Parkinson, gerçekten bir son değil

11 Nisan dünya Parkinson Günü…Hastalık yaşam boyu kişiye eşlik edeceğinden ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekir.

  • 0
  • 1.321
Parkinson, gerçekten bir son değil
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Nörolog Aycan Oto her aşamadaki Parkinson hastalığına verebilecek bir tedavi olduğunu söyledi. Bu nedenle hastaların asla umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Oto, “Parkinson hastalığı yaşam boyu kişiye eşlik edeceği için ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekir. Tedaviye uyan ve yaşam biçimini uyarlayabilen hastalar, yakınlarının desteğiyle hastalığın neden olabileceği zorlukları birlikte aşabilecektir. Parkinson, gerçekten bir son değildir” dedi.

Kent Bayraklı Tıp Merkezi Nöroloji Uzmanı Dr. Aycan Oto, erken teşhis ve doğru tedavinin önemine dikkat çekmek, farkındalık yaratmak amacıyla 11 Nisan’ın Dünya Parkinson Günü ilan edildiğini hatırlattı. Uzm. Dr. Oto, genel olarak bir yaşlılık hastalığı olarak bilinen Parkinson hastalığının başlangıç yaşının ender durumlarda 30’lara kadar inebildiğini kaydetti. Uzm. Dr. Oto, erken teşhis ve doğru tedavi yöntemiyle hastalık belirtilerinin önemli ölçüde kontrol altına alınabildiğini, böylelikle hastanın yaşam kalitesinin yükseltilebildiğini belirtirken, tedavinin başarısında hasta yakınlarının ve doktoruyla yapacakları işbirliğinin çok önemli olduğunu söyledi.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Tahminlere göre ülkemizde her yıl yaklaşık 10 bin yeni teşhis koyulduğunu, ancak bir bölümünün hastalığın bilincinde olup hekime ulaşabildiğine dikkat çeken Nörolog Oto, tedavi seçenekleri ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Parkinson hastalığını tamamen iyileştirici, kesin bir tedavi henüz bulunmamakla birlikte, kullanılan ilaçlar ve cerrahi yöntemlerle belirtileri büyük ölçüde düzeltmek ve birçok hastanın yaşamını daha kaliteli bir şekilde sürdürmesi sağlanabilmektedir. Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ağızdan alınan ilaçlardır. Hastalığın tedavisinde yer alan ilaçlar hastalığı durduramamakta ancak belirtileri hafifleterek hastanın günlük yaşam faaliyetlerini rahat sürdürebilmesine yardım etmektedirler. Hastalığın erken evresinde tedaviye başlandığında dopamin eksikliğinin beyinde oluşturacağı diğer işlev bozuklukları geciktirilebilmektedir.

KULLANIMA YENİ GİREN YÖNTEM
Bununla birlikte beraber günümüzde geliştirilmekte olan daha farklı tedaviler de vardır. Bunlardan birisi de ülkemizde de kullanıma girmiş olan, doğrudan ince bağırsağa ilaç verme şeklinde bir yöntemdir. Bu yöntemin avantajı halen en etkili ilaç olan L-Dopa’nın bir pompa aracılığı ile doğrudan emileceği ince bağırsağa verilmesidir. Bu yöntem mide boşalmasında gecikme olan ve bu nedenle ilaç etkinliği azalan parkinson hastaları için de yararlı olabilir. Bazı ilaçlar ise cilt altına enjeksiyon yoluyla verilir. Hatta bunlar uygun hastalarda özel cihazlarla gün boyu yavaş yavaş verilmesi şeklide uygulanabilmektedir. Tedavilere öncelikle ağızdan alınan ilaçlar ile başlayıp, hastanın durumuna ve gidişatına göre diğer tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir.

CERRAHİ DE YAPILIYOR
Hastalığın orta evrelerinde, eski doz ve sıklıkta ilaçların yetersiz kaldığı ya da ilaçlar belirtileri kontrol ettiği halde, ilaca bağlı istemsiz hareketler ve ilaç aralarında aşırı yavaşlama gibi sorunların ortaya çıktığı durumlarda cerrahi tedavi uygulanabilir. Hasta uyanık iken, konuşarak ve karşılıklı sohbet halinde gerçekleştirilen beyin pili takılması ameliyatı ile destek almadan yürüyemeyen, titremeleri nedeniyle rahatça yemek yiyemeyen, su içemeyen hastalar hayata adeta yeniden bağlanıyorlar. Nöromodülasyon” adı verilen bu tedavi yöntemi ile başta Parkinson hastalığı (özel durumlar dışında) olmak üzere pek çok hareket bozukluğu hastalığının tedavi edilebilmesi mümkün olmaktadır. Parkinson hastalığında “kök hücre tedavisi” ve “gen tedavisi” gibi yöntemler günümüzde araştırma düzeyindedir. Elimizde günlük uygulamalara geçilecek kadar güvenilir veriler henüz yoktur. Halen klinik araştırma aşamasında olan ilaç tedavileri de Parkinson hastaları için yeni umut kaynağı oluşturmaktadır.”

EV EGZERSİZLERİ DE YARARLI
Öte yandan Parkinson hastalarının tedavisinde rehabilitasyon uygulamalarının, özellikle ev egzersizlerinin de oldukça yararlı etkisi olduğunu sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Oto sözlerini şöyle tamamladı: “Hastaların yaşam kalitesini yükseltmek sadece ilaç ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle mümkün değildir. Hasta ve hasta yakınlarının çözümün parçası olması gerekmektedir. İlaçlar kadar yaşam biçiminin düzenlenmesi, egzersiz ve günlük aktivitelere olabildiğince devam edilmesi, toplum içine katılımın sürdürülmesi de tedavi için oldukça yararlıdır. Özetle her aşamadaki Parkinson hastalığına verebilecek bir tedavi vardır, hastalar asla umutsuzluğa kapılmamalıdır. Parkinson hastalığı yaşam boyu kişiye eşlik edeceği için ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekir. Tedaviye uyan ve yaşam biçimini uyarlayabilen hastalar, yakınlarının desteğiyle hastalığın neden olabileceği zorlukları birlikte aşabilecektir. Parkinson, gerçekten bir son değildir.”

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Karın ağrısıyla gitti, yumurtalığında tümör ortaya çıktı

Geçmeyen alerjiye endoskopik çözüm

Mamografi Eşliğinde Biyopsi

Duygusal travma, ‘Kırık Kalp Sendromu’na neden olabilir!

63 yaşında yeni nefesine kavuştu!

Parkinson’ hastalarının tedavisi tek bir merkezde!

Arşiv