olmuyor diyenlerin, Koray Aydın beyle olabilir dediğine şahit olmadım. Ülkücü delegenin bir vicdan tahtası bir de basiret kalemi olduğuna inanıyorum. Önce olmazları çizerler geriye olabilecek olan kalır. Bu iş Devlet Bahçeli ile olmuyor, Koray Aydın ile ise hiç olmaz diyenlerin çoğunlukta bulunduklarını görüyor ve göreve hazır olduğumu söylüyorum. Bu kongreden zaferle çıkacağıma yürekten inanıyorum” dedi.
 
2015’DE HEM KÖŞK’TE HEM KONUT’TA BİR ÜLKÜCÜ OTURUR
Sayın Devlet Bahçeli son kez aday olacağını açıkladı. Yani son bir üç yıl istiyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusuna ise  “Sayın Bahçeli 15 yıldır MHP Genel Başkanıdır. Bu siyasette başarı elde etmek için yeter bir süredir.  10.Olağan Kurultayın akabinde Türkiye’nin önünde önemli gündem maddeleri bulunmaktadır. Anayasa değişikliği, Yerel Seçimler, Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Genel Seçimler, Dış Politikada yaşanan krizler, ekonomik ve sosyal sorunlar, iç savaş tehlikesi ve bölünme tehdidi bunların bilinenleridir.
4 Kasımdan sonra iş başına gelecek yönetim bu süreci hem yönetecek hem de denetleyecektir. Yani iş son bir üç yıl gibi tanımlanıyor ama aslında 2015 Genel Seçimlerini de kapsayacak yedi yıllık bir angajmanı beraberinde getiriyor.
Bana sorarsanız MHP’nin ve Türkiye’nin o kadar kaybedilecek zamanı yoktur.
Kurultayda doğru bir lider değişikliği yapılırsa 2015 yılı itibariyle hem Cumhurbaşkanlığı Köşkünde hem de Başbakanlık konutunda birer Ülkücü-Türk Milliyetçisinin oturması mümkündür.  Bunun önünü açmak kurultay delegelerinin takdirindedir” diyerek sürecin önemine vurgu yaptı.
 
“SEN İSTE TALİH, SEN İSTE TARİH DEĞİŞSİN!..”
Genel Başkan seçildiğinizde MHP’de ne değişecek? Diyen bir gazeteciye cevaben şunları söyleyen Dervişoğlu, “Ben ülkücülerin kendi iç meselelerini halletmeleri halinde Türkiye’nin halledilmeyecek bir sorununun kalmayacağı inancını taşıyorum. Yani demek istiyorum ki çok şey değişecektir. Milletin beklediği MHP milletiyle buluşacak ve iktidar yolculuğunu başlatacaktır. Bunu gerçekleştirecek bilgi, birikim, tecrübe, kabiliyet, enerji ve iman Milliyetçi Hareketin kadrolarında ziyadesiyle mevcuttur. Yeter ki o kadrolara gerekli sorumlulukları yüklemeye muvaffak olalım. Ben dava arkadaşlarımıza Türkiye için Milliyetçi Hareketin zaferini vaad ediyorum. Herkes bir şeyleri değiştirmek ve dönüştürmek istiyor. Biz ise Türk Milletini ve Milliyetçi Hareketi değil, makus talihi ve tarihi değiştirmek istiyoruz. O sebeble “Sen iste talih değişsin, Sen iste tarih değişsin…” diye yollara düşüyoruz. Milletle buluşmuş bir Milliyetçi Hareketin bunu gerçekleştirecek gücü olduğuna inanıyorum. Allah Türk milletine ve Milliyetçi Harekete zeval vermesin duamız budur…” dedi.

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Audi Vosmer farkıyla Bornova’da

Gaziemir’de temizlik devrimi

Geleneği bozun, oy verin

Dönüşümü yerinde yapacağız

Sertel’den Bakan’a destek

Kapı kapı akşam mesaisi

Arşiv