Ankara’ya mesaj var

  • 0
  • 1.151
Yazı Boyutu:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentsel dönüşüm çalışmalarında büyükşehir ve ilçe belediyelerine daha fazla yetki ve sorumluluk verilmesi gerektiğini belirterek, Bakanlar Kurulu’ndan onay bekleyen projelerini bir kez daha gündeme getirdi. Hükümetten ne para, ne yoğunluk artışı beklediklerini dile getiren Başkan Kocaoğlu, “Sadece bir onay bekliyoruz” dedi.
 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocağlu, ilçe ve belde belediye başkanları ile kente ilişkin proje ve yatırımların ele alındığı koordinasyon toplantısında bir araya geldi. Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki toplantının başlangıcında, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Muhittin Selvitopu tarafından, kamuoyunda “Kentsel Dönüşüm Yasası” olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi” ile ilgili kanun konusunda bir de sunum yapıldı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentsel dönüşüm konusundaki görüşlerini paylaşarak hükümetten ne para, ne de yoğunluk artışı istemediklerini, sadece projelerinin onaylanmasını beklediklerini kaydetti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, kentsel dönüşüm ya da afete maruz bölgelerdeki sağlıklı yapılaşmanın, belediyeleri devre dışı bırakarak sağlanamayacağını, çünkü o kenti merkezi yöneticilerin belediye başkanları kadar iyi tanımasının mümkün olmadığını söyledi. Başkan Kocaoğlu, kentsel dönüşümün sadece bina yıkıp bina yapmak olmadığını orada yaşayan insanların gelenek göreneklerinin, yaşam biçimlerinin, ekonomik durumlarının da kent dönüşümünü etkileyen faktörler olduğunu sözlerine ekledi. Kentsel dönüşümün pek çok etkenin göz önünde bulundurularak ele alınması gerektiğinin altını çizen Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu şunları kaydetti:
“Büyükşehir belediye başkanı ve ilçe belediye başkanı, dönüşüme tabi olacak, evi yıkılacak vatandaşa garantör olmak durumundadır. Aynı zamanda o inşaatı yapacak müteahhit de bu ülkenin insanı, ona da garantör olmak zorundadır. Hem inşat sektörünün, hem evi yıkılıp yenisini alacak vatandaşın hakkını yerel yönetim ve başında seçilmiş başkanı koruyacak. Siyasi otoritenin de burada adalet dağıtması gerekir. Bunu başka bir hiyerarşik düzende yapmanız mümkün değildir. Bütün gayrimenkullerin para birimi düzeyinde eşitlenmesi, dairelerin yine para birimi düzeyinde eşitlenmesi ve dağıtımın ona göre yapılması da çok önemli bir husustur.”
 
“Belediyelere daha fazla yetki verilmeliydi”
Kanunda büyükşehir ve ilçe belediyelerine daha fazla yetki ve sorumluluk verilmesi gerektiğini ifade eden Başkan Aziz Kocaoğlu, şöyle devam etti:
“İzmir’de ne kadar yıkılacak bina olduğunu üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Biz Kadifekale’de çok büyük birikim elde ettik ve kimsenin burnunu kanatmadan, kimseyi mağdur etmeden bunu yaptık. Orada heyelan bölgesi olduğu için yerinde dönüşüm yapamadık, çünkü bina yapma olanağımız yoktu. Şu an Bakanlar Kurulu’nda, Şehircilik Bakanlığı’nda 9 dosyamız bekliyor. Bunlardan üç tanesi, Sayın Başbakan’ın seçimden önceki Roman açılımındaki kendi talep ettikleri yerler. Onun çalışmasını yaptık. Onaylanmak üzere Hükümet’in öngördüğü projeleri hazırladık, gönderdik. Onlar onaylanmadı. Bizim de 6 yerimiz var. Bunların çoğunda çok ciddi mesafeler aldık. Ayrıca ciddi bir iş ve konut arzı üretecek durumdayız. Sadece bir onay bekliyoruz. Para istemiyoruz, yoğunluk artışı istemiyoruz. Hiçbir şey istemiyoruz. Ofisimizi Cennetçeşme’de 4-5 sene önce kurduk. Orada hala ailelerle, hanımlarla, çocuklarıyla görüşüyoruz.”
 
“Bütünşehir Yasası”na geçiş
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe ve belde belediyeleriyle yaptıkları toplantının nedenlerinden birinin de Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde bulunan yeni büyükşehir belediyelerinin kurulması ve “bütünşehire” geçiş süreciyle olduğunu belirtti. Bu konuda İzmir özelinde ne yapabileceklerini değerlendirmek istediklerini ifade eden Başkan Kocaoğlu, “5216 Sayılı Yasa çıktığında, Büyükşehir sınırlarında olmayan 9 ilçe ile belde belediyelerimiz var. Bunlarla ilgili çalışmalarımızı ve önümüzdeki süreçte ne yapağımızı tartışmak istiyoruz” diye konuştu. Belediye başkanı seçildiği dönemde metropolde 9 adet ilçe belediyesi bulunduğunu, sonra yasa değişikliği ile Büyükşehir’e bağlı belediye sayısının 58’e çıktığını hatırlatan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Sonra belde belediyelerimiz kapandı. Yeni kurulan iki ilçeyle birlikte 21 ilçe belediyesi bize bağlandı. Bu süreçte yeni bağlanan ilçelerin altyapı sorunlarını hızlı bir şekilde hallettik. Hepsinin arıtmasını bitirdik. Bazı problemlerimiz var ama birkaç küçük yerleşim hariç bütün arıtma sorunlarını bitirdik. Arazi yollarının asfaltlanması, tarımın desteklenmesi, kırsal kalkınmanın gerçekleşmesi için birçok proje gerçekleştirdik. Organik tarım, sözleşmeli üretim, tarım organize bölgesi gibi çalışmalarımız var” dedi.
 
“Bütünşehir Yasası”nın çıkmasının ardından 9 ilçenin, 30’un üzerinde köyün ve 20 civarında beldenin işlerine ağırlık vermeleri gerekeceğini belirten Başkan Kocaoğlu, “Bize bağlı olmayan ilçe ve belde belediye başkanlarından talebim şu: Ne yapmak istiyorlarsa, onların yerinin ve planlamasını belirlesinler. Mümkünse projesini hazırlasınlar. Yarın bize bağlandıkları zaman ne kadar çabuk hareket edebilirsek, ne kadar çabuk ihaleye çıkabilirsek, o kadar kentimize faydalı olacağız” şeklinde konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin potansiyelinin ve iş yapma kabiliyetinin tüm ilçe ve belde belediye başkanlarınca bilindiğini ifade eden Başkan Kocaoğlu şunları kaydetti: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2005 yılında tamamladığı, 2017 yılına kadar uzanan İzmir’in nasıl kalkınacağına dair yol haritası var. Burada 500’e yakın proje var. Bunların hepsini süreç içinde gerçekleştiriyoruz. 8 yıllık çabanın sonucu olarak 2011 yılında İzmir, dünyadaki 200 metropol içinde en çok büyüyen 4. kent olma başarısını elde etti. Bunlar sansasyonel işler yaparak değil, eksikleri tamamlayarak, doğru projeler yaparak, hayalci olmadan, öncelik sıralamasını doğru koyduğumuz ve adım adım takip ettiğimiz, bilime inanarak ve katılımcı bir anlayışla ürettiğimizde, arkasından başarını geldiğini gördük. Biraz daha gayret edersek 2013-2014-2015 sürecinde de bu kentin hızlı bir şekilde büyüyeceğini, yaşam standardının gelir düzeyinin artacağını hep birlikte göreceğiz. Ana hedefimiz olarak bunu belirlemiş durumdayız.”

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Vicdanım rahat, kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım

İGC halkın haber alma hakkının teminatı

Kardeşlik köprüsü, ‘Hatay Basın Merkezi' ile yaşayacak

İzmir’e bir onur daha…

Folkart'dan ilk Sürdürülebilirlik Raporu

İzmir’e 4 yeni fabrika, 4 yeni Cumhuriyet kalesi kazandırdık

Arşiv