Türkiye'De İlk Ve Tek Global Jeopark

  • 0
  • 7.839
Yazı Boyutu:




Sevgili Bizim İzmir okuyucuları. Yaklaşık 1 ay önce yazmış olduğum Kula'nın tarihi evleri ile ilgili yazımda daha gezemediğim bir çok yeri olduğundan da bahsetmiştim. Yeniden kalan yerleri görmek adına ikinci kez rotamızı Kula'ya çevirdik. Bu sefer görmediğimiz Peri Bacaları, Bazalt sütunlar, Emir Kaplıcaları, Leblebiciler Sitesi, Süleyman Şah türbesi,  Kula divrit volkanik park ve eski bir Rum Köyü olan İncesu, Gölde Kollyda Köyü, Şist kaya mezarlarını da ziyaret ederek bol bol fotoğrafladık.

Asırlara yenik düşmeden günümüze dek ulaşan Kula, tarihi ve doğal güzellikleri ile gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Bu kadar gezdiğim yerler arasında özellikle 200 milyon yıldan uzun bir geçmişe sahip Kula-Salihli Jeoparkı'nı sizlere biraz daha anlatmak istiyorum. UNESCO tarafından da onayı alınan Avrupa'nın 58'inci, dünyanın ise 99'uncu jeoparkı olarak kabul edilen Kula-Salihli UNESCO Global Jeoparkı, doğal, jeolojik, kültürel ve arkeolojik zenginliğinden ötürü Türkiye’nin jeoturizm açısından en önemli alanı konumunda. Ayrıca  Kula-Salihli Jeoparkının  Türkiye’nin ve Türk Dünyasının UNESCO etiketli ilk ve tek jeoparkı olduğunu da özellikle hatırlatmak isterim.

Jeopark Müdürü Yiğit Karakuzu'nun eşlik ettiği gezide bölgede yapılan çalışmalar ile ulaşımın kolaylaştırılması amacıyla yapılan parkur, bizi büyülü bir ortama götürüyor. Antik Çağın büyük coğrafyacısı Strabon'un simsiyah lavlardan dolayı "Katakekaumene" (Yanık Ülke) adını verdiği bu alan yıllarca gezginlerin, araştırmacıların, coğrafyacıların ve tarihçilerin yıllarca ilgisini çekti. Şimdi de tur şirketleri programları içine bu jeopark alanını da alarak buranın güzelliğini yerli ve yabancı turistlere gösteriyor.
Kuladokya
Kula'ya gitmişken elbette ilçeye 16 km uzaklıkta bulunan Burgaz mevkiinde bulunan milyonlarca yılda meydana gelmiş Kula Peri Bacalarından da bahsetmemek olmaz. Kuladokya olarakta anılan bu eserler sel sularının vadi yamaçlarında yol açmasıyla sert kayaların çatlaması ve oyulmasıyla oluşmuş bu muhteşem görüntüleri görmenizi tavsiye ederim.
Gölde Sarnıçları
Kula'da gezilecek diğer bir nokta ise bana göre eski bir Rum Köyü olan Kollyda, şimdiki adı ile Gölde Köyü. Köyde bulunan pek çok konut ve dini merkezler zamana karşı duramasa da Rum mimarisinin özelliklerini barındıran bir kaç yapı ve boydan boya mermer ile kaplı yollar geçmiş döneme ışık tutmaya yetiyor. Burada da karstik yapı nedeniyle yeraltına sızan sular doğal oluşum mağaralarında birikmiş ve hala günümüze kadar gelen 10 dan fazla sarnıç ile yüzeye bağlanmış. Sarnıçların etrafındaki derin oyuklar ise halkın sularını iple çekerken oluşturdukları izleri taşıyor.
Ayrıca Kula demişken gittiğimiz tüm köylerdeki köylülerin bizlere göstermiş oldukları içten misafirliklerine de çok teşekkür etmek gerekiyor. Gezdiğimiz tüm köylerde köylü kadınlar sıcak pideleri, peynirleri ve ev yapımı ayran  ikramlarıyla bizleri çok mutlu ettiler. Buraya bundan sonra da gelmek için başka bir bahanemiz daha oldu:))
Neler almalı?Ne yemeli?
Kuladan ayrılırken Kula ekmeği, Kula peksimeti, Kula'nın meşhur helvası ile coğrafi işaretini almış 16 farklı çeşidi bulunan Kula leblebisini almadan ayrılmamanızı öneriyorum. Bir de İzmir'e dönüş yolunda Salihli'nin meşhur odun köftesi piyaz ve yoğurt üçlemesi ile ardından bol tahinli Kemalpaşa tatlısı ile balkabağını da mutlaka tatmanızı öneririm.
Önümüzdeki günlerde yeni bir rota'da buluşmak üzere...

YORUM YAZ
Arşiv