Enfazla yatırımı biz yaptık

  • 0
  • 1.106
Yazı Boyutu:

Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, görevdeki 9 yılını düzenlediği basın toplantısı ile değerlendirdi. Başkan Durak, yenilenen Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nun açılışını da yaptığı toplantıda, icraatlarını 2 ayrı filmle anlatırken, konuşmasında ise, “550 milyon liralık yatırımla, orantısal olarak, Türkiye’nin en fazla yatırım yapan ilçe belediyesiyiz” dedi.
 
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ın 9. Yıl toplantısı, yenilenerek, modern bir görünüme kavuşan Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nun açılış töreni ile başladı. Karşıyaka’nın kültür ve sanat merkezleriyle geliştiğine dikkat çeken Başkan Durak, “Aydınlık yüzlü Karşıyaka’da İzmir’e yakışan projeler hayata geçiriyoruz. Her kat ettiğimiz yolda Karşıyaka’nın bir ihtiyacını daha karşılamış oluyoruz. 2013 bizim için seçim yılı değil yatırımlarımızın sürdüğü yıl olacak. Yeni projelerin açılışlarında veya temel atma törenlerinde hep birlikte olacağız“ diye konuştu.
 
Başkan Durak ve Suat Taşer’in eşi Huriye Taşer ve kızı Işık Taşer ile birlikte, açılır-kapanır çatı ile yepyeni bir görünüme kavuşan Suat Taşer Tiyatrosu’nun açılışını yaptı.
Açılışın ardından, tiyatroda düzenlenen basın toplantısında konuşan Başkan Durak, “9 yılda 550 milyon liralık yatırımla, orantısal olarak, Türkiye’nin en fazla yatırım yapan ilçe belediyesi olmanın gönül rahatlığını taşıyorum” dedi.
 
Başkan Durak, konuşmasında şunları söyledi:
“28 Mart 2004 günü Karşıyaka Belediye Başkanlığı’na seçildiğimde, hiçbir şeyi önümde bulmadım. Çünkü, 40 yıldır yaşadığım bu kenti çok iyi biliyordum. Daha adaylığım döneminde ortaya koyduğum hiçbir proje, “bu da olsa güzel olur” diye, seçim bildirgesini süslemek üzere hazırlanmadı. Hepsi, çok uzun yıllar süren bir hazırlığın ürünüydü.
Bu kente, belediye başkanı olmak üzere yola çıkarken, yol arkadaşlarımla birlikte Karşıyaka’nın eksiklerini, sorunlarını, ihtiyaçlarını tüm ayrıntılarıyla hesaplayıp, bir vizyon ortaya koyduk.
 
İşimiz çok zordu. Bunu da biliyorduk.
Yıllarca ihmal edilmiş bir Karşıyaka’yı, geleceğe hazırlamak gibi bir sorumluluğu üstlenmiştik.
O gün, yola çıkarken duyduğumuz heyecan, 9 yıl boyunca hiç eksilmedi. Aksine, her geçen gün artarak, devam ediyor.
Karşıyaka’yı bir “dünya kenti” yapma hedefine doğru yürürken, her şey güllük gülistanlık olmadı bizim için… Beklenmedik engellerle karşılaştığımız, önümüze setler çekilmeye çalışılan zorlu günlerimiz de çok oldu.
Bu kenti ilklerle buluştururken, ya da belediyeye, yatırım yapabilme kabiliyetine sahip bir bütçe yaratmaya çalışırken, dirençlerle karşılaştık. Ne yaptığımızı, ne yapmaya çalıştığımızı anlamak istemeyenler oldu. Eleştirildik. Haksızlıklara uğradık.
Ama, bunlar bile bizi yıldıramadı. Çünkü, Karşıyaka için çaktığımız her bir çivinin, attığımız her bir temelin, biten her projenin Karşıyakalılardan aldığı alkış, yaşadığımız bütün o zor günleri unutturmaya yetti.
 
Bizim için önemli olan da buydu.
Yüreğimizi ortaya koyarak, Karşıyaka için verdiğimiz mücadelede başarımız 2009 seçimlerinde, yüzde 65’e çıkan oy oranımızla tescillendi.
Ancak, yaptığımız işte, bizi azimlendiren, daha çok çalışmaya teşvik eden, bu rakamlar olmadı hiçbir zaman. Sokağa çıktığımızda elimizi sıkan, boynumuza sarılan Karşıyakalıların “teşekkürü”ydü heyecanımızı, coşkumuzu arttıran…
Hayata geçirdiğimiz projelerin, ulusal ve uluslararası platformlarda ödüllendirilmesi, alkışlanması elbette gururlandırdı. Ancak, bizim için önemli olan Karşıyakalıları mutlu görmekti. Onların takdiri bizim için bütün ödüllerden çok daha kıymetli oldu her zaman…
9 yılda, merkezi iktidarın baskısını da, her daim üzerimizde hissettik. Yıl içinde eksik olmayan müfettişler tarafından denetlendik. Belediye çalışmalarından tutun da, benim ve çalışma arkadaşlarımın, ailelerinin her bir ferdine kadar incelendik. Bugüne kadar onlarca teftişten geçtik. Hiçbir tanesinden tek bir olumsuz sonuç çıkmadı. Aksine, bizi denetlemek üzere gelen müfettişlerden bile övgü aldık. Bu övgüler bile, üzerimize sıçratılmaya çalışılan çamurları alıp götürmeye yetti.
Karşıyaka’yı sosyal demokrat belediyeciliğin ayrıcalıklarıyla tanıştırmak üzere göreve geldiğimizde, hareket kabiliyetini kaybetmiş bir kent vardı karşımızda… Öncelikle, bu zinciri kırmalıydık. Bu nedenle de; işe belediyenin işlevselliğini arttırmak ve kurumsallaştırmakla başladık. Sanayisi olmayan, merkezi iktidardan aldığı pay ve vergi gelirleri sınırlı bütçemize kaynak yarattık. Küçük adımlarla başladığımız yürüyüş, zamanla uzun soluklu bir maratona dönüştü.
Biz, artan bir tempoyla koşarken, soluğumuzun kesildiği anlar da olmadı değil. Göreve gelir gelmez kucağımızda bulduğumuz 5216 ve 5393 sayılı “garebet” yasalarla, hizmet verme kabiliyetimiz sınırlandırıldı. Bugün, Karşıyaka için hayal ettiğimiz bazı projeler, her iki “garabet” yasanın beraberinde getirdiği yetki karmaşası ve sınırlamasının cenderesine sıkışıp kalmış durumdadır.
Traji-komik olan ise; AKP’nin Karşıyaka’daki muhalefet argümanları, yine bu projelerdir. Yetkilerimizi alıp, yaptırmadıkları projeler için “neden yapmıyorsunuz?” diye sormak, bir “kara mizah” örneğidir.
Konuşmamın başından bu yana olumsuzlukları ortaya koyduğumu biliyorum. Ama, 9 yılda Karşıyaka’da yapılanların önemini vurgulayabilmenin bir başka yolu da yoktu. Zira, bütün bu olumsuzluklara rağmen, 9 yıl içinde 550 milyon lira yatırımla, 300’ün üzerinde projeyi hayata geçirebilmek çokta kolay bir iş değildir.
Bu nedenle; bugün, bu başarının en büyük mimarları olan, yol arkadaşlarıma, belediye personelimize, meclis üyelerimize, Kent Konseyi üyelerimize, gönüllü kadınlarımıza ve muhtarlarımıza gönül dolusu teşekkürlerimi sunuyorum.
Onlarla, çok uzun bir yolu birlikte yürüdük. Ve inanıyorum ki, bundan sonra da, yine omuz omuza yürümeye devam edeceğiz.
Konuşmamın başında da belirttiğim gibi, göreve geldiğimizde, Karşıyaka için bir vizyon ortaya koyduk.
Sanayisi ve tarımı olmayan bir sahil kenti için çizilecek en doğru yol “Kültür ve Turizm Kenti” vizyonuydu. Demokratik bakış açısıyla, sorgulama ve itiraz kültürüne sahip Karşıyakalılara yakışan da bu olur diye düşündük.
Karşıyaka’nın sahip olduğu değerleri gözeterek, bir kent kimliği yaratmaya çalışıyoruz. Karşıyaka’yı, sadece İzmir veya Türkiye’de değil, dünyada farklı bir yere oturtabilmek çabasındayız.
Sosyal demokrat belediyeciliğin temel ilkesi olan insanı merkezine alan çalışmalarımızda önceliğimizi sosyal projelere verdik. Yaptığımız her bir fiziki yatırım, sosyal projelerin hayat bulduğu mekanlar oldu.
Bu vizyon doğrultusunda, kenti bir bütün olarak planlarken, bir amacımız daha vardı. O da, Kent Aidiyeti yaratmak. Karşıyaka’da doğmuş, büyümüş, ya da her ne sebeple olursa olsun, bugün, bu kentte yaşayan herkesin, “Ben Karşıyakalıyım” diyerek, bu kente aidiyetini ortaya koyması istedik.
Hiçbir kimsenin, Karşıyaka sınırları içinde, ötelenmesine, dışlanmasına, ötekileştirilmesine izin vermedik. Herkesi, aynı duygularla kucakladık. Gençlerimizin, kadınlarımızın, engellilerimizin, yaşlılarımızın, sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle toplumsal yaşamın dışında kalmaması için çalıştık.
Toplumun tüm kesimlerini, kültürümüzün tüm renklerini, kentlilik,  “Karşıyakalılık” ruhuyla bütünleştirdik.
Karşıyaka’yı bir bütün olarak planladık. Bina yığını görünümünden sıyrılıp, modern, sağlıklı, güvenli bir kent olabilmesi için kökten çözümler üzerine yoğunlaştık. Kentsel Yenileme ve Dönüşüm projelerine, bu kadar önem vermemizin nedeni de budur.
Mevcut yapı içerisinde, günübirlik çözümlerle, bu kentin daha fazla ilerleme şansının olmadığını biliyorduk. Karşıyaka’yı yeniden planlamak zorundaydık. Öyle de yaptık.
Bir ilçe belediyesi olarak ilk kentsel dönüşümü gerçekleştirmiş olmamız da, başardığımız ilklerden biridir. Mavişehir’in, hemen yanı başında gecekondulardan oluşan Yalı Mahallesi’ndeki dönüşüm, bölgenin cehresini tamamen değiştirmiştir. Yalı Mahallesi, birazdan izleyeceğiniz film ve elinizdeki kitapta da göreceğiniz üzere, bugün Karşıyaka’ya yakışır bir görünüme kavuşmuştur. 9 yıl önce, orada barakalarda yaşayan 462 aile ise, Zübeyde Hanım Mahallesi’nde yaptığımız, modern konutlarda, yaşamını sürdürmektedir.
Diğer dönüşüm ve yenileme projelerinde ise, ilçe belediyesi olarak, yetkilerimiz doğrultusunda, alt yapıyı hazırladık. Sıra artık, bu projeleri hayata geçirme yetkisini elinde bulunduran kurumlarda, onların yetkililerindedir.
Burada, özellikle altını çizmek isterim ki; kentsel yenileme ve dönüşüm projelerimiz başta olmak üzere, yetki alanımız dışında kalan projelerimizde “yetkimiz buraya kadar” diyip, kenarı çekilmedik. Stat, tranvay ve marina projelerinde olduğu gibi, gerek Büyükşehir Belediyemizde, gerekse ilgili bakanlıklarda, projelerimizin takipçisi olduk.
Karşıyaka’yı yapısal olarak yenilerken, temel ilkemiz, kentin sosyal, sağlık, eğitim ve yeşil alanlarının, konut alanlarıyla orantılı olarak dağılımını sağlamak oldu.
Bugün hayata geçirdiğimiz bütün fiziki yatırımlar, işte bu ana fotoğrafın bir parçasıdır.
Karşıyaka’yı fiziki olarak yenilerken, sosyal yaşamı da geri planda bırakmadık. “emekli kenti” özelliğiyle öne çıkan Karşıyakamızı, 24 saat yaşayan bir kent yapma çabamız da, bugün karşılık bulmuştur. Müzeleri, benzeri bulunmayan rekreasyon alanları, kültür sanat merkezleri ve sosyal tesisleriyle Karşıyaka artık, “gelip geçilen” değil, “gelip, gezilen, vakit geçirilen” bir kent olmuştur.
Bizim temel görevimiz, bu kentte yaşayan insanların günlük yaşamlarını kolaylaştırmak ve mutluluklarını arttırmaktır. Bu bilinçle; doğumdan ölüme uzanan yaşam yelpazesinde, Karşıyaka’yı tüm Karşıyakalılar için yaşanılır bir kent yapmaya çalışıyoruz. Çocuklarımız için okul öncesi eğitim sınıfları, gençlerimiz için KARGEM, kadınlarımız için Kadın Danışma Merkezleri, yaşlılarımız için Bilge Çınarlar Kulübü, Geriatri merkezi gibi projeleri hayata geçiriyoruz.
Toplumumuzun yüzde 12’sini oluşturan engellilerimizi de unutmuyoruz. Engelsiz İzmir “Kırmızı Bayrak” yönetmeliğine uygun binalar inşa ediyor, mevcut binalarımızı engellilerin kullanabileceği hale dönüştürüyoruz.
Sosyal demokrat belediyecilik anlayışının en iyi örneklerini hayata geçirirken, gururla söylüyorum ki, kendi ayaklarımız üzerinde durduk. Projelerimizi, belediyenin kendi kaynaklarıyla gerçekleştiriyor olmamız, uluslararası platformlarda da övgü topluyor. Bu da bizi gururlandırıyor.
Bugün, görevde 9. yılımı tamamlıyorum. Önümüzde bir seçim süreci bizi bekliyor. Ancak, biz, 2013’ü bir seçim yılı olarak planlamadık. Geçtiğimiz 9 yıldan farklı bir yıl olmayacak bizim için.
2013’de yepyeni projelerin temellerini atıyor, bitenleri açıyor olacağız. Hemen hemen her hafta bir temel atma, bir açılış töreninde Karşıyakalılarla bir araya geleceğiz. Bu açılışlardan birine, biraz önce hep birlikte tanıklık ettiniz.
Bildiğiniz gibi, Türkiye’nin en kapsamlı Sosyal Yaşam Kompleksi’nin temelini de, geçtiğimiz günlerde attık. Karşıyaka Belediyesi’nin ilk yüzme havuzunun, 750 kişilik Konser Salonu’nun ihalesini yaptık. Temelleri önümüzdeki günlerde atılacak.
Türkiye’de benzeri bulunmayan bir yeşil alan düzenlemesi olan Sosyal Yaşam Alanı’nın yapımı, eski lunapark olarak bilinen bölgede hızla devam ediyor. Önümüzdeki aylarda açılışını yapacağız. Açılış yapacağımız bir başka proje ise, Karşıyaka’ya yaptığımız 10. kültür sanat merkezi olacak. Merhum Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Piriştina’nın adını taşıyan Kültür Merkezi’ni, başkanımızın 9. ölüm yıldönümü olan 15 Haziran’da açacağız.
Yine, yapımı devam eden, Çarşı Tiyatro, Doğal Afet Eğitim Merkezi, Kurban Satış Yeri, Balık Pazarı, Arşiv Binası, Milli Mücadele Müzesi ve Parkı, Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal Mahallesi pazaryerleri de 2013 yılında kurdelasını keseceğimiz yeni tesisler olacak.
“Kültür ve Turizm Kenti” vizyonumuzun öne çıkan unsuru müzelerimize 6 yeni müzeyi daha ekleyeceğiz. Sağlık Müzesi, İletişim evi, Kent Müzesi, Doğa Müzesi, Emektar Belediye Araçları Müzesi ve Doğa Müzesi ile butik müzelerimizin sayısı 10’a ulaşacak.
Kısacası, Karşıyaka’nın “Kültür ve Turizm Kenti” olma yolundaki yürüyüşüne, “seçim molası” vermeyeceğiz.
İnşaat mühendisi olmam nedeniyle, fiziki yatırım yapmaktan haz aldığımı düşünenler olabilir. Ancak, bu çok da doğru bir algı değil. Çünkü, her şeyden önce, ben bir sosyal demokratım. 36 yıldır siyaset yaptığım partimin bayrağını Karşıyaka’da dalgalandırırken, onun sahip olduğu sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri rehberim oldu. “Önce İnsan” ilkesiyle “Yaşamdan Alacaklı Son Yüz Gülene Dek Çalışacağız” felsefesini benimsemem de, bu inancın gereğidir.
Biz, 9 yıldır bir sevdayı yaşıyor ve yaşatıyoruz. Evet, Karşıyaka bizim için bir sevdadır. Bu sevdanın peşinde geçen her bir gün, güldürdüğümüz yüzlerle daha da bir anlam kazanmaktadır.
Şunu hiç unutmuyoruz; Biz Karşıyakalıyız… İzmir’in karşı-yakasının Atatürkçü, demokrasiye inanan, aydınlık yüzlü insanları için, Cumhuriyet’in 100. Yılına yakışır bir Karşıyaka yaratmak bizim en büyük sorumluluğumuzdur. 
Bu sorumlulukla dün olduğu gibi, yarın da çalışmaya devam edeceğiz.
Bugün, 550 milyon liralık yatırımla, orantısal olarak, Türkiye’nin en fazla yatırım yapan belediyesi olduğumuz iddiasını ortaya koyabiliyor olmanın gönül rahatlığıyla, sizleri selamlıyor;
Gelecek güzel günlerde buluşmak dileğiyle huzurunuzdan ayrılıyorum.”

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Sahipsiz hayvanlara acil müdahalede örnek işbirliği

İzban'dan seçim günü 14 ek sefer

Başkan Soyer’den mübadillere ziyaret

Folkart Carrera en iyi spor salonu

Pir Sultan Abdal Yaşam Vadisi Narlıdere’ye çok yakışacak

Gençlere özel sayı

Arşiv