Tuzu abartmayın, sıfırlamayın da

Uzm. Dr. Necdet Yetim, tuz tüketimine karşı yapılan “zararlıdır, azaltın, kullanmayın” uyarılarına dikkat çekti. Yetim, “ Özellikle tansiyon, kalp-damar, diyabet, böbrek hastalıkları gibi kronik hastalıkları olanların az tuz almaları önerilir. Bu öneri genellikle doğru olmakla birlikte, aşırı tuz kısıtlanmasının da sodyumu çok düşürebileceği, tansiyonun çok düşmesine, su dengesinin bozulmasına, böbrek yetmezliğine, başta beyinde olmak üzere ödemlere yol açabileceği bilinmelidir” dedi.

  • 0
  • 3.991
Tuzu abartmayın, sıfırlamayın da
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Uzm. Dr. Necdet Yetim, tuz tüketimine karşı yapılan “zararlıdır, azaltın, kullanmayın” uyarılarına dikkat çekti. Yetim, “ Özellikle tansiyon, kalp-damar, diyabet, böbrek hastalıkları gibi kronik hastalıkları olanların az tuz almaları önerilir. Bu öneri genellikle doğru olmakla birlikte, aşırı tuz kısıtlanmasının da sodyumu çok düşürebileceği, tansiyonun çok düşmesine, su dengesinin bozulmasına, böbrek yetmezliğine, başta beyinde olmak üzere ödemlere yol açabileceği bilinmelidir” dedi.

SODYUM, VÜCUTTAKİ SU DENGESİNİ DÜZENLER
İzmir Kent Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yetim, sodyumun, vücutta normal sınırlarda bulunması gereken en önemli minerallerden biri olduğunu söyledi. Sodyumun besinlerle vücuda alındığını, sofra tuzunun (sodyum klorür) en önemli kaynak olduğunu kaydeden Yetim, “hiponatremi” denilen sodyum eksikliği ve bunun yol açacağı sağlık sorunları hakkında açıklamalarda bulundu.

Kanda yeterli oranda sodyum bulunmasının vücudun su dengesinin sağlanması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Yetim,  şöyle konuştu;  “Sodyum damar içinde fazla olunca damarlardaki su çoğalır ve su hacmi artarak damar içi basıncı, yani tansiyon yükselir. Tersi olduğunda, tansiyon düşer ve düşük tansiyona bağlı belirtiler meydana gelir. Sodyum, beyin hücrelerinin düzenli çalışması ve sinirlerdeki iletimlerde rol oynar, bedenin su dengesini, başta şeker olmak üzere birçok maddenin hücrelere geçişini sağlar, tansiyonu ayarlar.  Kanda düşük sodyum, suyun kan damarlarında tutulmasını engeller, damar dışı dokuların arasına fazla su çıktığı için ödem meydana gelir, özellikle beyinde bu olay sonucu beyin ödemi meydana gelir. Düşük sodyum, kanda su oranının azalmasına, kanın daha koyu olmasına yol açar. Bu da damar içi pıhtılaşmanın artmasına, özellikle kılcal damarlarda kanın akıcılığının azalmasına yol açar, böylece hücrelerin beslenmesi ve canlılığı azalır.”

HİPONATREMİYE NELER YOL AÇAR
Öte yandan Uzm. Dr. Yetim, hiponatremiye yol açan nedenleri “tuz alımının aşırı kısıtlanması, özellikle tansiyon ilaçlarıyla ya da sıcakta terlemeyle sodyumun vücuttan çok fazla atılması, kusma, ishal gibi nedenlerle sodyum kaybının yaşanması” olarak özetledi. Hiponatreminin belirtilerini de hafiften ağır tabloya doğru; “iştahsızlık, halsizlik, baş dönmesi, denge bozukluğu, tansiyon düşmesi, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, bulantı, kusma, kaslarda sertleşme, kasılma ve kramplar, solunum bozulması, solunum durması, koma, ölüm” olarak sıralayan İzmir Kent Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Necdet Yetim şu önerilerde bulundu;

HİPONATREMİ KONUSUNDA ÖNERİLER
“Beslenmede aşırı tuz alımı olmamalı, ancak özellikle tansiyon ilacı ve idrar söktürücü ilaçları kullanan hastalar tuzu tamamen kısmamalıdır. Bu kişilerin hafif tuzlu yemeleri daha doğru olur. Özellikle yaz mevsiminde tuz kaybı arttığı için biraz daha fazla tuz alınması uygundur. Miktar olarak söylemek gerekirse ortalama günde 1 çay kaşığı kadar tuz almak doğru olur. Ayrıca sık sık tansiyon kontrolleri, hiponatremi belirtilerinin gözlenmesi ve kanda sodyum kontrolleri yapılması da iyi olur.” 
 

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Eşrefpaşa Hastanesi’ne ek hizmet binası

Karın ağrısıyla gitti, yumurtalığında tümör ortaya çıktı

Geçmeyen alerjiye endoskopik çözüm

Mamografi Eşliğinde Biyopsi

Duygusal travma, ‘Kırık Kalp Sendromu’na neden olabilir!

63 yaşında yeni nefesine kavuştu!

Arşiv