Yazı Boyutu:
Türk Neforoloji Derneği (TND) İzmir Şubesi yönetimi, tüm dünyada mart ayının ikinci perşembe günü kutlanan ve ülkemizde bu yıl 8incisi kutlanacak olan Dünya Böbrek Günü nedeniyle farkındalık mesajı yayınladı.
Türk Nefroloji Derneği tarafından 23 ilde 10 bin 750 erişkinin katılımı ile yapılan CREDIT araştırmasına göre, Türkiye'de erişkinlerin yüzde 15,7'sinde kronik böbrek hastalığı görüldüğü, her 6 kişiden birinin böbrek hastası olduğu ve bu sonucun, ülke genelinde 7,5 milyon kişinin kronik böbrek hastası olduğu anlamına geldiği ifade edildi.
Bu yıl 14 Mart 2013 Perşembe günü kutlanacak olan Dünya Böbrek Günü nedeniyle açıklama yapan Türk Nefroloji Derneği İzmir Şubesi Başkanı ve DEÜ Hastanesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Çamsarı, kronik böbrek hastalarında ölüm ve malûliyet risklerinin sağlıklı bireylerden 10-30 kat daha yüksek olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: Kronik böbrek hastalığı sıklıkla sinsi seyreder. Düzenli tarama yapılmadıkça erken evrelerde teşhisi zordur. Farkındalığının ve erken tanısının düşük olması nedeniyle, hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerler. Yüksek malûliyet oranları ve kötü yaşam kalitesi, bu hastaların aile ve sosyal yaşantılarını da olumsuz etkiler ve ekonomik üretkenliklerini engeller. Son dönem böbrek yetmezliği gelişen hastaların yaşamını sürdürebilmesi için diyaliz ve böbrek nakli tedavilerinin uygulanması gerekir. Bu tedavilerin global maliyeti 1 trilyon doların üzerindedir. Ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış 60.000i aşkın hasta bulunmakta her yıl buna 10.000 yeni hasta eklenmektedir. Sağlık bütçesinin yüzde 5'den fazlası bu hastalar için harcanmaktadır. Kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk faktörleri arasında şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kalp-damar hastalıkları, obezite, ileri yaş ve ailede böbrek hastalığı yer alır. Kronik böbrek hastalığının önlenmesi, düzenli egzersiz yapmalı, sağlıklı beslenmeli ve ideal vücut ağırlığını korumalı, tuzu azaltmalı, yeterli su içmeli, sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. Risk altındaki kişilere yönelik düzenli tarama ve etkin tedavi ile hastalığın gelişimi önlenebilir veya ilerlemesi engellenebilir. Aynı zamanda sağlık bütçesine getirdiği yük azaltılabilir.
