İnsanlık için koşuyor

Sevgili Arda Tokbaş’ın eşi olma sıfatıyla İzmirli olan, kendini İzmirli kabul eden bu güzel kadını ben KTK’deki düğünü sırasında tanımıştım. Haberlerini yaptığım ve Arda ile çok yakıştıklarını düşündüğüm Yonca Tokbaş’ın İnanılmaz güzel bir enerjisi vardı ve hala da öyle olduğunu görüyorum. Çünkü yazıyor, koşuyor, eğitime ihtiyacı olan çocuklar için koşuyor, engelliler için koşuyor ve koşarken de kendini de iyi hissediyor...

  • 0
  • 1.321
İnsanlık için koşuyor
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Sevgili Arda Tokbaş’ın eşi olma sıfatıyla İzmirli olan, kendini İzmirli kabul eden bu güzel kadını ben KTK’deki düğünü sırasında tanımıştım. Haberlerini yaptığım ve Arda ile çok yakıştıklarını düşündüğüm Yonca Tokbaş’ın İnanılmaz güzel bir enerjisi vardı ve hala da öyle olduğunu görüyorum. Çünkü yazıyor, koşuyor, eğitime ihtiyacı olan çocuklar için koşuyor, engelliler için koşuyor ve koşarken  de kendini de iyi hissediyor...

Mehmet Kurt: Sevgili Yonca Tokbaş okurlarımıza kendinizi anlatır mısınız?

Yonca Tokbaş:
Hareketli, meraklı, hayatı ve duyguları dümdüz yaşamayı paylaşmayı seven; yazar, koşar, doğa ve spor elçisi aktivist bir Yonca kişisiyim diyelim. Benim en zorlandığım şey bu kendimi anlatma kısmı. Geçenlerde yine benzer bir soruya, “yaşamayı sevici” olarak cevap verdim ve kendime güldüm. Çocukluğumdan beri en sevdiğim şeyleri yapmam uzun bir yol aldı. Dolaylı yoldan en başa geldim. Ankara Lycee Charles de Gaulle Lisesi’nden mezun olup Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Kendimi bildim bileli de aslında çalışıyorum. Orta okulda bebek bakardım, dil ve matematik dersleri verirdim. Üniversite’de televizyondan satışa türlü çeşit işte çalıştım. Mezun olduğumda ilk resmi iş yerim TÜSİAD oldu. Birbirinden çok farklı, bir öncekinin bir sonrakiyle hiç bağı olmayan işlerde çalıştım. Enflasyonla başetmenin en güzel yollarından biriydi. Üstelik, benim gibi aklı fikri yaratıcı bi şeylerde olan bi “hayat sevici” için de, yazları tatil, kışları çalışma imkanı demekti. Öyle farklı tecrübeler edindim ki her çalıştığım iş yerinde en büyük zenginliklerimden biri oldu. Hiç de gocunmam. İşe iş olarak bakarım o zamandan bu zamana pek değişmedi bu huyum. Bütün bunlar olurken Arda’yla -Beyimgil :)- evlendik. Dubai’ye yerleştik. 21. yılımızdayız Dubai’de. Dubai’ye taşınır taşınmaz da iki büyük çokuluslu şirkette çalışma imkanım oldu. Bu sırada gönlüm hep yazmaktan yanaydı. Çocukluğumdan beri yazarım zaten. En sevdiğim şeyim yazmak. ExxonMobil’de çalışırken Hürriyet.com.tr’de yazmaya, sonrasında Kelebek’de ve Elele’de yazmaya başladım. Aynı dönemlerde hayatıma koşmak girmişti. İki çocuk, gurbet, deli iş mesaileri… Koşmak tek başıma nefes alıp normalleştiğim tek alanımdı sanki.  Dahası koşarken, o zamanlar henüz bebek adımları ile ilerleyen ve Türkiye’nin başına gelen en iyi şey olarak gördüğüm Adım Adım ile tanıştım. “İyilik Peşinde Koşmak” eylemine katıldım. Koşarak Sivil Toplum Kuruluşlarımıza bağış toplama şansım oldu. Açıkçası hayatımda en gurur duyduğum miraslarımdan biridir. TEGV’de binlerce çocuğun eğitimine katkım oldu. TOG Gençleri ile beraber fikir ve proje annesi olduğum “Arı Sevgisi” eğitimleri yapmayı başardım. TOFD’ye akülü tekerlekli sandalye sağladım, TEMA ile sayısı onbini geçen fidanlarıyla ormanlarım, Koruncuk’da çocuklarım… Nasıl desem bilmiyorum. Benim hayatımın ayak izi, imzası, en büyük zenginliği.

Ha o arada işten, kurumsaldan ayrıldım. Dayanamadım kapalı ortamlara. İstifa eder etmez ilk kitabımı yazdım. Karışık Kuruşuk Şeyler. Sonra onu web siteme olduğu gibi koydum. Dileyen istediği zaman özgürce okusun istedim.
Hürriyet’den de ayrılalı beri, sosyal medyada, özellikle Instagram’da ve kendi blogumda yazmaya devam. Ultra maraton, maraton koşmaya, zeytin, arı ve doğaya dair elimi taşın altına koyabileceğim ne varsa o konuda çalışmaya da devam…

MK:Ayşe Arman’ın Hürriyet için yaptığı röportajında şöyle bir cümlesi vardı: İnanılmaz bir enerjisi vardır, susmaz, susturur, her konuda bir fikri vardır, gerçekten her bir haltı bilir. İlaç prospektüsü gibidir. Hakikaten öyle misiniz?

YT:
Şimdi evet desem bilmiş, hayır desem ezik gibi duracağım:) Öğrenmeyi, bilgiyi inanılmaz seviyorum diyelim. Öğrenci olmayı, öğrendikçe de bazen sınır tanımaz paylaşım yapmak gibi bi halimi engelleyemiyoruz evet. İlgimi çekti mi bi konu, merak uyandırdı mı, öf, kendimi tüketene kadar öğrenirim. Bayılıyorum öğrenmeye…
MK:Koşuyorsunuz, koşmak sizin için ne ifade ediyor?  

YT:Koşuyorum evet. Çok severek. Allah biliyor, nefes beni bırakana kadar da koşacağım. Koşamadığımda kafamda koşuyorum. Benim için özgürlük ve harekete geçmek dediğim iki kavramın kendisi. Anda kalmanın tanımı. Yaratıcı sürecimin özel alanı. Çözüm üretme merkezim. Doğayla aramdaki en güçlü bağ ve dil. Dahası, karbon ayak izimi de dengeleyen çok değerli bir ulaşım aracım. Artısı az önceki soruda da cevapladığım gibi, Adım Adım ile STK’larımız için yarattığım kaynak en başta olmak üzere, ben eskiye nazaran neredeyse hiç hastalanmayan, çaresizlik denen şeye çaresiz bakmayan bir insan oldum. Sorun, engel sıkıntı neyse onla yüzleşmekten çekinmiyorum. Koy önüme sorunu, çözüm bulurum diyorsam koşa koşa vardım bu hisse. Koşarken karşılaştığım sorunları yönetmeyi, kibiri hırsı bırakıp azim ve eşitliği kucaklamayı öğrendim. Koşmak başkasında karşıma çıksa çok üzülüp yaralanacak olduğum özelliklerimi yolda törpüledi iyileştirdi… Bana zaman kazandırdı. Ömrümü uzattı. Koştuğum 11 senede yaptığımı koşmasam yapabilir miydim? Şu an sordum kendime bu soruyu sizin vesilenizle… Hayır. Yapmazdım. Yapamazdım. Kesin cevap.

MK:Güzin ile Baha’nın yıllır öncesinden Gençlik başımda duman, ilk aşkım ilk heyecan/Kovaladıkça kaçan, ateş böceğim misin dinliyorum, aklıma geldi: Bir ateş Böceği Projesi mi var dı?

YT:Evet, TEGV’in Ateşböceği Projesi. Bir tır ve konteynırdan olma mükemmel donanımlı eğitim birimi. İlk Ateşböceği’ni Van’a, Depremzede çocuklarımıza Taksim Meydanı’ndan uğurlamıştık. Adım Adım koşan onlarca arkadaşımla birlikte kaynak yarattık. Sonra onlarca Ateşböceği Türkiye’nin çeşitli noktalarında çocuklara eğitim desteği sağlamak üzere gitti. Müthiş bir fikir, hayata geçmiş projedir. Türkiye Eğitim Gönüllüleri’nin Ateşböceği’nde adımlarımın katkısı olması.. tarifsiz. Ölümsüzüm bence ben. Daha neye şükredeyim.
MK:Yazarlık nasıl başladı? Kitap vs var mı? Hedefler neler?

YT:Çocukken kafadan yazardım. Gördüğüm şeyler, hikayeler, okuduğum kitaplar, ailedeki olaylar her biri benim için inanılmaz duygu yüklü hazineler. Unutamıyorum hiçbirini. Unutmak da istemiyorum sanırım, o yüzden yazıyorum. İlk kitabım Karışık Kuruşuk Şeyler 2012’de çıktı. 3 sene önceydi sanırım, yayın haklarını geri aldım üstüme ve blogumda yayınladım. Bi tepem attı o zaman. Kitap benim herkes dilediği zaman okusun istiyorum dedim, ve herkese açtım. İkinci kitap için feci sancılı bir süreç içindeyim. Deşmeyin yaramı. Yaz yaz bitmiyor arkadaş. 3-4 kere kabuk değiştirdi. benim gibi yaşamak müptelası insan için de sürekli yazacak şey türüyor, ona kıyama, bunu ekle derken.. nasıl bitecek bilmiyorum ama bitecek. Ya sabır!

MK:Bir de iş var değil mi bunların yanında?

YT:Fikir ve Marka Danışmanlığı yapıyorum. CTI Sertifikalı Koçum. Motivasyon konuşmacılığı ve değerlerimle örtüşen konularda panel ve çalışmalarda moderatör, kolaylaştırıcılık yapıyorum. En önemli işimse “Arı Sevgisi” anlatmak. Arıların varlığının önemine dair farkındalığı yaymak.  Yakın zamanda bir de Sanal Yazı Evi’nde yazı dersleri vermeye başladım.
MK:Yonca Tokbaş nasıl bir eştir?

YT:
Gittim Arda’ya “Mehmet Bey nasıl bir eş olduğumu soruyor?”dedim, “Her konuda Ultra” dedi, kahkaha attık. Bak veriyorum cevabı aynen böyle dedim. Ver dedi. Günah benden gitti. Ben ultra tutkulu diyeyim tam olsun.

MK:Sağlıklı ömürlü olsunlar. Aslan Cem ve Destina var. Nasıl bir annedir Yonca?

YT:
Saygılı. Ben çocuklarımın bireysel haklarına, tercihlerine, karar ve duygularına saygılıyım. Onları kendi vicdanım ve beklentilerimle vicdanen borçlu kılmamaya çalışıyorum. En özen gösterdiğim konu bu. Eskiden bunları bu şekilde söylemekte zorlanıp ezilip büzülüyordum. Annelik benim için çok önemli, çok değerli. Bu sorumluluğu ben seçtim. Seçtim diye hak iddia etmek hadsizliğine de düşmemeye niyet ettim. Destina 21, Aslan Cem 17 olacak bu sene. İki erdemli, saygılı, çalışkan dürüst, adil, sevgi dolu ve sorumluluk sahibi birey görüyorum. Gerisi teferruat.

Arda, Destina, Yonca, Aslan Cem Tokbaş
MK:Mutfakla aranız nasıl? Mutfağa girer misin ve yapmayı, yemeyi çok sevdiğin yemek?

YT:
Mutfakla aram çok küçük yaşta başladı. Babam bu konuda biraz beklentili idi. O yüzden erken yoruldum desem, dürüst olurum. Mutfağa giriyorum tabi. Yapmayı en sevdiğim şey rakı balık sofrası kurmak. Ah bir de menemen. Çok seviyorum, yemeyi de yapmayı da.

MK:Hobinizin koşmak olduğu net olarak anlaşıldı. Fobileriniz var mı?

YT: Sevdiklerimin kalbimi kırması. fobiyse fobim. Ben her güne sonsuz güvenerek başlayan bi tipim, o güven sarsıldı mı öyle bir enkazın altında kalıyorum ki depremdir en büyük fobim. evet.

MK:Gelecek ile ilgili düşünceleriniz nedir?

YT:
STK’lar, gönüllüler, gençler, çocuklar ve doğa uzun zamandır benim en yakın çevrem. Müthiş güçlü bir nesil, farkındalığı ve sorumluluk anlayışı eylemci bir çevre içindeyim. O yüzden benim gördüğüm gelecek bugünkü çaresizlik, umutsuzluk, kurban rollerinden çok başka bir yere doğru gidiyor. Sorun olan yerden kaçmak yerine yüzleşen ve o konuda çözüm üretmek için çalışan bir gelecek. Benim gelecekle ilgili umudum sağlam. Tersini düşünmek bu ülkenin gençlerine, gönüllülerine, çocuklarıma saygısızlık…

MK:Toplumsal Hayatta Kadının Yeri? İle başlayalım.

YT:
Bireysel seçme özgürlüğü. Nerede olmak istiyorsa orada olmakla taraflarca yargılanmadığı, veya yerini savunmak zorunda bırakılmadığı yerde. Adil ve eşit. Canavarla uğraşırken canavarlaşmamaya özenli.

MK:Eğitimde fırsat eşitliği?

YT:
Bunun bir kaygı şıkkı olmaktan dahi çıkması gerek. Temel haktır bu.

MK:Siyasette Kadının Yeri?

YT:Haktır.
MK:Çalışan Kadınlar- Kadın girişimciliği?

YT:Desteklemekten, parçası olmaktan mutlu olduğum. İçindeki yaratıcı gücün eyleme geçmiş hali.

MK:Çocuk Gelinler?

YT:Bu tanımı sözlüklerden, belleklerden silmek gerek. Cümle içinde kullanmayı red ediyorum.

MK:Kadına Taciz, Şiddet, Kadın Cinayetleri?

YT:Bu konuda sorumluluğum, hatam, kanıksanmış çaresizliklerim nerede… kökünü anlamak, yüzleşmek, iyileştirmek için gerekenleri dünya çapında eyleme geçirmek, kanunların uygulanmasını sağlamak… Büyük kalp acısı. Başka türlü bir acı veriyor bu soruyu okumak dahi…

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv