Adım atmak başarmanın yarısıdır

  • 0
  • 1.755
Yazı Boyutu:

Son günlerde sanki ülke genelinde  ÇEVRE yarışması yapılıyormuş gibi müthiş projeler ve çalışmalar ard, arda açıklanıyor. Şaşkınlık ve çocuklar gibi sevinci bir arada yaşıyorum. Bir güç adeta düğmeye bastı ve insanlarda çevre duyarlılığı arttı. Özel kuruluşlar arasındaki ağaç dikme kampanyaları, evinde tasarruflu elektrik üreten vatandaş, güneş enerjili motosiklet ve otomobil üreten gençler ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 40 kilometrelik sahil şeridi projesi ve daha pek çoğu. Aman aman nazar değmesin. Paris seyahatine çıkmadan önce Başkan Aziz Kocaoğlu imzalı “İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı” toplantısına davet almıştım. O toplantıda olmayı çok isterdim ancak çıkan haberi ve fotoğrafları Paris’te internetten görebildim. Hatta toplantının detayını bilmeden bir hafta önce köşemde EXPO2020’ye aday İzmir’e Avrupa’daki gibi görkemli park, peyzaj ve botanik bahçelerinin yapılmasını önermiştim.  Mavişehir’den İnciraltı’na dek uzanan 40 kilometrelik sahil şeridi ve İzmir Körfez’nin yeniden tasarlanmasının görüntülerini bir TV kanalından izlediğim ve mest oldum. Tasarının mimarları Prof. Dr. İlhan Tekeli, Nevzat Sayın, Zuhal Ulusoy, Tevfik Tozkoparan, Mehmet Kütükçüoğlu ve Serhan Ada her biri konularının uzmanı. 4 aşamalı proje, kentin ve kıyı boyunun rengi, dokusu, kokusu bakımından çok önemli. Bu tasarım İzmirlileri deniziyle yıllar sonra barıştıracak.  Uygulanmasının önünde hiçbir engel olmaması gerekir. Bu şehir ve bu ülke hepimizin. Dileğim projenin bir an önce başlaması. Adım atmak başarmanın yarısıdır. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun, “Kente çok büyük katkı sağlayacak bu proje için ne irade ne de finans yönünden zafiyetimiz bulunmuyor. Kaça çıkarsa çıksın, bunu gerçekleştireceğiz” sözü beni çok yüreklendirdi. Sayın Başkan İzmirliler bu güzelliklere layık. Sizi kutluyor ve destekliyorum.
 
Akansu’nun bin yıllık zeytin ağaçları sergisi
Karşıyaka Belediyesi’nin geleneksel hale getirdiği 3’ncü Zeytinyağlı Yemekler Yarışması’nda, amaç hem geleneksel zeytinyağlı yemeklerin yeni nesillere aktarılması hem de kutsal kabul edilen zeytin ağacının önemi işleniyor. 9-10 Mayıs tarihlerinde Bostanlı Park Kafe’de yapılacak olan etkinlikte, zeytinyağı tadım ve bilgilendirme eğitimi, zeytin konseptli stantlar, organik ürünler satışı, Gazeteci-Gurme Nedim Atilla’nın danışmanlığında ödüllü yemek yarışması ile İzmirli çevre yazarı gazeteci Ahmet Aydın Akansu’nun bin yıllık zeytin ağaçları fotoğraf sergisi görülmeye değer. UNESCO ödüllü şairimiz Nazım Hikmet’in, "Yani öyle ciddiye alacaksın ki yaşamayı/ Yetmişin de bile mesela, zeytin dikeceksin/Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil /Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için/Yaşamak yanın ağır bastığında..." dizelerindeki gibi zeytin ağacı, meyvesi ve yağı insan yaşamı için çok önemli. Bu etkinliği kaçırmayın derim.
OKUR MEKTUBU
“Biz nasıl tarım ülkesiyiz”
Karşıyaka’dan Geçit Pide Salonu’nun sahibi Nurettin Balcı attığı e-mailinde, yukarıdaki başlığı kullanarak İzmir Sebze ve Meyve Hali’nde yaşadıklarını şöyle dile getirmiş; “Emekli din görevlisi Ermeni asıllı Türk arkadaşım ile pide salonumuza toptan sebze alış veriş yapmaya gittik. Arkadaşım tabut görünümlü karton kolileri görünce meraktan ne olduğunu sordu. Satıcı kolinin kapağını açarak patlıcanları gösterip (Çin patlıcanı. Bunlar da aynı ülkeden gelen kabaklar) dedi. Patlıcanlar ve kabaklar kolumuzun yarısı büyüklüğündeydi. İkimiz de çok şaşırdık. 60 yaşında bir insan olarak (Biz nasıl tarım ülkesiyiz) diyerek kendi kendime konuşmaya başladım. Hadi çikita muza alıştık. Çin’den şimdi de sebze ithal etmeye başlamışız. Hormonlu mu, değil mi belli değil? Rusya’ya domates ihraç ettik hormonlu bulununca hem geriye gönderdiler hem de kıyameti kopardılar. Çin’den gelen bu sebzelerin kontrolleri yapılıyor mu acaba?. Verimli tarım topraklarına sahip ülkemiz de bunu da mı görecektik”.          

YORUM YAZ