Hastasıyız’ın hastası olduk

  • 0
  • 5.033
Yazı Boyutu:

‘’Peki peki anladık, sen neymişsin be abi’’… Hastasıyız ve işte Ayhan Sicimoğlu…
MF֒nün de dediği gibi en güzel yemeği o yaptı, en güzel grubu o kurdu, en güzel ritmi o buldu, en güzel klibi gerçektende o çekti… ‘’Peki peki anladık’’ şarkısının ilham kaynağı, akdeniz kültürünün, geleneklerinin ve zevklerinin savunucusu Ayhan Sicimoğlu ile  Kaya İzmir Thermal&Convention’da  gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetin ardından sizde  ‘’Hastasıyız’’ demeye hazır mısınız?    

O zaman buyurun Burcu Şakar'ın keyifli sohbetine...


BŞ:
Müzikle ilgilenmeye çocukluk döneminizde başlamışsınız. Aileniz size destek oldu mu?
AS: Babam Şahap Sicimoğlu, son derece modern, kendini yetiştirmiş biriydi. 12 yaşlarındaydım evimize piyano hocası geliyordu. Kardeşlerimle birlikte piyano dersleri alıyorduk. Akardion çalan bir adam vardı, çok güzel akardion çalıyordu. Ondan çok etkilendim. Akardion öğrenmek istiyorum diye tutturdum. Babam hemen bir akardion hocası buldu ve dersler almaya başladım. Babam da annemde bizi her zaman destekleyip ilgi duyduğumuz alanlarda ilerlememiz için ne gerekiyorsa yaptılar. Doğrusuda buydu.  Ortaokulunda Tarsus kolejıne gittim. Azınlıklar için kurulmuş bir okuldu. Sırf erkeklere eğitim veriyordu. Müzik, o okullardaki terbiye ile aşılandı. Hadi alın elinize flütü çalın denmiyordu. Ailemin desteği ve okuldaki disiplinle müziği daha iyi öğrenir olmuştum.

Türkiye’nin ilk müzik klibini çektim

 BŞ: Yurtdışına gitme fikri nereden çıktı?
AS: Okul yıllarımda sosyal derslerde ve sosyal aktivitelerde başarılıydım. Diğer derslerle pek aram yoktu.  Müzik grubu, fotoğraf kulübü başkanı, yıllık hazırlıkları, yılsonu baloları ve sanatsal aktivitelerde hep ön plandaydım. Sanata ve yaratıcılığa karşı ilgim büyüktü. Fotoğraf eğitimi almak istiyordum. Ailem hem lisanım kuvvetlisin hem de fotoğraf eğitimi almam için beni, İngiltere’ye gönderdi. İngiltere’de 2 sene fotoğraf okudum. Sonra Londra’da film üzerine eğitim aldım. 2 sene de orada kaldım. Ardından İtalya’ya geçtim. İtalya’ya moda fotoğrafı çekmeye gidip dört sene Roma’da kaldım. O güne kadar davul çalıyordum ama Roma’da aradığım müzik olan Küba müziğini buldum. Oradan bir ara Türkiye’ye döndüm. Mazhar Alanson, Fuat Güner, Özkan Uğur, Galip Boransu ile bir gurup kurduk. Grubumuzun adı ‘’İpucu beşlisi’’idi.’’Heyecanlı’’diye bir şarkı yaptım. Türkiye’nin ilk müzik klibini de bu şarkıya çektim. Grubun davulcusu ve klibin yönetmeniydim. Tarihi bir olaydır. Youtube’dan izleyebilirsiniz. Hepimiz çok farklıyız, görünce şaşıracağınıza hiç şüphem yok.


BŞ:  Hiç aktörlük teklifi geldi mi?
AS: Devamlı geliyor. Bir tanesinde oynadım. MFÖ için yapılan bir filmdi.‘’Arkadaşım Şeytan’’ da oynadım. Fuat bir kaza geçirmişti. Yüzünde kesikler ve yaralar oluşmuştu. Film kalmasın diye bana, sen oyna dediler. Filmi, Atıf Yılmaz yönetiyordu.  Ben, Mazhar Alanson, Özkan, Yaprak Özdemiroğlu, Ali Poyrazoğlu ile birlikte oynadık. Aktörlüğümü beğenmedim. Sonra bir daha hiçbir yerde oyuncu olarak ekranların karşısına geçmedim. Muhteşem Yüzyıldan tutunda birçok diziden hala teklifler geliyor ama ben kabul etmiyorum.


Peki peki anladık şarkısı sizin için yazılmış doğru mu?
AS: Yakın arkadaş olduğumuz için Mazhar Alanson ile bir birimizle uğraşır şakalaşırdık. Bana söylediği sözleri düzenlemeye karar verdik. Güzel bir parça oldu. .


BŞ:Hastasıyız kelimesi hepimizde bağımlılık yarattı..
AS: Hastasıyız’ın hastası olduk. Çok beğendim şeyler için kullandığım bir kelime. Türk halkı sevdi.
Müziğin, lezzetin güzelin hastasıyız..


BŞ: İzmirliler kendilerine verilen sözleri unutmazlar. İzmir için bir parça yapacağınızı söylediniz.
AS: Sabah 5-6 gibi müzik dinlemeye başlarım. Odamda bana daha önce hediye edilen Dario Moreno cdsini dinliyordum.‘’Canım İzmir’’ diye bir şarkısı var. Dinlemeye başlar başlamaz duygularım tavan yaptı ve ağlamaya başladım. Yardımcımda işe yeni başlamıştı beni öyle yatakta hıçkıra hıçkıra ağlar bir halde görünce şok oldu. Elindeki çay tepsisini düşürüyordu. Çok  korktu kötü bir şey oldu sandı. Beni çok etkileyen bu şarkıyı yeniden düzenlemek istiyorum. İstanbul Pas Constantinople kadar hareketli olmayacak, bolero bir parça olacak.


BŞ: Kaç dil biliyorsunuz?
AS: 5 buçuk dil biliyorum. İngilizce, Türkçe, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca ve yarım Portekizce biliyorum. Öğrenmek istediğim diller; Rumca, Japonca, Rusça,Latince.   


BŞ: Yemek merakınız nereden geliyor?
AS: Beş sene italya’da oturdum. İtalyan erkeklerinde yemek yapma kültürü vardır. Engüzel yemekleri İtalya’da erkekler yapar.  Orada yaşıyorum ve kültürlerinden etkilenmem de mümkün değildi. Kültürden etkilenip yemek yapmaya başladım. Yemek yapmak da müzik yapmakta benim için aynı keyif. Akdeniz kültürünün hastasıyım.


BŞ: Avrupalıları sevmediğinizi söylüyorsunuz?
AS: Avrupalılara kızıyorum. Çok güzel rönesans ve reformları var. Ama at gözlükleri olan tipler. Türklere hala,‘’İstanbul’da deniz var mı, deve var mı? Babanızın kaç karısı vardı’’ diye sorular soruyorlar. Yani yuh dememek elde değil. Bin uçuğa git gör. Yobazca düşünüyorlar. Vizyonları dar. Avrupa’nın hükümetine kızıyorum. Bırakın benim onları sevmememi onlar birbirlerini hiç sevmezler. Kendi aralarında birlik olamadılar. Fransız, İngilizi sevmez. İtalyanlar da Fransızları sevmez. Kendileri bile kendilerini sevmiyor.


 BŞ: Bu aralar hangi kitabı okuyorsunuz?
AS: Ben 4-5 kitabı aynı zamanda okuyorum. Çok fazla kitap okurum.  Akdeniz deniz kurtları. Korsanlar. Barbaros üzerine yazılmış bir kitap tarihten bahseden bir kitap. Alternatif tarih kitaplarını çok seviyorum. 


BŞ: Latin All Stars’ı çok sevdik. Latin müziğini tanıma şansımız oldu.
AS: Türkiye’ye gelen Latin gurupları kalabalık gruplardır. En az 10-12 kişiden oluşuyor. Rodrigo Rodriguez, Türkiye’ye  tek başına gelen bir dünya starı. Türkiye’de çok iyi müzisyenler var. Starlar bir araya geldi. Renkli bir çalışma oldu. Latin müziği çok keyiflidir.


Atatürk’ün ne mutlu Türküm lafı yanlış anlaşılıyor

BŞ:  Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?
AS:  Gençlerimizin kendilerini yetiştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Yaşamı, geçmişi, kültürleri merak etmekten, araştırma yapıp keşfetmeyi ihmal etmesinler. Ülkerine, yaşadıkları topraklara sahip çıksınlar. Atatürk’ün ne mutlu Türküm lafı yanlış anlaşılıyor. Şu güzel memlekette yaşayan herkesin Türküm demesi lazım. Roman, Kürt,Türk, Çerkez, Arnavut, yabancı kim olursa olsun. Hangi ırktan olursa olsun. Birliğimizi beraberliğimizi kuvvetlendirmeliyiz. Türkiye’de yaşayan herkesin ben Türküm demesi gerekir.  

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv