TÜRKİYE AVRO’YA GEÇMELİ Mİ TARTIŞMASI

  • 0
  • 679
TÜRKİYE AVRO’YA GEÇMELİ Mİ TARTIŞMASI
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Yunanistan’daki ekonomik kriz ve Avro bölgesinden çıkıp çıkmayacağı tartışmaları sürerken, bazı ekonomistlerin “Ülkemizin yeni bir hikayeye ihtiyacı var” diyerek ortaya attığı Türkiye’nin Avro’ya geçmesiyle ilgili tartışmalar da devam ediyor. Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi İş Bankası Eski Kıdemli Ekonomisti Burcu Ünüvar ve Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, bu tartışmaları değerlendirdi.
 
Avro’ya üye ve ekonomisi kuvvetli ülkelere benzemek için Avro'ya dahil olma fikrinin kestirmecilik olacağını ve işe yaramayacağını belirterek, “Beğendiğiniz futbolcunun formasını satın alıp giyebilirsiniz ama bu sizi futbolcu yapmaz. Futbolcu olmak için harcayacağınız emek belirleyicidir. Bu benzetmeyi Türkiye'nin Avro'ya geçişi için de kullanabiliriz. Önemli olan istikrarlı para birimi şartlarını sağlama yolunda atılan adımlar ve gösterilen kararlılıktır. Bu açıdan kendi hikayesini yazacak olan bir Türkiye'nin, bağımsız Merkez Bankası ve temkinli maliye politikası ile başarı şansı çok daha yüksektir. Bunları yaptıktan sonra Avro Bölgesi'nden bize teklif gelirse, onu da o zaman değerlendirebiliriz” dedi.
 
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise
ülkemizin, düşük büyüme oranı, işsizlik, enflasyon, siyasi belirsizlik ve hükümetin henüz kurulamamış olması gibi ivedilikle çözüm bekleyen ciddi sorunları olduğunu belirterek, “Ekonomik istikrarımızın sağlanması yönünde üretimin arttırılması ve sanayinin güçlendirilmesinin, Avro’ya geçişten çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Avro’da veya hangi para biriminde olursanız olun, üretim yapmadan, büyüme ve kalkınma sağlanması mümkün değil. Yunanistan krizi bunun en güncel ve en somut göstergesi” diye konuştu.
 
Yaşar Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Görevlisi İş Bankası Eski Kıdemli Ekonomisti Burcu Ünüvar, “Küresel ekonomideki gelişmeler, likiditenin varlığını koruyacağını gösterse de adres değiştirebileceğine işaret ediyor. Sermaye akımlarında iten faktörlerde gelişmekte olan ülkeler aleyhine bir zayıflama olacak. Bu noktada, ülkelerin kendi hikayelerinin ne kadar kuvvetli olduğu sermaye çekme güçlerini belirleyecek. Türkiye açısından baktığımızda, çeken faktörlerde de zayıflama olduğu kesin. Nitekim sermaye piyasalarından çıkış olması da bu tespiti doğruluyor. Üretime değil, tüketime dayalı büyüme sürdürülemez olduğu için sermaye girişlerindeki zayıflamayla birlikte Türkiye'nin büyüme performansının daha da zayıflayacağını göreceğiz. Bu dönemde TL'nin benzer ülke para birimlerine karşı görece daha kırılgan olmaya devam etmesini bekliyorum. Enflasyonun yüksek seyri, para politikasında cephesindeki endişeler ile birleşince, ülkenin risk primi de yükseliyor. Bu resme, son seçimlerin getirdiği belirsizliği de eklediğinizde, Türkiye'nin yeni bir hikayeye ihtiyaç duyduğu çok açık” şeklinde konuştu.
 
YENİ BİR EKONOMİK PROGRAMA İHTİYAÇ VAR
Yeni hikaye ihtiyacının uzun zamandır var olmasına karşın, popülerliğini kazanmasının piyasalardaki son satış dalgasından sonra olduğunu kaydeden Burcu Ünüvar, “Türkiye'nin yapısal zayıflıklara kalıcı çözümler üreten, katma değer yaratımızı odaklanan, verimliliği arttıran, şeffaf yönetim anlayışı ile yatırım çeken, yeni bir ekonomik programa ihtiyacı var. Bu ekonomik programın kararlılıkla uygulanabilmesi için de siyasi istikrar, bağımsız Merkez Bankası ve temkinli maliye politikası şart” dedi.
 
EKSİKLERİ KESTİRME YOLDAN AVRO'YA GEÇİŞLE KAPATAMAYIZ
İstikrar arayışı içerisindeki Türkiye'nin ev ödevinin hayli yüklü olduğunu vurgulayan Ünüvar, “Bu eksiklikleri kestirme yoldan Avro'ya geçişle kapatma arzusu ise ne yazık ki gerçekçi değil. Bir kere ülkeler arasındaki verimlilik ve satın alma gücü farklılıklarını gidermeden parasal birlik oluşturmanın maliyeti, verimliliği düşük olan ülkenin omuzlarına binmekte. Bu noktada Türkiye dezavantajlı konumda. Ortak para birimine geçmenin bedeli, para politikası yönetme yetkisinden feragat etmek ve ortak bir merkez bankasına bağlanmaktır. Bu da, esnekliğin kaybedilmesi demektir. Kriz dönemlerinde kendi ülkesi için atılması gereken adımlara karar verme yetkisine sahip olmayan bir merkez bankası, çözümün değil, sorunun parçasıdır. Para politikasındaki esnekliğin tamamen, maliye politikasındakinin ise kısmen kaybedilmesi, özellikle kriz dönemlerinde ülkenin manevra yeteneğini sınırlar” diyerek uyarıda bulundu.
 
TÜM SORUNLAR ORTADAN KALKMAZ
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise Avro’ya geçmekle, tüm ekonomik sorunlarımızın çözüme kavuşacağına yönelik görüşün, fazla iyimser bir yaklaşım olduğuna inandığını söyledi. Yorgancılar, “Elbette, Avro’ya geçmek, yüksek faiz sorununun olumsuz sonuçlarını birebir yaşamış olmamız itibariyle, kur riskinin ortadan kalkması, faizlerin düşmesi ve dış ticaret dengemizin düzelmesi yönünde yarar sağlayabilir. Ancak bu, finansal kırılganlığımızın da yok olması ve krizlerin tamamen önleneceği anlamına da gelmez” dedi.
 
AB VE AVRO İÇİN TÜRKİYE CAN SİMİDİ OLABİLİR
Ender Yorgancılar, “Türkiye, AB'ye, sadece ekonomik değil, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti standartlarının yükseltilmesi boyutundan da bakacak olursa, Yunanistan krizinin fırsata dönüştürülmesi ihtimali olduğunu düşünüyorum. Bugün oldukça zorlu günler geçiren AB'ye, takvime bağlanmış bir tam üyelik sunması karşılığında, Türkiye'nin Avro’ya girmesi teklifi yapılabilir. Böylece gündemimizden neredeyse düşen tam üyelik, yeniden canlandırılıp Türkiye'nin tam üye olması sağlanabilirken 800 milyar dolarlık bir ekonomide Avro’nun kullanılmaya başlanmasıyla, AB ve Avro için Türkiye'nin bir can simidi olması sağlanabilir” diyerek öneride bulundu.
 

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Çevreci yatırımlarıyla Avrupa yeşil mutabakata uyumu arttırıyor

Milyonlarca kiraz ağacı ihracat rekoru kırmak için 1 hafta önceden meyvelerini verdi

ultani çekirdeksiz kuru üzümünün ihraç fiyatı dolar bazında yüzde 29 arttı

Hem Gemilerini Hem Filosunu Büyütüyor

Tarımsal üretimin stratejik önemi artıyor

Mart ayında hız kesti

Arşiv