Çevre ve doğayı bozmadan korumak, bozulduktan sonr

  • 0
  • 1.000
Yazı Boyutu:

Bu hafta Çevre-Yaşam köşesine gelen birikmiş şikayet mektuplarına yer vereceğim. Her bir konu çevre için önemli ancak köşe yazılarımın yakın takipçisi Gülten Özgür Güler’in, orman yangınlarının önlenmesi için daha sık uyarı yazıları yazılmasını talebi en önemlisi. Geçtiğimiz hafta köşemi yazımı tamamen orman yangınlarında alınacak önlemlere ayırmıştım. Bu konu da İzmir Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın da bir basın toplantısı düzenleyerek İzmir, Uşak, Aydın, Muğla illerinin orman yangınları konusunda hassas bölgeler arasında yer aldığını ve en küçük kıvılcımın dahi Orman 177 telefonuna bildirilmesi istedi. 2012 yılı 13 Haziran'a kadar Türkiye genelinde 359 adet orman yangını meydana gelmiş ve eylül sonuna kadar sürecek aşırı sıcaklar nedeniyle herkesin daha dikkatli olması isteniyor. 20-30 yılda yetişen zümrüt gibi ormanlarımızı korumak herkesin görevi olmalı. Ormanlık alanların etrafındaki şüpheli kişileri mutlaka jandarma 156, polis 155 ve orman 177 nolu telefonlara lütfen bindirin. Nurgül Özalp adlı okurum ise ormanlara dökülen çöp ve inşaat artıklarından dert yanmış.
 
Kurvaziyer gemilerin çöpleri
Geçen hafta Gezi-Yorum köşesindeki dünyanın en büyük turistik gemilerinin uğrak yeri olan Türkiye’nin turizmdeki gururu Kuşadası yazısını okuyan Pınar Aydınoğlu Yıldız bir mail atıp kurvaziyer gemilerinin yol açtığı kirlilikten bahsetmiş. Özdere’de yazlık evlerinin olduğunu belirten Pınar Hanım, “Ahmet bey kurvaziyer gemilerinin binlerce turist getirmesinden ülkem adına seviniyorum. Ancak Özdere, Gümüldür ve Ürkmez’in akvaryum gibi denizi turist gemilerinden ayılan plastik tabak, çatak ve bıçaklardan geçilmiyor. Bir taraftan döviz kazanırken bir taraftan da denizlerimiz kirletiliyor. Konu yetkililere iletmemize rağmen bir sonuç alınamadı. Sahil güvenlik veya bu gemilerin geliş ve gidişlerini takip eden hangi kurum ise denizlerimizin kirletilmemesi için gerekli uyarıları yapmaları gerekir”  
 
Yeşil İzmir Mavi Körfez gerçekleşiyor
İzmir’de yeşilliğin az olduğu ve betona yenik düştüğünü yıllardır yazdım. Ancak Büyükşehir Belediyesi’nin, Kadifekale’de yürüttüğü ve kentin nefes alacağı 1910 binanın yıkılarak boşalan alanların yeşillendirilmesi ile yüzülebilecek körfez projesini takdirle izliyorum. Rekreasyon alanı olarak düzenlenmesi ve bölgede bir yeşil doku oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalarda 50 bin metrekarelik bölümünün ağaçlandırıldığını belirten yetkililer, Kadifekale’nin bütün heybetiyle görüneceğini belirtiyor. Aziz Kocaoğlu’nun “Körfez'de yeniden yüzmek istiyorum” sözü ve “'Yüzülebilir Körfez” projesi, İzmir’in “Yeşil İzmir Mavi Körfez” sloganının yıllar sonra gerçekleşiyor olmasından büyük mutluluk duyuyorum. Evet Aziz Başkan gibi 50 yılımı geçirdiğim Karşıyaka sahilinden denize girip kulaç atmayı ben de çok arzu ediyorum. Aslında burnunun dibindeki denize girmek tüm İzmirlilerin hakkı değil mi? Büyükşehir Belediyesi basın danışmanlığının “İzmir Körfez’de yüzmek, hayal olmaktan çıkıyor” başlığı ile gönderdiği haberin gerçekleşmesini merakla bekliyorum.
 
Mazgallar çöplük mü?
Bir şikayet de eşimden geldi. 17 yıldır oturduğumuz Karşıyaka çarşısında bazı esnafların kapılarının önünü süpürdükleri çöpleri mazgallara doldurulmasından büyük üzüntü duyduğunu söyleyen eşim, “Bu mazgalların temizlenmesi için belediye binlerce lira para harcıyor. Bu paralar bizim vergilerimiz değil mi?. Neden o çöpleri bir kürekle almaya üşeniyorlar” diyor. Pek çok kez şahit olup bazılarını uyardığım bu kötü davranışın önlenmesi için Karşıyaka Belediyesi’nin eğitici çalışmalar yapması gerekiyor. Dünyaca ünlü bilim adamı Wilfred Ruprecht Bion’un, “Çevre ve doğayı bozmadan korumak, bozulduktan sonra onarmaktan daha kolay ve az masraflıdır” sözü, İzmir Körfezi’nin kirletilip daha sonra milyonlarca lira harcanarak temizlenmesi örneğini hatırlatıyor bana. Bir şeyleri geç olmadan fark etmek gerekiyor. Çünkü, biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.

YORUM YAZ