EKONOMİNİN GIDASI İSTİKRAR

  • 0
  • 595
EKONOMİNİN GIDASI İSTİKRAR
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Türkiye ekonomisinin kurlarda yaşanan artışla birlikte hızlı büyüme oranları yaratamayacağının sinyallerini verdiği belirterek, olası erken seçim ertesinde güçlü bir hükümet kurulması ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı faiz kararlarına doğru ve zamanında reaksiyon verilmesi gerektiği vurgulandı. Serbest piyasada dolar kurunun 2.94’ü, Avronun ise 3.25’i aştığı, Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybının yılbaşından itibaren yüzde 25'e ulaştığını ifade eden uzmanlar, siyasi riskin bir an önce ortadan kalkmasıyla ekonomide istikrar sağlayacağını kaydetti.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yetkiner, "Olası erken seçim ertesinde güçlü bir hükümet kurulması ve yeni bir ekonomik hikâye yazılması ve FED’in alacağı faiz kararlarına doğru ve zamanında reaksiyon verilmesi durumunda dolar kuru 3 Lira 10 kuruş civarında dengeye oturabilir" dedi. Prof. Dr. Yetkiner, Dünya Bankası verilerine göre dolar cinsinden kişi başı Gayri Safi Milli Hâsıla (GSYH) büyüme oranlarında 1961-2014 ortalaması yüzde 2,5 ve 2002-2014 yıllarının yüzde 3,5 oranında 2012 yılında yüzde 0,83, 2014 yılında da  yüzde 1,6 olduğunu anımsattı. 2015 yılı büyüme oranlarının ortalamanın çok altında kalacağını ifade eden Prof. Dr. Yetkiner, "Türkiye ekonomisi giderek daha düşük ve daha zikzaklı büyüme performansı göstermektedir. Türkiye ekonomisinin daha yüksek ve tutarlı bir büyüme performansı göstererek gelişmiş ekonomilere daha çabuk yaklaşabilmesi için öncelikle uluslararası sermaye ile barışmak zorundadır. Çünkü sermaye-kıt bir ekonomiye sahip olan Türkiye ekonomisinin uluslararası sermayenin desteğini almadan yüksek büyüme performansı göstermesi pratikte imkânsızdır. Ancak burada ciddi tıkanıklıklar söz konusudur" diye konuştu.

'Dolar Avro Dengesine Dikkat'
Kurların artışı Türkiye ekonomisinin en önemli kırılganlıklarından birisi olan cari açıkta bir iyileşme yaratacağını aktaran Prof. Dr. Yetkiner, şunları söyledi:  "Özellikle doların Avro karşısında değer kazanması ve bunun bir süre kalıcı olması durumunda ağırlıkla dolar cinsinden ithalat yapan ve Avro cinsinden ihracat yapan Türkiye için ihracatçılar ve ithalatçıların kar marjları azalacaktır. Kurlardaki artışın özellikle yurtdışına borçlu olan bankaları ve diğer finansal kuruluşların karlılığını etkileyeceği akla getirilmelidir. 'Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Uzun Vadeli Kredi Borcu' borçluya göre ele alındığında Haziran 2015 itibari ile toplam borç 178,1 milyar dolara ulaşmıştır. Eğer siyasi belirsizlik uzun süre devam etmezse, özel sektörün hızla artan döviz kurunun yarattığı baskılardan kısa sürede sıyrılabileceğini söylemek mümkündür. Ancak siyasi belirsizlik devam ederse, toplam yurtiçi talep daralacağı için ve çok muhtemelen nakit akışı bozulacağından dolayı işletmeler ciddi sıkıntılar yaşayabilirler."

'İhtiyaç Kredileri Alarm Verir'
Özel sektörün kullandığı kredilerin Haziran 2015 itibari ile 1,18 trilyon Türk Lirası'na  ulaştığını ifade eden Prof. Dr. Yetkiner, nakit akışında yaşanabilecek aksaklıkların mevduat bankalarını ciddi sıkıntılara sokabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Yetkiner, asıl riskin mevduat bankalarının yurtiçinde verdikleri kredilerde olduğunu, bu kredilerin geri dönüşünde aksamalar yaşanması durumunda finansal sistem ve ekonominin ciddi bir sıkıntı yaşayabileceğini aktardı. Haziran 2015 itibariyle de  tüketici kredilerinin 285,2 milyar TL’ye ulaştığını, bunun 126 Milyar TL’sinin “konut”, 154 Milyar TL’sinin de “ihtiyaç ve diğer krediler”i kapsadığına işaret eden Prof. Dr. Yetkiner, şu bilgileri verdi:
"Kısa vadeli kredi çeşidi olan 'bireysel kredi kartları' toplamı ise 73,5 Milyar TL’ye ulaşmaktadır. Yaşanan kur artışı neticesinde eğer toplu işten çıkarmalar söz konusu olursa, bu durum tüketicilerin gelirlerinde ve ödemelerinde aksamalara yol açacaktır. İşte böyle bir durumda mevduat bankaları üzerinden tüm ekonomi çok olumsuz etkilenebilir. Özellikle ihtiyaç ve diğer kredilerin geri dönüşünde yaşanacak sıkıntılar, bu tür kredilerin genellikle teminatı olmadığı için finansal sistemi özellikle olumsuz etkileyebilir. Firmalar, çalışanlar, tüketiciler, bankalar ve piyasanın diğer aktörleri birbirine bağlı ve bağımlıdır. Eğer kur artışları dolayısıyla bu ilişkilerde bir kopma olursa, domino etkisi yaratarak tüm ekonomiyi etkisi altına alabilir. Siyasi riskin bir an önce ortadan kalkması tam da bu nedenle acil ve gereklidir.”  

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Çevreci yatırımlarıyla Avrupa yeşil mutabakata uyumu arttırıyor

Milyonlarca kiraz ağacı ihracat rekoru kırmak için 1 hafta önceden meyvelerini verdi

ultani çekirdeksiz kuru üzümünün ihraç fiyatı dolar bazında yüzde 29 arttı

Hem Gemilerini Hem Filosunu Büyütüyor

Tarımsal üretimin stratejik önemi artıyor

Mart ayında hız kesti

Arşiv