Yazı Boyutu:
Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bağımlılığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hakan Çoşkunol, Madde bağımlısı kişilerin toplum içinde faaliyetlerini sürdürmesine olanak sağlanmalıdır. Bir kişinin maddeyi bıraktıktan sonraki dönemde iyi arkadaş, ortam, aile, iş ve sağlıklı bir beyin gibi güçlere ihtiyaç vardır. Bu güçlerin uzun süreli zaman içinde sağlanması söz konusudur. Bağımlılık, dengeyi bozduğu için uzun süreli bir rehabilitasyon programına ihtiyaç vardır. Bir kişinin bağımlılık süreci geliştikten sonra hastaneye yatırılıp çıkarılması tek bir çözüm değildir. Bu kişinin uzun vadeli tedavi programlarının içine alınması gerekir dedi.
Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı Mücadele Günü kapsamında farkındalık oluşturmak, gençleri bilgilendirmek ve bu konudaki duyarlılığı artırmak için önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çoşkunol, madde bağımlılığının önlenmesine yönelik rehabilitasyon merkezlerinin önemine değindi.
MADDE BAĞIMLISI KİŞİLER TOPLUM İÇİNDE FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRMELİDİR
Bağımlılık programlarına dair bir çok merkez olduğunu dile getiren Prof. Dr. Çoşkunol, Bizler uzun süre bağımlılığın etkisinde kalan, koruma becerilerini kaybetmiş, arkadaşlarıyla problemleri, işiyle ilgili sorunları olan ve ailesiyle ilgili ciddi problemleri olan madde bağımlısı bireylerden bahsediyoruz. Bağımlılık Rehabilitasyon Merkezleri; çocuk ve ergenlere, yetişkinlere ayrı hizmet verebilecek şekilde olmalıdır. Bu merkezlerin çocuk ve ergenlere yönelik ayağında bizim yapmamız gereken şey; bu kişilerin minimum 6-9 aylık rehabilitasyon süreci içinde kalacakları, düzenli yaşam oluşturacakları, mesleki ve akademik becerilerini geliştireceği bir program oluşturmaktır. Bu program dahilinde bu kişilerin aynı zamanda toplum içindeki faaliyetlere entegre olmasını sağlamamız gerekir. Yetişkinlere yönelik yapılacak rehabilitasyon merkezlerinde daha çok şehir içinde uzun süreli tedavilerinin olabileceği, aynı zamanda bağlılıkla ilgili olarak kaybetmiş oldukları bir takım yetilerini de kazanmalarını sağlayacak program oluşturmayı planlıyoruz diye konuştu.
REHABİLİTASYON SÜRECİNDE HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Rehabilitasyon programlarının sadece tıbbı ilgilendiren bir konu olmadığını belirten Prof. Dr. Çoşkunol, Rehabilitasyon süreci; sosyal rehabilitasyon anlamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını da ilgilendirebiliyor. Yerel yönetimler, belediyeler, gençlik ve spor müdürlükleri aktif olarak bu programların içinde olmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, başta Yeşilay olmak üzere programlarla birlikte entegre çalışmalıdır. Bizler, Türkiyede bir takım tedavilerin başarılı olmasını istiyorsak bu kişilerin uzun vadede beceri kazanabilecekleri sağlıklı programları oluşturmamız gerekiyor dedi.
Bağımlılık tedavilerinde, bir kişinin madde bağımlısı olana kadar geçen bir sürecin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çoşkunol, Bu süreç içinde birey arkadaşlarıyla tanışıp madde kullanmaya başlıyor. Tanışığı arkadaşlarıyla maddeyi kullanmaya başlıyor. Önce haftada bir madde kullanıyor. Sonrasında kullandığı uyuşturucu maddenin etkileri ve ruhsal bunalım süreciyle madde kullanımı arttırıyor. Bir süre sonra uyuşturucuyu her gün kullanmaya başlıyor ve bu dönemde bağımlılık gelişiyor. Fakat bu uzun bir süreç, bir kişinin madde kullandığı dönemden bize gelene kadar geçen süreç 2 yılı buluyor. Bu süre içinde kişinin belirlenmesi diğer sağlık ve kamu çalışanlarının da görevi. Aile hekimlerine çok ciddi görevler düşüyor. Aile hekimleri, madde bağımlılığı olan kişilerin saptanması ve bununla ilgili yönlendirilmesiyle ilgili süreci üstlenmelidir diye konuştu.
Sağlık Bakanlığının madde bağımlılığı konusunda ciddi çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Prof. Dr. Çoşkunol, Bir kişinin bağımlılık gelişmeden önce saptanmasına yönelik sağlık sistemi içerisinde eğitimlerin oluşturulması, AMATEM ve EGEBAM gibi tedavi merkezlerinin yapılması tıbbi ve sosyal rehabilitasyonuyla ilgili süreçleri oturtması gerekiyor. Böyle olunca bağımlılığın oluşabilmesiyle ilgili süreç önlenebilecek hem de bağımlılık geliştikten sonra ki tedavi başarısını daha da arttıracağız. Bu durum beraberinde bağımlılıkla ilgili sorunları azaltacak ve toplumun ciddi maddi yük altına girmesi önlenecek. Madde kullanan insanların suç trafiğine girmesi söz konusu. Bu kişilerin ceza sistemi içinden, sağlık sistemi içine alınması ve tedaviye yönlendirilmesi bireylerin kaybedilmemesine neden olacaktır dedi.
BELİRLİ MADDELER İZMİRE GİRDİĞİ ZAMAN ÇOK KOLAY SAPTANABİLİYOR
Sosyal becerisi olmayan bireylerin maddi kazanç sağlamak için kaçakçılık trafiğine girdiğine değinen Prof. Dr. Çoşkunol, Bizler; madde kullanımını azaltıp, rehabilitasyonu sağlarsak ve bireyleri madde satıcılığından uzak tutabilirsek, bölgemizde ve Türkiyede madde trafiğini önlemiş oluruz. Bu sayede kaçakçılığın saptanması daha kolay olur ve giderek bu insanlar yalnızlaşır. Uyuşturucu satan kişi herkese satış yapamaz ve belli bir gruba madde satar. Biz, o isteği olan grubu ortadan kaldırırsak, madde satan kişiler daha belirgin hale gelecek ve kendileri saklayamayıp, barınamayacaklar. İyi iş birliğiyle yaptığımız çalışmalar sonucunda İzmirde eroin olmadığını biliyoruz. Kurumsal çalışma, burada çok önemli bir rol oynuyor ve belli uyuşturucu maddeler barınamıyor. Belirli maddeler İzmire girdiği zaman çok kolay saptanabiliyor. Eğer biz bunu Türkiyenin her tarafında yaparsak, kaçakçılıkla ilgili sorunları önlemiş oluruz. Bizim sınır komşularımızdan İranda, eroin başta olmak üzere uyuşturucu madde kullanımı çok yaygın. Afganistandan İrana gelen ürün oradan Türkiyeye giriyor. Geldiği zaman, Van başta olmak üzere bir çok sınır bölgemizden ülkemize akıyor. Bunun için sınır ve polisiye önlemleri alınması gerekir. Sentetik maddelerin trafiğinde extasi ve metanfetemin bizim için önemli bir sorun olabilmektedir. Metanfetamin, şu an için bir sorun teşkil etmese de gerekli önlemler alınmadığı takdirde ülkemizde bir sıkıntı haline gelebilir diye konuştu.. İZMİR(Ege Ajans/Halil Ak-Burhan Tosun)
Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı Mücadele Günü kapsamında farkındalık oluşturmak, gençleri bilgilendirmek ve bu konudaki duyarlılığı artırmak için önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çoşkunol, madde bağımlılığının önlenmesine yönelik rehabilitasyon merkezlerinin önemine değindi.
MADDE BAĞIMLISI KİŞİLER TOPLUM İÇİNDE FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRMELİDİR
Bağımlılık programlarına dair bir çok merkez olduğunu dile getiren Prof. Dr. Çoşkunol, Bizler uzun süre bağımlılığın etkisinde kalan, koruma becerilerini kaybetmiş, arkadaşlarıyla problemleri, işiyle ilgili sorunları olan ve ailesiyle ilgili ciddi problemleri olan madde bağımlısı bireylerden bahsediyoruz. Bağımlılık Rehabilitasyon Merkezleri; çocuk ve ergenlere, yetişkinlere ayrı hizmet verebilecek şekilde olmalıdır. Bu merkezlerin çocuk ve ergenlere yönelik ayağında bizim yapmamız gereken şey; bu kişilerin minimum 6-9 aylık rehabilitasyon süreci içinde kalacakları, düzenli yaşam oluşturacakları, mesleki ve akademik becerilerini geliştireceği bir program oluşturmaktır. Bu program dahilinde bu kişilerin aynı zamanda toplum içindeki faaliyetlere entegre olmasını sağlamamız gerekir. Yetişkinlere yönelik yapılacak rehabilitasyon merkezlerinde daha çok şehir içinde uzun süreli tedavilerinin olabileceği, aynı zamanda bağlılıkla ilgili olarak kaybetmiş oldukları bir takım yetilerini de kazanmalarını sağlayacak program oluşturmayı planlıyoruz diye konuştu.
REHABİLİTASYON SÜRECİNDE HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Rehabilitasyon programlarının sadece tıbbı ilgilendiren bir konu olmadığını belirten Prof. Dr. Çoşkunol, Rehabilitasyon süreci; sosyal rehabilitasyon anlamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını da ilgilendirebiliyor. Yerel yönetimler, belediyeler, gençlik ve spor müdürlükleri aktif olarak bu programların içinde olmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, başta Yeşilay olmak üzere programlarla birlikte entegre çalışmalıdır. Bizler, Türkiyede bir takım tedavilerin başarılı olmasını istiyorsak bu kişilerin uzun vadede beceri kazanabilecekleri sağlıklı programları oluşturmamız gerekiyor dedi.
Bağımlılık tedavilerinde, bir kişinin madde bağımlısı olana kadar geçen bir sürecin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çoşkunol, Bu süreç içinde birey arkadaşlarıyla tanışıp madde kullanmaya başlıyor. Tanışığı arkadaşlarıyla maddeyi kullanmaya başlıyor. Önce haftada bir madde kullanıyor. Sonrasında kullandığı uyuşturucu maddenin etkileri ve ruhsal bunalım süreciyle madde kullanımı arttırıyor. Bir süre sonra uyuşturucuyu her gün kullanmaya başlıyor ve bu dönemde bağımlılık gelişiyor. Fakat bu uzun bir süreç, bir kişinin madde kullandığı dönemden bize gelene kadar geçen süreç 2 yılı buluyor. Bu süre içinde kişinin belirlenmesi diğer sağlık ve kamu çalışanlarının da görevi. Aile hekimlerine çok ciddi görevler düşüyor. Aile hekimleri, madde bağımlılığı olan kişilerin saptanması ve bununla ilgili yönlendirilmesiyle ilgili süreci üstlenmelidir diye konuştu.
Sağlık Bakanlığının madde bağımlılığı konusunda ciddi çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Prof. Dr. Çoşkunol, Bir kişinin bağımlılık gelişmeden önce saptanmasına yönelik sağlık sistemi içerisinde eğitimlerin oluşturulması, AMATEM ve EGEBAM gibi tedavi merkezlerinin yapılması tıbbi ve sosyal rehabilitasyonuyla ilgili süreçleri oturtması gerekiyor. Böyle olunca bağımlılığın oluşabilmesiyle ilgili süreç önlenebilecek hem de bağımlılık geliştikten sonra ki tedavi başarısını daha da arttıracağız. Bu durum beraberinde bağımlılıkla ilgili sorunları azaltacak ve toplumun ciddi maddi yük altına girmesi önlenecek. Madde kullanan insanların suç trafiğine girmesi söz konusu. Bu kişilerin ceza sistemi içinden, sağlık sistemi içine alınması ve tedaviye yönlendirilmesi bireylerin kaybedilmemesine neden olacaktır dedi.
BELİRLİ MADDELER İZMİRE GİRDİĞİ ZAMAN ÇOK KOLAY SAPTANABİLİYOR
Sosyal becerisi olmayan bireylerin maddi kazanç sağlamak için kaçakçılık trafiğine girdiğine değinen Prof. Dr. Çoşkunol, Bizler; madde kullanımını azaltıp, rehabilitasyonu sağlarsak ve bireyleri madde satıcılığından uzak tutabilirsek, bölgemizde ve Türkiyede madde trafiğini önlemiş oluruz. Bu sayede kaçakçılığın saptanması daha kolay olur ve giderek bu insanlar yalnızlaşır. Uyuşturucu satan kişi herkese satış yapamaz ve belli bir gruba madde satar. Biz, o isteği olan grubu ortadan kaldırırsak, madde satan kişiler daha belirgin hale gelecek ve kendileri saklayamayıp, barınamayacaklar. İyi iş birliğiyle yaptığımız çalışmalar sonucunda İzmirde eroin olmadığını biliyoruz. Kurumsal çalışma, burada çok önemli bir rol oynuyor ve belli uyuşturucu maddeler barınamıyor. Belirli maddeler İzmire girdiği zaman çok kolay saptanabiliyor. Eğer biz bunu Türkiyenin her tarafında yaparsak, kaçakçılıkla ilgili sorunları önlemiş oluruz. Bizim sınır komşularımızdan İranda, eroin başta olmak üzere uyuşturucu madde kullanımı çok yaygın. Afganistandan İrana gelen ürün oradan Türkiyeye giriyor. Geldiği zaman, Van başta olmak üzere bir çok sınır bölgemizden ülkemize akıyor. Bunun için sınır ve polisiye önlemleri alınması gerekir. Sentetik maddelerin trafiğinde extasi ve metanfetemin bizim için önemli bir sorun olabilmektedir. Metanfetamin, şu an için bir sorun teşkil etmese de gerekli önlemler alınmadığı takdirde ülkemizde bir sıkıntı haline gelebilir diye konuştu.. İZMİR(Ege Ajans/Halil Ak-Burhan Tosun)