Yazı Boyutu:
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Onkoloji Enstitüsünde, prostat kanserinde güncel gelişmelerin konuşulduğu toplantı, Avusturyadan konuk olan Kaiser Franz Josef Spital Hastanesi Hematoloji-Onkoloji Bölümü Üroonkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Maria de Santisin katılımı ile gerçekleşti. Üroloji, medikal onkoloji ve temel onkoloji alanlarında yer alan akademisyenlerin izlediği toplantıda, prostat kanserlerinin tüm dünyada erkeklerde ikinci en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çekildi.
DEÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Karaoğlunun moderatörlüğündeki sunumda, Metastatik Kastrasyon Dirençli Prostat Kanserindeki gelişmeler ve tedavi yöntemleri anlatıldı. Janssen Pharmaceutical ilaç firmasının sponsorluğundaki organizasyonda Profesör De Santis şöyle konuştu: Prostat kanseri AB ve ABDde erkeklerde en sık görülen kanserdir. Sıklıkla genel prostat büyümesine bağlı sorunlara benzeyen şikayetlere yol açmaktadır. Zor idrar yapma, gece idrara kalkma, idrar kaçırma, idrar sonrası damlama, sık idrar yapma, idrar hacminin azalması gibi yakınmalar ile belli eder. Bazı hastalarda hiç yakınmaya yol açmadan sinsi bir şekilde de ortaya çıkabilir. Prostat kanseri tanısında ilk adım doktor muayenesi ve kanda PSA testi yapılmasıdır. Bu testlerde şüphe uyandıran bulguların varlığında prostattan biyopsi alınarak patoloji bölümünün incelemesi ile tanı konulur. Tedavisinde hastanın yaşı ve hastalığın yayılma durumuna göre cerrahi, ışın tedavisi veya ilaç tedavisi yöntemleri kullanılır. Günümüzde kanser hücrelerinde bağımsız olarak aşırı çoğalmaya neden olan moleküler düzeydeki değişiklikler hakkında çok daha fazla bilgiye sahibiz. Prostat kanseri bu sevindirici gelişmelerin yaşandığı bir kanser türü oldu. Özellikle son 3 yılda prostat kanserine karşı pek çok yeni anti-kanser ilaç geliştirilmiştir. Deneysel ve klinik faz araştırma çalışmalarında olumlu sonuçları kanıtlanan 4 yeni ilaç prostat kanserleri tedavisinde FDA onayı aldı. Bu yeni ilaçlar, hastaların yaşam sürelerinde belirgin uzamalara yol açarak ve hayat kalitesinde belirgin düzelmeler sağlayarak yeni umutlar yarattı. Yeni ilaçların etkin ve doğru kullanımı çok önemli dedi. De Santis, yeni bir hormonal ilaç olan Abirateron Asetatın 2011 yılında dosetaksel kemoterapisi sonrası kullanımı için FDA onayı aldığını ve 2012 yılında da dosetaksel kemoterapisi öncesinde kullanımı için onay aldığını belirterek; abiraterone asetatın etkinliği ve ilacın kullanımı esnasında gelişebilecek yan etkiler konusunda bilgiler verdi. Toplantı sonunda gerçekleşen soru ve cevap bölümünde, yan etkiler ve ilaca direnç sorunları tartışıldı.
Prof. Dr. Aziz Karaoğlu da, prostat kanseri ile mücadelede en önemli konunun; saldırgan prostat kanserlerinin daha erken dönemde tanı konması için farkındalığın artırılması ve erken teşhis geldiğini belirterek, Prostat kanserinde son yıllarda ortaya çıkan devrim niteliğindeki yenilikleri Avusturyalı meslektaşımızla birlikte irdeledik. Gerçekten prostat kanseri hastaları için bu yenilikler son derece önemli. Son yıllarda onay alan abirateron asetat, ileri evre hastaların tedavisinde önemli bir adım olmuştur. Bu ilaç, ileri evre olgularda tümör büyümesini durduran prostat kanserinin kandaki göstergesi olan PSAda yüzde 75e varan bariz azalmalar sağlayarak ömrü uzatmaktadır. Bir hormon ilacı olan Abirateron Asetat, kanserli hücrelerin çoğalmasını sağlayan, adeta prostat kanseri hücresinin yakıtı gibi davranan testesteron üretimini etkin bir şekilde baskılamaktadır. Ağız yolu ile kullanılan Abirateron Asetatın yan etkileri ise oldukça az görülmekte ve hafif düzeylerde olmaktadır. Halkımıza kanserden korkmadan bilinçli davranış modellerinin benimsetilmesi ve farkındalığın artırılması gerekmektedir. 50 yaşını geçen erkeklerin ürolojik muayene ve PSA kan tetkiki tarama programlarına girmesini öneriyorum dedi.