Biz ne istiyoruz?

 

“İzmirlisanayiciler olarak Türkiye’nin birçok ilinde son günlerde yaşanan olayları kaygıylaizliyoruz. Türkiye demokratik bir ülkedir ve her bir vatandaşın özgürdüşüncesini ortaya koyma hakkı vardır. Düşünceleri saygıyla karşılıyoruz.Ancak; üzülerek görmekteyiz ki; bazı provakatörler, demokratik düşünceleriniortaya koymaya çalışan vatandaşlarımızın arasına sızarak, hoşgörü ve sağduyusahibi İzmir de bile olayları çığırından çıkarmaya çalışmaktadırlar.  Bizim hayalini kurduğumuz, 2023 hedefleri için heyecanlandığımız, yabancıyatırımcıları davet ettiğimiz, Türkiye bu değil. Güçlü ekonomisiylegururlandığımız, genç nüfusumuzla övündüğümüz, lazıyla, kürdüyle, çerkeziyle,göçmeniyle, alevisiyle, sünnisiyle birlikte yaşadığımız Türkiye de bu değil.  Ülkemizde kadınların dayak yemesi önlenemiyorsa, spor karşılaşmalarındadahi kan dökülüyorsa, dün kardeşten öte olan halk bugün birbiri ile düşmanlıkyaşıyorsa artık toplumsal barışı ve huzuru sağlamak için hükümetimiz, halkımızüzerine düşeni yapmak zorundadır. Biz de üzerimize düşeni yapmaya hazırız.  Söz konusu olaylardan ekonomimiz, gerek yurt içinde ve gerekse yurtdışında değer kaybetmektedir. İş dünyası olarak ifade etmek isterim ki, hepsitelafi edilebilir. Peki hayatını kaybeden gençlerimiz, halkın kamuya, kamununhalka olan güvenindeki zedelenme, artan kutuplaşma, sen ben kavgası nasıltelafi edilecek? Geçmişte biz bunları çok yaşadık. Tüm gayretimiz çocuklarımızbunu yaşamasın, bizim onlara bunu yaşatmaya hakkımız yok. Bugün konuşmamızgereken budur.   Vatandaşlarımızdan şunu rica ediyoruz ki, eylemleriniziher zaman olduğu gibi panayır havasında gerçekleştiriniz. Ülkemize yakışan dabudur. Çevreye verilen zararı kabul etmemiz mümkün değildir.   Diğeryandan güvenlik güçlerimizden de halkın demokratik tepkilerine saygı duymasını,gerginlik yaşanmaması için esnek davranmasını bekliyoruz. Gücünü kötüyekullanan herkes gereken cezayı almalı, provakatörlerden vatandaşlar ayırtedilmelidir.   Kalkınma yolunda ilerlediğimiz böyle bir süreçte;çatışmayla değil uzlaşmayla, şiddetle değil hoşgörü ve sağduyu ile hareketetmeliyiz. Ulu önderimiz ATATÜRK’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü her kesimerehber olmalıdır.”