Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi (DEÜTF) Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı, Emekli Öğretim Üyesi- MEMEKANDER (Meme Kanseri ile Savaşım Derneği) Üyesi Prof. Dr. Tülay Canda, Ardahanlılar, Hanak Derneği'nde meme kanseri ile ilgili bilgilendirme yaptı.
01-31 Ekim, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalığı Ayı kapsamında gerçekleşen “Erken Tanı Hayat kurtarır” konulu etkinliğe çok sayıda dernek üyesi kadın katıldı.
Prof. Dr. Canda, Meme kanserlerinin ülkemizde ve dünyada, kadınlarda en sık görülen, ölüm nedenleri içinde ilk sıraları alan kanser türlerinden olduğunu söyleyerek, erken tanı sonucu hem memenin hem de kanser hücrelerinin ilk yayılma alanı olan koltukaltı (aksilla) lenf düğümleri alınmadan konforlu yaşamı sağlanabildiğini anlattı.

Canda, şöyle devam etti: “Meme dokusu, kaburga kemiklerini örten kas dokusu ile meme başı ve koyu renkli çevresini içeren (areola) deri arasında yer alır. Meme dokusundaki lenf damarları, koltukaltı (aksilla) lenf nodlarına (düğümlerine) ulaşır. Ergenliğe kadar, kız ve erkek çocuklarında, meme dokusu süt kanallarından oluşur. Ergenlik (Puberte) ile birlikte kız çocuklarında, yumurtalıklar (ovarium) hormon yapmaya başladığında, süt kanallarının uçlarından tomurcuklanma ile süt bezleri (lobüller) gelişir. Meme kanseri, meme dokusundaki süt kanalları ve süt bezlerinde gelişen, kötü özellikli (malign) tümörlerdir. Çoğunlukla meme içindeki süt kanalları ve süt bezlerinden, çok az olarak süt kanalları ve süt bezleri dışındaki meme dokusundan, meme başı çevresindeki areoladaki hücrelerden gelişir. Hücreler kontrol dışı çoğalarak süt kanalları içine, çevresine, süt bezleri içine, çevresine yayılır ve bulunduğu yerde büyüyerek ele gelen kitle oluşturur. Geç dönemde lenf damarları ile öncelikle koltukaltı lenf düğümlerine yayılır. Daha geç dönemde, kan damarları ile vücuda (kemikler, akciğerler, karaciğer, beyin v.b.) yayılır. Zamanında uygun tedavi yapılmaz ise ölümcül sonuç verir. Memede her ele gelen kitle Kanser değildir. 40-50 yaş grubundaki kadınlarda, kanserden ölümlerde 1. sırada meme kanseri yer almaktadır. Meme kanseri en sık 40-60 yaşlarda, daha az 60 yaş sonrasında, çok daha az 20 li yaşlarda, gebelikte, süt veren kadınlarda, 80 ve üzeri yaşlarda görülür.”

MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Memede, koltuk altında ele gelen sertlik, kitle, meme derisinde, meme başında içe çekilme, çukurlaşma (gamze), meme derisinde kırmızılık (güneş yanığı gibi kırmızılık, şişlik, sertlik, gerginlik), meme başında akıntı, tek memede, kendiliğinden olan kanlı ya da sarı-berrak akıntı, meme başı çevresinde kaşıntı, pullanma (egzama gibi) belirtiler gösteren meme kanserinde erken tanının hayat kurtaracağını vurgulayan Prof. Dr. Tülay Canda, “Kadınlar 20 yaşından itibaren, adet(menstrasyon) bitiminden sonra, menopoza girinceye dek, her ay elle kendi memesini muayene etmeli, meme dokusunu tanımalıdır. Menopoz sonrasında, her ayın aynı gününde (örneğin ayın 1.günü) memelerini muayene etmelidir. Bunu da ayna karşısında, ayakta durarak (banyoda vücudunu sabunlandığında) veya sırtüstü yatarak yapılabilir. Meme başından başlayıp, çevreye doğru, çoğunlukla da, orta 3 parmağın iç yüzü ile dairesel biçimde, meme dokusunu göğüs duvarına çok fazla bastırmadan, ele sertlik, kitle gelip gelmediği, farklı bir alan olup olmadığı araştırmalıdır. Sağ el ile sol meme, sol el ile sağ meme incelenmelidir. Ayrıca, koltuk altı incelenmeli, ele gelen kitle var mı, araştırmalıdır. Düzenli muayenelerde değişiklik saptanırsa hemen uzman doktora gidilmelidir” diye konuştu.

Resimler üzerinde, maketler üzerinde ve kadınlar üzerinde yapılan uygulamalar ile erken teşhis’in önemini vurguladı.