Yazı Boyutu:
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkı, Seyahat Özgürlüğü ve Demokratik Hakların Kullanılmasının Hükümet Tarafından Engellenilmesine İlişkin Basın Açıklaması yaptı. Çam'ın açıklaması şöyle:
Yıllardır söylüyoruz; AKP hükümeti, alt yapıda sınırsız bir piyasacılıkla üst yapıda ise otoriter ve baskıcı karakterle inşa etmeye çalıştığı yeni rejimi, yukarıdan aşağıya biçimlendiriyor.
Ve bu doğrultuda Hükümetin faşizan yöntemleri bir devlet biçimi olarak da yerleştirmeye çalıştığına ilişkin günümüzde yaşanan örnek görüntüler, medyanın dahi kurtaramayacağı boyutta sergileniyor. Yani AKPnin otoriter ve baskıcı hükmetme anlayışı artık medya marifetlerini de kullanarak gizleyemeyeceği ölçülere gelmiş durumda.
İdeolojik görüşü ve yaşama biçimini topluma dayatma niyeti baskı ve şiddete dönüşerek açığa çıkan AKP hükümeti, iktidar olmanın zafer sarhoşluğuyla dur durak bilmiyor, hak, hukuk, adalet tanımıyor.
Herhangi bir toplumsal sorun konusunda toplumun değişik kesimleri görüşlerini kamuoyuna duyurmak için anayasal bir hak olarak da gösteri veya yürüyüş düzenleme hakkına sahiptir. Bu temel bir haktır. Ve bu hak Anayasada ve yasalarda yer aldığı için de engellenemezdir. Engellenmesi ise, kim yaparsa yapsın yasal ve anayasal bir suçtur. Hükümet partisi AKP, iktidar olanaklarını kullanıp, devlet kurumlarını devreye sokarak bu suçu alenen işlemektedir.
AKP Hükümetinin çıkarmak istediği, gerek çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren ve toplumda 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi olarak bilinen İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve gerekse 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla sendikal alana yönelik önemli değişiklikler içeren düzenlemelerden doğrudan etkilenecek olan geniş kesimlerin, demokratik tepkilerini göstermek istemesinden daha doğal bir yol yoktur.
Bu konuda Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESKin, Eğitim sistemini gerici, ırkçı ve piyasacı biçimde yeniden yapılandırmayı hedefleyen 4+4+4 kademeli eğitim yasa taslağı ve kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme talebini yok sayan 4688 sayılı sahte sendika yasası taslağının geri çekilerek halkın ve kamu emekçilerinin taleplerine uygun yasa düzenlemelerinin yapılması talepleriyle Ankarada yapmayı düşündüğü eylem önceki günden beri engellenmiştir.
İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgeyle kamu emekçilerinin harekete geçtiği iller polis ablukasında kaldı. Adanada 85 KESKli daha yola çıkmadan gözaltına alındı. İzmir, Aydın, Balıkesir, Manisa, Kocaeli, Bursa, Malatya, Batman, Urfa, Konya, Hatay, Zonguldak, Tokat ve diğer illerinden KESKlilerin çıkışları engellendi, araçlara keyfi olarak el konuldu, Türkiyenin dört bir yanından Ankaraya gelenlerin seyahat etme özgürlükleri, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları ayaklar altına alındı. İzmir ve Ankarada polis fütursuzca şiddet kullandı.
Yaşanılan bu olaylar bir kez daha göstermiştir ki, siyasi iktidar kolluk kuvvetleri aracılığıyla, muhalefeti işlevsizleştirmek için hukuk dışılığı bir araç olarak kullanmaktan çekinmeyip, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda bütün kontr-politika yöntemlerini hayata geçirmektedir.
Şunu çok iyi biliyoruz ki; işsizlik ve güvencesizliğin yaygınlaştırıldığı, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin sermayeye devredildiği, yer altı ve yer üstü kaynaklarının talan edildiği neoliberal sömürü dalgasının sürdürülmesi ancak daha otoriter-baskıcı bir yönetimle mümkün olacaktır.
Bu nedenledir ki AKP, biçimlendirmeye çalıştığı devlet olanaklarını da kullanarak toplumsal muhalefeti sindirmeye ve gelişme potansiyelini bastırmaya çalışmaktadır.
Fakat, 12 Eylül ruhunu sokaklarda bir kez daha yaşatan AKP Hükümetinin Mussolini İtalyası özlemleri, halkımızın eşit, özgür, bağımsız, demokratik Türkiye özlemi karşısında eriyip gidecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, toplumumuzun ve çocuklarımızın geleceğini savunan kamu emekçilerinin haklı mücadelesinin sonuna kadar yanında olduğumu bir kez daha yineliyor, AKPnin faşizan uygulamalarını şiddetle kınıyorum.