Çifte standart isyanı

  • 0
  • 920
Yazı Boyutu:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kurumlarına yönelik tavrını düzenlediği basın toplantısıyla eleştirdi. Büyükşehir Belediyesi’ne karşı “hasmane” bir tutum içinde olan Müdürlüğün, İZSU için Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu açıklayan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Kendi görevi çerçevesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi nasıl denetleniyorsa, Çevre İl Müdürlüğü de denetlensin. Ak koyun, kara koyun çıksın ortaya. Kendi görevini yapmış mı? İl Müdürlüğü’nün görevi sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ceza yazmak mıdır?” diye konuştu. Başkan, “Açılan soruşturmanın kağıdına bile yazık” dedi.
 
Son 6 ay içinde Büyükşehir Belediyesi’ne çeşitli gerekçelerle 493 bin TL ceza kesen Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, son olarak Büyük Kanal Projesi’nde meydana gelen ve İZSU Genel Müdürlüğü’nün vakit kaybetmeden gerekli çalışmaları başlattığı arıza yüzünden Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına sert tepki gösterdi.  
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dev bütçelerle gerçekleştirdiği yatırımlarla çevre konusunda Türkiye’nin “parmakla gösterilen yerel yönetimi” olduğunu hatırlatan Başkan Kocaoğlu, “Yaptığımız çevre yatırımları nedeniyle takdir beklemiyoruz ama böylesine bir muameleyi de hiç hak etmediğimizi düşünüyorum” diye konuştu.
 
Basın toplantısında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün çifte standart olarak adlandırdığı uygulamalarını sıralayan Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, bu suç duyurusunun “bardağı taşıran” son damla olduğunu söyledi. Çevre İl Müdürlüğü’nün, Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmadan önce de, son 6 ay içinde, sadece İZSU Genel Müdürlüğü’ne 493 bin liralık idari para cezası kestiğini hatırlatan Başkan Kocaoğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü’ne şu soruları yöneltti:
 
Hasmane tavrın nedeni ne?
- İlçe ve beldelere kurduğu arıtma tesisleri ile Gediz, Nif ve Küçük Menderes havzalarını kirlilikten kurtaran, sahillerimize kirlilik akmasını önleyen;
- Türkiye’deki toplam ileri biyolojik arıtma kapasitesinin tam dörtte birini İzmir’de kurarak çalıştıran,
- “Yüzülebilir Körfez” için bilim insanlarıyla yıllardır birlikte çalışarak bu uğurda milyonlarca liralık harcama yapan,
- Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi ile Türkiye’nin en önemli çevre projelerinden birine daha imza atmaya hazırlanan bir yerel yönetime karşı, bırakın teşekkür etmeyi, böylesine “hasmane” bir tavır sergilemenizin altında yatan neden nedir?”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün çevre konusundaki hassasiyetinin kendi sorumluluk alanlarında neden göstermediğini de sorgulayarak, cevaplanmasını istediği konuları şöyle sıraladı:
Gediz’deki kirliliğe karşı neler yaptınız?
“Gediz havzasında dereye deşarj yapan sanayi kuruluşları hakkında hangi yaptırımları uyguluyorsunuz? Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının arazisi zehrini kusmaya devam ederken, “bu kentin çevreden sorumlu 1 numaralı ismi” olarak lütfen söyleyiniz: Tehlikeli atıkların uzaklaştırılması konusunda ne yaptınız? Oradaki işletme faaliyetteyken denetlediniz mi? O atıklar bunca yıl kentin göbeğinde nasıl durdu? Sanayi tesislerinin tehlikeli atıkları için ne yapıyorsunuz? Nasıl bertaraf ediyorsunuz? İzmir’in Çandarlı sahili mavi bayrak aldıktan 2 ay sonra 1500 ton petrol çamuru ile kaplandı. Siz burada hangi işlemi yaptınız? Kirliliğin kaynağını tespit ettiniz mi? Kime hangi cezayı kestiniz? Söküm tesislerindeki asbestli ve tehlikeli atıklarla ilgili gerekli denetimleri yaptınız mı? Karaburun’da, Seferihisar’da kurulmak istenen balık çiftliklerinin oluşturduğu kirlilik tehditlerine karşı ne yaptınız? Mevcut çiftliklerin yasal uzaklığa taşınması için hangi adımları attınız? Çevre kirliliği yaratan taş ocaklarına karşı ne yaptınız? İzmir kentinin içme suyunun yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında, yaklaşık 300 bin kişinin içme  suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı bölgesinde kurulan altın madenlerinin çevreye zararı konusunda bugüne kadar ne yaptınız?  Bacalarındaki filtreleri çalıştırmayan sanayi tesislerine karşı hangi yaptırımları uyguladınız? Neden hala bu kirliliği önleyemiyorsunuz?”
 
Allah’tan reva mı?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yaşanan bu olayların kendilerini manen fazlasıyla yaraladığını belirterek, “Hiç devletin işi yok, İZSU’nun işi yok, böyle şeylerle uğraşacağız, mesai harcayacağız. Açılan soruşturmalar, bunlara verilen cevaplar için harcanan kâğıdın parasına bile yazık” diye konuştu.
Yapılanların artniyetli bir yaklaşımın sonucu olduğunu ifade eden Başkan kocaoğlu şöyle devam etti:
 “İZSU Genel Müdürlüğümüz, gece gündüz bu kente içilebilir su vermek, evsel atıkları arıtmak, dere ıslahlarını yapmak, arıtmaları kurmak ve çalıştırmak için, ağaçlandırma çalışmalarına destek vermek için canla başla çalışıyor. İZSU birimimize, İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına teşekkür ediyorum. Her gün müfettişler, savunmalar sağ olsunlar eksikliklerini görmüyoruz. Ama sayısı yüzleri aşan soruşturmalardan, incelemelerden hep yüzümüzün akıyla çıktık. Biz çok büyük bir sınavdan geçtik ve geçmeye de devam ediyoruz. Bizim Genel Müdürümüz DSİ’de göreve başlamış, su konusunda yetişmiş, doktora unvanı almış, DSİ’nin en büyük yatırımları yapılan yerde bölge müdürlüğü yapmış, devletin ve bürokrasinin çok yakından tanıdığı bir arkadaşımız. Bu yapılanlar Allahtan reva mıdır? Ben niye ceza yazıldı demiyorum. Bu pencereden, bu saydığım olaylardan hareket eden kişinin sorgulanmasını istiyorum. Bu yapılanların art niyetli olduğunu, art niyetsiz bir şekilde bunların hiçbirinin yapılamayacağını söylüyorum. Ben şunu da istiyorum: Kendi görevi çerçevesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi nasıl denetleniyorsa, Çevre İl Müdürlüğü de denetlensin. Ak koyun, kara koyun çıksın ortaya. Dokunulmazlığı mı var? Bağımsız kuruluşlar tarafından denetlensin. Kendi görevini yapmış mı? İl Müdürlüğü’nün görevi sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ceza yazmak mıdır?
 
Bıçak kemiğe dayandı
Para cezalarıyla başlayan sürecin, artık savcılık boyutuna taşınmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İş para boyutu değil; önce cezaları kesmiş, sonra işi bir boyut daha yukarı taşımış. Savcılığa suç duyusunda buluyor. Yarın nereye taşıyacak bilmiyorum” diye konuştu. İl müdürlüklerinin sadece hükümet otoritesini değil, devleti de temsil ettiğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti: “Belediye sadece hükümet kurumu değildir. Nüfus idaresi, Tapu Kadastro, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Danıştay, Yargıtay, bağımsız yargı, cumhuriyet savcısı aynı zamanda devlet kurumudur, devleti koruyan kurumlardır. Şimdi bir yöntem uygulanıyor: Eğer bir açığınız varsa, hedefi başka bir yöne çekiyorsunuz kendinizi kurtarmak için hedef değiştiriyorsunuz. Çevre İl Müdürlüğü görevini yapmıyor. Büyükşehir’e topu atarak, Büyükşehir’e ceza keserek, Büyükşehir’i savcılığa vererek kendini aklamaya çalışıyor. Biz sorgulanmaya hazırız, ama bu Çevre İl Müdürü ne yapmış, ona da bir bakın. Burada seçilmiş bir belediye başkanı olarak kimseyi yazı yazarak ihbar etmem. Bıçak kemiğe dayandığı için çıkıp kamuoyunun önünde, bu arkadaşın incelenmesini, irdelenmesini bütün kurumlardan talep ediyorum. Böyle bir hakkım olduğuna inanıyorum. Biz ne hatamız varsa zaten çekmeye hazırız.”
 
Gaziemir’in hesabı soruldu mu?
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü’nün Gaziemir’de kurşun fabrikasındaki olaylar yaşanırken ilk iki gün ne yaptığını soran Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti:
“Önce işi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yüklemeye çalıştı. Bunun tutar yanı olmadığı için ortadan kayboldu. Bugün Gaziemir’deki olayla ilgili kim ne yaptı, hangi makam hangi yetkili kim ne tedbir aldı? Atıkların taşınma maliyetinin 12 milyon lira olduğu söylendi ve orada bırakıldı. İnsan sağlığı 12 milyon lirayla mı ölçülüyor. Yetkililer, etkililer, bu işten sorumlular; Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bu olayla ilgili ceza kesildi mi, İl Çevre Müdürü sorgulandı mı, savcılığa verildi mi? Bu konuda tüm yetkililerden bu soruma cevap istiyorum. Biz devlet terbiyemiz gereği, o konuda hiçbir açıklamada bulunmadık. Gerekli sağlıklaştırmanın yapılmasını bekledik. Konuşmadık da. Oraya sebep olanlar kontrol etmeyenler, çevre ve insan sağlığı açısından ihmali olanların hiçbir yaptırıma tabi olmuyor. Büyük Kanal’da tıkanıklık oluyor, 20-25 gün içinde 3200 ton atık çıkarılıyor. Siz savcılığa başvuruyor ve kendinizi iş yapmış addediyorsunuz. Eğer İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çevre konusunda ceza kesiliyorsa, Sayın İl Müdürlüğü’nün baktığı pencereden diğer İl Müdürleri de bakarsa kimin ne olduğu ortaya çıkar. Sanayi tesislerinin baca emisyonları, taş ocaklarının ruhsatları vs. birçok konuda yetki bizden alınıp başka kurumlara verilmiştir. Biz bir yere 1. sınıf GSM vermek için yasaların belirttiği şartları arıyor, evrakları tamamlanınca veriyoruz. Evrakları tamam olmayanlara GSM veremiyoruz. Ama 1 hafta içinde İl Çevre Müdürlüğü aynı belgeyi veriyor. 6 ay içinde tamamlanamayan evraklar ya 1 haftada tamamlanıyor, ya da eksik evrakla veriliyor. Sözün özü; kim bakarsa baksın, kim yetkiliyse yetkisini kullansın, Çevre İl Müdürü’nün İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne karşı yaptığı davranışları, ama yetkilisi ama bakanı bu sözlerimi ihbar kabul etsin, Cumhuriyet Savcılığı sorsun, Büyükşehir Belediyesi’ne karşı hasmane tutum sergileyen bu vatandaşın, görevihi sağlıksız kullanan bu adamın hesabını sorsun. Benim isteğim, talebim budur. Onun görevi, çevre konusundaki başarımıza gölge düşürmek için kurgulamış bir senaryoyu uygulamak değildir.”

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mutluluğu Çekiyorum

Gaziemir’de şenlik zamanı

Anadolu bitkilerini koruyan kısa film yarışması

Anne Baba Çocuk Merkezi'nde mezuniyet heyacanı

Köy Enstitüleri’nin ruhu yıl dönümünde yaşatılacak

Köy Enstitüleri Mezunlarıyla Buluştu

Arşiv