Yeşili siyaha boyamayalım

  • 0
  • 521
Yeşili siyaha boyamayalım
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

İlaç, temizlik ve gıda sektöründe yer alan, günlük yaşamımızda sürekli temas halinde olduğumuz kimyasal maddeler yaşam süresini arttırırken; doğaya verdiği negatif etkileriyle de tartışılmaktadır. Dünya nüfusunun artması ile artan talebi karşılamak üzere üretimin artması atık düzeyini de yükseltmektedir. Bu durumu fark eden kimyacılar da kolları sıvayıp, çevreye dost “yeşil” kimya anlayışını geliştirmiştir.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mühendislik Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Nesrin Horzum, 20 farklı ülkeden bilim insanlarının Çeşme’de İKÇÜ ev sahipliğinde bir araya gelerek konuyla ilgili dünyadaki son gelişmeleri paylaştıklarını söyledi.

“Endüstri gelişti, doğaya verilen zarar arttı”
“Yeşil Kimya ve Sürdürülebilir Teknolojiler” konferansının yeşil ile kimya arasında önemli bir akademik boyut kazandırdığını ifade eden Yrd.Doç.Dr.Nesrin Horzum, “Endüstrinin gelişmesiyle birlikte çevre kirliliğinin artması, insanların doğaya verdiği zararın boyutunu da arttırdı. Bu zararın biraz olsun azaltılması için insanların bilinçli tüketici olmaları, sanayicilerin ve üreticilerin yeşil kimya yaklaşımını benimseyerek bu doğrultuda hareket etmeleri gerekmektedir. “ dedi.

“Günde 70 bin kimyasalla yaşıyoruz”
Bilinen kimyasal madde sayısının 12 milyonun üzerinde olduğunu, her hafta yaklaşık 6.000 yeni kimyasal keşfedildiğini, günlük temas halinde olunan madde sayısının ise  70.000 dolayında olduğunu söyleyen Yrd.Doç.Dr.Horzum, özellikle insan yaşamını kolaylaştıran plastiklerin en göze çarpan kimyasal kirlilikler olduğunu vurguladı.

Yrd.Doç.Dr.Horzum, “Atık plastiklerin uzun yıllar bozulmadan doğada kalması, ilaç endüstrisinin gelişmesi ile alternatif çevreci kimyasal araştırmaların da arttığı göze çarpmaktadır. Yeşil kimya ile ilgili sürdürülen çalışmaların önemli bir kısmını çözücüler oluşturur. Atık plastiklerin uzun yıllar bozulmadan doğada kalmasından yola çıkılarak “yeşil plastik” uygulaması da plastik endüstrisinde yeşil kimyanın önemini artırmaktadır. Üniversite, endüstri ve hükümet arasında oluşturulacak ortak hareketle mevcut kaynaklar maksimum verimle kullanılır, enerji kaynakları korunur, sürdürülebilir ürünler ve işlemler geliştirilebilir” diye konuştu.

“Yangın, patlama veya sızıntı gibi kaza riskleri unutulmamalı”
Çevre için alınabilecek önlemleri sıralayan Yrd.Doç.Dr.Nesrin Horzum,  bir atığın oluşumunu önlemenin, mevcut  atığın arıtılmasından daha uygun olduğunu ifade etti. Yrd.Doç.Dr.Horzum,  “ Üretim sürecine giren malzemelerin, üretim süreçleri zehir etkilerini en aza düşürecek şekilde tasarlanmalıdır. Üretim aşamaları atmosferik basınçta ve oda sıcaklığında gerçekleştirilmelidir. Böylece daha az enerji harcanmış olur. Tükenen kaynaklar yerine yenilenebilir ham madde ve besin kaynakları tercih edilmelidir. Malzemelerin fiziksel formu, yangın, patlama veya sızıntı gibi kaza risklerini en aza indirecek şekilde seçilmelidir. “şeklinde konuştu.

“Yeşili siyaha boyamayalım”
Yeşil kimyanın  ekonomik faydanın yanında, üretim maliyetlerini azaltması yönüyle de önem kazandığını kaydeden Yrd.Doç.Dr.Nesrin Horzum, “Ama en önemli fayda insan ve doğa sağlığını korunmasıdır.  Artık hiç kimsenin üretirken çevreyi göz ardı etmeye, toprağımızı, suyumuzu, havamızı kirletmeye hakkı bulunmamaktadır. Doğanın bize sunduğu yeşili siyaha boyamamalıyız” dedi.

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Çelikkaya ailesinin acı günü

İlk tadıma tam not

Kınık'ta Coşkulu kutlama

Konak’ın parklarında 23 Nisan coşkusu

Spor Salonu İçin Koştular

Hasta çocuklar unutulmadı

Arşiv