Biyopsi yaptır, huzur bul

  • 0
  • 1.039
Yazı Boyutu:

Endokrinoloji Profesörü Mehtap Çakır, guatr tanısı alan pek çok hastanın “iyi huylu mu- kötü huylu mu” endişesi yaşadığını, buna karşın bu ayrımı sağlayacak biyopsi yerine periyodik kontrollerle “kaygılı takip”  süreci yaşadıklarını söyledi. Tiroid nodüllerinin yüzde 95 civarı iyi huylu, yüzde 5 civarı kötü huylu olabilir. Bunun ayrımı ancak tiroid nodül biyopsisi ile yapılabilir. Küçük, yerleşim yeri olarak tiroid bezinde arka ve aşağıda olan veya içinde sıvı olan nodüllerde ultrasonografi eşliğinde biyopsi yapılması tercih edilir” dedi.
 
İzmir Kent Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehtap Çakır, tiroid bezinin büyümesine guatr denildiğini hatırlattı. Bu büyümenin tiroid bezinde bir bütün olarak veya bezin için oval – yuvarlak sınırlı yapılar diğer bir deyişle nodüller olarak iki şekilde görülebildiğini kaydeden Prof. Dr. Çakır, “Guatr dünyada en sık rastlanan endokrin problemdir. Bilinen en önemli nedeni iyot eksikliğidir. Ancak benzer iyot alımına rağmen guatr sıklığının yöreden yöreye belirgin değişkenlik gösteriyor olması başka faktörlerin de etkisi olduğunu göstermektedir. Guatr bir bölgede %10’dan daha sık oranda görülüyorsa endemik olarak kabul edilir. Bu anlamda ülkemiz de dünyadaki diğer bazı ülkeler gibi endemik guatr bölgesi sayılıyor. Endemik guatrda önce bez bir bütün olarak büyür, yıllar içinde nodül oluşumu da görülebilir. Nodül sıklığı yaşla artar. Nodüllerin yaşlara göre değişerek % 20-35 arası sıklıkla görüldüğünü biliyoruz” diye konuştu.
 
Tiroid nodüllerinin genelde herhangi bir şikayete yol açmadığını, bütün nodüllerin dışardan görülecek kadar büyük olmadığını kaydeden Prof. Dr. Çakır, tiroid nodüllerinin yüzde 95 civarında iyi huylu, yüzde 5 civarında kötü huylu olabileceğini kaydetti. İyi huylu ve kötü huylu ayrımının ancak tiroid nodül biyopsisi ile yapılabileceğini belirten Prof. Dr. Çakır, sözlerini şöyle tamamladı: “Hangi nodüllere biyopsi yapılacağına ise, nodül büyüklüğü ve ultrasonografik bazı özellikler ile karar verilir. Büyük ve dışardan görülebilen nodüllerde direk biyopsi yapılırken, küçük veya içinde sıvı olan nodüllerde doğru alandan biyopsi yapmak için ultrasonografi eşliğinde biyopsi yapılması tercih edilmektedir. Eğer biyopsi sonucu kötü huylu veya şüpheli çıkarsa, nodül nefes borusuna baskı yapıyorsa, hormon salgılayıp tiroid hormon düzeylerini yükseltiyorsa veya dışardan görüldüğü için hastaya rahatsızlık veriyorsa tiroid nodülleri için hastaya ameliyat önerilir. Tiroid hormon düzeyini yükselten nodüllerde büyüklüğe göre radyoaktif iyot tedavisi de önerilebilir. Takip temel olarak hormon düzeyi ölçümü ve ultrasonografi ile yapılır. Nodülün büyümesi veya karakterinin değişmesi durumunda biyopsi de tekrarlanabilir.”

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Hayat Projesi ile hedefe tam isabet

Alfa kuşağının teknoloji alışkanları değişti

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Akredite Edildi

Gürcü hasta robotik cerrahi teknolojisiyle şifa buldu

Şehir Hastanesi’nde Tüp Bebek Tedavisi

Eşrefpaşa’nın hidroterapi havuzlu sağlık hamlesi

Arşiv