Zahide'nin gezi notları

  • 0
  • 2.511
Yazı Boyutu:

KANAL D'nin İzmirli yüzü- Doktorum programının başarısı sunucusu Zahide Yetiş, kurvaziyer türünün en başarılı örnekleri arasında yer alan 2008 yılı yapımı Ruby Princess iile yaz tatilini fırsat bildi ve Akdeniz turu yaptı....
Gezdi, fotoğrafladı ve not aldı. Sonra da bizimizmir.net okurlarıyla gezi notlarını paylaştı.   
 
2008 yılı yapımı olan 290 metre boyundYetiş, aki gemi 3080 yolcu kapasiteli ve 1200 mürettebat çalışmakta. 116 bin tonluk gemi size 5 yıldızlı otel konforunu sunuyor. Son derece gelişmiş denge sağlayıcı teknolojiler sayesinde hiç sarsıntı hissetmiyorsunuz.
Geminin devasa sayılabilecek boyutları nedeniyle içinde bir yerden başka bir yere ulaşmak bir hayli zaman alıyor. Ortalama bir kurvaziyer geminin 18 civarında güvertesi olduğu göz önünde bulundurularak asansörlere yakın odalar arasında tercih yapmak önem taşıyor. Odanız için gün içinde istediğiniz kadar temizlik hizmeti alabiliyorsunuz. Her gün kişi başı 12 avroluk ödeme yaptığınızı düşünürseniz bu güleryüzlü hizmeti hakkettiğinize emin olabilirsiniz...
 
Gemide ücretli ve ücretsiz birçok hizmet sunuluyor. Alkollü ve çoğu alkolsüz içecek ücrete tabi. Ben alkol kullanmadığım için bu konuda çok problem yaşamadım ancak yine de özellikle şişelenmiş her türlü içecek fiyatı normalin bir hayli üstünde. Seyahat planlaması içinde olan kişilerin gemide yapacakları bu tür harcamaları da göz önünde bulundurması gerekiyor. Geminin neredeyse tamamında ve odalarda sigara içilmesi kesinlikle yasak. Sigara içenler için gemide ayrılan bir iki bölüm haricinde gemi genelinde sigara içilmesine izin verilmiyor.
 
Yiyecek hizmetleri kusursuz bir biçimde çalışıyor. Günün her saatinde gemi genelinde damak zevkinize göre bir yiyecek bulmanız mümkün. Ancak domuz eti ya da diyabet gibi hassasiyetleriniz varsa yemeklerin üzerindeki İngilizce içerikleri dikkatle takip etmekte fayda var…
 
Gemi seyahatinde şehirler; sahil şeritleri ve buralardaki görkemli yapılarıyla karşılıyorlar yolcuları ve gururla söyleyebilirim ki İstanbul bu şehirlerden en güzeli...
 
Neden mi?
Gemi İstanbul boğazına girdiği anda görüş mesafesi çok net. Muhteşem saraylar,  yalılar,  camiler,  yemyeşil yaşayan bir kent görülmeye başlıyor. Bir taraf Avrupa bir taraf Asya ve içinden deniz geçen İstanbul...
Üstelik bu görsel şölen geminin her yerinde. Bu seyahatte uğradığımız hiçbir limanda bu yakınlıkta fotoğraf çekme, insanları görme şansımız olmadı. Gemi kentten ayrılırken herkes elinde makina şehre bakan tarafa geçti. Oysa İstanbul tüm cömertiğiyle Karaköy'e kadar şaşırtmaya devam ediyor. Bisikletiyle şehre inenler, gezilere katılıp dönüşte heyecanla İstanbul'u anlatan, çekilen fotoğraflara bakıp İstanbul’a bir kez daha hayran olan insanlar beni nasıl mutlu etti anlatamam...
 
MIKONOS
Kendisine has tarzı olan ve buram buram Ege kokan bir ada burası. Tamamen beyaza boyalı evleri ,yel değirmenleri mavi ve beyaz renklerin hakim olduğu dar sokakları, deniz kenarı restoranlarıyla Little Venice (Küçük Venedik) adını taşısa da Ege'ni tarzını yansıtan şirin bir Yunan adası Mikonos…
24 saat eğlence var adada. Plaj partileri ve sabaha kadar kesimeyen müzik sesi...
Mikonos sokaklarını gezerken ise rahatlıkla büyük bir sanat evini geziyormuşsunuz hissine kapılabilirsiniz. Pek çok dükkanda özgün sanat eserlerine rastlamak mümkün burada.
 
ROMA
“Sende mi Brütüs” sözünün tarihe geçtiği, Sezar ve Kleopatra’nın aşkına şahitlik eden, zamanında müthiş güç savaşlarının, türlü entrikaların yaşandığı şehir Roma'dayız… Hala yaşayan bir tarih parçası olmaya devam ediyor Roma. Öncelikle dünyanın ilk meclisi sayılabilecek tarihi Forum kalıntılarını gezdik. Buradaki eserlerin üzerindeki figürlerin bazılarının Efes harabelerinde de bulunduğunu öğrendik. Sezar'ın suikaste kurban gittiği mekanı görme fırsatımız oldu…
Veee Kolezyum ...
Filmlerde defalarca izlediğim, alkışlar çığlıklar ve ölümün yan yana yaşandığı Kolezyum…
Zamanın şartlarında ortaya çıkan devasa bir eser. Aynı anda70 000 kişiyi ağırlayabilecek kapasitede. Sahip olduğu 76 kapı sayesindeyse 70 000 kişiyi on dakika içerisinde tahliye edebilecek bir mühendislik başarısı. (Günümüzde aynı kapasiteye sahip benzer yapıların bu sistematik başarıyı yakalayamamalarını tatlı bir şaşkınlıkla takip ediyorum) Sadece Kolezyum'un çatısını oluşturan kumaş gölgeliği sabit tutmak ve rüzgarda şeklinin bozulmamasını sağlamak amacıyla 1000 denizcinin görevlendirilmiş olmasını hayretler içinde dinliyorum…
Kolezyum'u gezdikçe doğru bilinen yanlışlar hakkında da fikir sahibi oluyoruz. Burada dövüşen gladyatörlerin tamamı kölelerden oluşmmadığını, bir kısmının savaş esiri bir diğer kısmının sa para kazanmak amacıyla dövüşen insanlar olduğunu öğreniyorum...
 İyi bir gladyatör sahibi olmak ciddi bir prestij, iyi bir yatırım ve ticari kazanç…
 
Kolezyum'da gladyatörler ölüyor ve öldürülüyor ancak orası sınırsız katliamların yaşandığı bir mekan değil. Her dövüşün sonu ölümle bitmeyebiliyor. Dövüşü kazanan gladyatörün imparatora bakarak rakibini öldürmek için parmak işaretini beklemesi ise tamamen bir şehir efsanesi.
Vatikan Roma için paha biçilmez bir tarihi değere sahip. Dini bir merkez olmasının yanında önemli bir turistik potansiyeli de var. Sistine Kilisesi ve St.Peter Bazilikası Vatikan'ın en önemli tarihi mekanlarını oluşturuyor. 23000 metrekare arazi üzerine kurulu St.Peter Bazilikası 60 000 kişilik kapasitesiyle dünyanın en büyük kiliselerinden biri olarak kabul ediliyor. Duvarlarının her biri birbirinden kıymetli paha biçilmez resim, heykel ve sanat eserleriyle süslü.
İtalya gezimiz devam ettikçe aslında İtalya'nın turistik kapasitesinin büyük bir kısmını Michelangelo'ya borçlu olduğunu görüyoruz. Rönesans sanatına benzersiz bir etkide bulunan Michelangelo'nun İtalya'ya bıraktığı olağanüstü eserler bize Mimar Sinan'ı hatırlatıyor.
 

İTALYA NAPOLİ
CAPRİ ADASI
İtalya'nın Napoli kentindeyiz. Roma ve Milano'dan sonra İtalya'nın üçüncü büyük kenti. Napoli Körfezi’ne girerken karşımızda tüm haşmetiyle Vezüv Yanardağı'nı görebiliyoruz.
Capri adası Napoli'nin en güzel mekanlarından bir tanesi. Evlerin büyük bir kısmı üst üste dizilmiş gibi adanın sırtlarına doğru uzanmışlar. Kendisine has bir dokusu olan ve oldukça dar yollara sahip ilginç bir ada Capri. Bir çok büyük marka kendi mağazasını açmış bu adada ve hiç boş kalmayan sokalarda dünya jet sosyetesinin beğenisine sunuyorlar en yeni ürünlerini...

Capri ve Anacapri olarak ikiye ayrılan adada muhteşem manzarayı görmek için fünikülere binip kolayca tırmanıyorsunuz. Manzara muhteşem. Karşınızda lüks ve konforun sembolu villalar, malikaneler, lüks yatların yerini aldığı Capri Limanı...
 
POMPEİ
Filmlere konu olan ve doğanın yıkıcı gücünü üzerinde gösterdiği bir kent tarihi Pompei…
M.S 49 yılında Vezüv yanardağının patlaması neticesinde 10 metrelik volkanik kül bulutu altında kalan Pompei, 1700'lü yıllarda tesadüfen keşfedilmiş ve halen %70'i toprağın altında gömülü durumda. Felaketten kaçamayan insanların üzerini örten volkanik küllerin bilahare bu insanların bedenlerini nasıl heykelleştirdiğini görmek tüyler ürpertici, enteresan bir deneyimdi...
 
FLORANSA
Kentin neredeyse tamamı tarih bir eser niteliğinde.  Michelangelo ve Leonardo Da Vinci bu kentte yetişmişler. Floransa, İtalyan Rönesansı'nın başladığı yer olarak kabul ediliyor. Gözünüzün görebildiği her yapı 400-500 yıllık bir geçmişe sahip. Bu arada Floransa’da gözüm kedi arıyor. (Gelmeden Gülse Birselin "Kediler Niye Medeniyeti Kurtaramadı?" başlıklı yazısını okumuştum. Cevabını işte şimdi yerinde, Floransa'da arıyorum..)
Ortaçağda Papa IX.Gregory'nin fetvasıyla şeytan ilan edilen kediler ve sahipleri katlediliyor. Bunun sonucunda hızla çoğalan farelerle taşınan kara veba salgını Floransa'nın nüfusunu birkaç sene içinde 120 binden 50 bine indiriyor. Bense Floransa'da kaldığım süre içinde katledilen atalarından arda kalan kedileri görmeyi başaramıyorum…

Şehrin merkezindeki Saint Croce kilisesi bölgenin en büyük ibadethanesi konumunda. Ziyaret edilmesi yasak olmasına rağmen dışarıdan da oldukça heybetli duruyor. Academia sanat galerisi Floransa'nın önemli sanat merkezlerinden birisi. Michelangelo'nun kendisi kadar meşhur Davut heykeli burada sergileniyor. Ama fotoğraf çekmek yasak onun yerine heykelin minik kopyasını veya kartpostalını satın alabiliyorsunuz.
 
PİSA
Floransa yakınlarında bulunan Pisa şehri ise bizim Pisa Kulesi olarak bildiğimiz eğik kulenin de içinde bulunduğu Mucizeler Meydanı'na ev sahipliği yapıyor.
Şehir katedralinin çan kulesi olarak tasarlanan kule, yapıldıktan sonra eğilmeye başlamış ancak 90'lı yıllarda gördüğü bir tadilat neticesinde yıkılmaktan kurtarılmış. Yemyeşil çimler üzerinde turistlerin yayılarak fotoğraf makineleriyle uzak odaklama yaparak sanki pisa kulesine dayanmış gibi poz vermeleri bu meydanın olmazsa olmazları arasında.  Elbette bende bu pozlardan verdim tabii.
Mucizeler Meydanı'nda, Dünya'nın dört bir yanından gelen ve şekilden şekle giren (bende dahil), fona da, fotoğraf çekenin yeteneği dahilinde Pisa Kulesini yerleştiren insanları izlemek oldukça eğlenceliydi...
 
MONACO
MONTE CARLO
İşte Fransız Rivierası'nın en güzel şöleni...
Dünya nimetlerinden en fazla faydalanma imkanına sahip küçük bir zümrenin yaşam alanı Monako…
Emlak fiyatları astronomik seviyelerde. Burada evler 9000 avro ile 20 bin Avro arasında değişen metre kare fiyatlarına sahip.  Monako'da yaşamak kolay değil. Yerleşmek isteyenler Monarşik yönetimden izin almak zorunda. Monako aslında kendisini çevreleyen Fransa ile iç içe. Monako'dan ne zaman çıkıp Fransa'ya ne zaman girdiğinizi anlayamıyorsunuz. Harikulade yatlar, açıkta bekleyen dev lüks yolcu gemileri , Pahalı lokantalar ve dar alanda muazzam bir dikine yerleşim…
Monte Carlo Casino ise kumar tutkunları için cennet sayılabilir. Sayılı zenginlerin ortak tutkusu Monte Carlo. Ayrıca heyecanla takip ettiğim Formula 1 yarışlarının muazzam pisti de burada.
 
FRANSA
NİCE
Fransız Rivierası'nın başkenti sayılan, inanılmaz bir dokusu olan ve güzel tasarlanmış bir kent Nice.. 7 km'lik kesintisiz bir sahil şeridine bakmak içime huzur veriyor. Her yerde parklar, bahçeler, havuzlar var. Cours Saleya Sokak Pazarı mutlaka gezilmesi gereken bir mekan. Muazzam parçalara sanat eserlerine rastlayabilirsiniz bu pazarda. Zarif bir tuzluktan ender bir elyazması kitaba kadar pek çok sürpriz karşınıza çıkabilir. Nice'in güzelliklerine şahitlik etmek amacıyla gelen turistler için hazırlanan küçük şık beyaz trenler Nice sahilini görebileceğiniz yüksek yerlere ulaşmanızı kolaylaştırıyor.
 
Soru ve sorunlarınızı değil kendinizi tatile çıkarın
Benim için bu tarz bir gemi seyahati büyük konfor. Bu tür bir Cruise seyahati; ucağa bin- in pasaport işlemleri, havaalanı tranferleri, yeni oteller yeni yataklar bavul yerleştirmek gibi sıkıntılardan uzak, her sabah bir başka şehirde uyanmanın keyfiyle, tüm zamanımı kendime ayırabildiğim tatlı bir kaçamak anlamına geliyor….
 
Bana göre sağlık, huzurla geliyor!
Huzursuzsanız vücudunuzda görünen bilinen bir problem olmasa da pek saglıklı sayılmazsınız….
 
Ne kadar para harcadığınız nerede tatil yaptığınız eğer huzurunuz yoksa önemsiz...
 
Soru ve sorunlarınızı değil kendinizi tatile çıkarın ...
 

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Emeklilerin yüzünü güldürdü

Sahipsiz hayvanlara acil müdahalede örnek işbirliği

İzban'dan seçim günü 14 ek sefer

Başkan Soyer’den mübadillere ziyaret

Folkart Carrera en iyi spor salonu

Pir Sultan Abdal Yaşam Vadisi Narlıdere’ye çok yakışacak

Arşiv