“Doğa insan olmadan yaşar. Ancak, insan doğa olmad

  • 0
  • 1.650
Yazı Boyutu:

Haftanın Sözü:
“Doğa insan olmadan yaşar. Ancak, insan doğa olmadan yaşayamaz”
Dr. Paul Ehrlic

Küresel ısınma için dünyada 188 ülkede 7176 eylem yapıldı

Bir çevre yazarı olarak 5 gün önce Türkiye dahil tüm dünyada küresel iklim değişikliğine karşı mücadele eden 350 hareketiyle Küresel Eylem Grubu'nun birlikte organize ettiği 10/10/2010 eylemini oldukça coşkulu buldum ve sevindim. Dünyada 188 ülkede 7176 eylem yapıldı. Küresel ısınmanın sebebi, atmosferdeki karbon oranının çok yüksek miktarda olması. Şu an atmosferdeki karbondioksit oranı milyonda 392 parçacık; yani 392 ppm. Bu oranın acilen 350 ppm ve altına çekilmesi gerekiyor. 350 hareketi de adını buradan alıyor.

İstanbul’da 5 binden fazla insanın katıldığı eylemde, dünyaca ünlü aydınlar Noam Chomsky ve Richard A. Falk da konuşma yaptı. Yürüyüşe katılanlar arasında DSİP, Yeşiller, EDP ve ÖDP de eyleme katılırken, Ergene Vadisi Platformu, Munzur Doğa Platformu, Barışapedal, İTÜ Meteoroloji bölümü öğrencileri başta olmak üzere

Şanar Yurdatapan, Rıdvan Budak, Fuat Keyman, Gencay Gürsoy, Doğan Tarkan, Umur Coşkun, Yalçın Ergündoğan ve Emel Yıldız Yanı sıra birçok dernek ve platform 350 yürüyüşünde yeraldı. Ellerinde "Rüzgar için 350", "Güneş için 350" ve "İklimi değil, sistemi değiştir", "350, hemen şimdi", "Şirketleri değil, gezegeni kurtar", "Nükleer santral istemiyoruz", "Güneş, rüzgar bize yeter", "Başka bir dünya mümkün" yazan dövizler taşıyan binlerce kişi Taksim Meydanı'na yürüdü.

İzmir’de eyleme destek verdi
İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki Yakın Kitabevi önünde Küresel Eylem Grubu, gerekli açıklamaları yaptıktan sonra sokak sanatçılarının çaldığı şarkılarla eğlendiler. Küresel Eylem Grubu'nun İstanbul ve İzmir'de yaptığı basın açıklamasına kulak verilmesi gerekir. "Bu konuda politikacıları harekete geçirmek için yıllardır dünyanın dört bir yanına çağrılarda bulunduk, yüz binlerce dilekçe yolladık, milyonlarca e-mail attık, protesto ve gösterilerde bulunduk. Onlar sadece kendilerini çevreci gösterdiler ama fosil yakıt şirketlerinin, otomobil şirketlerinin özel çıkarlarından başka bir şeyi gözetmediler. İklim değişikliği için önerilerimiz karşısında kaynak yok diyenler, krizdeki şirketleri kurtarmak için trilyonlarca dolar harcadılar. Oysa bugün elimizdeki teknolojik imkanlarla bu politikaları değiştirmek ve karbon salmadan benzer bir konforu sürdürmek mümkün. Gezegen üzerindeki bütün bu adaletsizliğe, artık yeter. Şimdi harekete geçme zamanı.

Böyle YÖNETİCİLERE ihtiyacımız var

Vatanı ve milleti için çalışan insanları takdir etmek lazım. İşsizlik Türkiye’nin değil artık dünyanın sorunu. Çare yok mu? var. Yeter ki çözmek için çare aransın. Adana Orman Bölge Müdürü Osman Kara ve ekibi, yılın projesi seçilebilecek bir buluşla orman köylülerini iş sahibi yapmış. Nasıl mı? Bozuk orman alanlarını rehabilitasyon çalışmasıyla verimli hale getirilerek defne üretimini 3-4 misli arttırılmış. Yani defne bitkisi köylü için DEFİNE olmuş.

Buluş çok basit. Bakımsız ormanlarda yangın söndürmek çok zordur. Yangın sezonunun bitmesinden sonra ormanları rehabilite edip daha da canlandıran yetkililer, defne üretimini yılda 4 bin tona çıkarmışlar.

Şehirden köye dönüş başlamış

En çok üretimi Karaisalı İlçesi’ne bağlı Çukurköy yapmış. Çukurköy’e 326 bin lira para ödediklerini söyleyen Adana Orman Bölge Müdürü Osman Kara, “Köylüler hane başına 7 ile 13 bin lira arasında para kazandı. Dağ köyünde vatandaşların yıllık ortalama bin ile bin 500 lira civarında parayla geçindiğini düşünürsek, geçen yıl dağın tepesindeki Çukurköy’deki vatandaşların aldığı para çok iyi bir rakam. Önceki gelirlerine göre neredeyse 10 kat gelirleri arttı” diyor. İş umuduyla şehre giden o yöre insanı şimdi köylerine geriye dönüyormuş. Bir önceki yılda Adana’nın dağ köyleri 640 bin metreküp orman ürünü üretmişler. Orman ürünü deyip geçmeyin defne gibi iyi para ediyor. Bir başka köşe yazımda kaç çeşit orman ürünü var ve insanlara kazandırdıklarını geniş geniş işleyeceğim. Yetkililer, defne yaprağı projesini tüm bölge köylerine yaymaya çalışıyorlarmış. Herkese örnek olsun.

Defne yaprağı ve Suyu
Terletici antiseptik ve midevi etkilere sahiptir, doğum kolaylaştırıcı (Hamilenin son haftası) ağrı kesici, grip, nezle ve ateş düşürücüdür, romatizmaya karşı kullanılır, sindirim sistemi hastalıklarından hazımsızlıkta, iştahsızlıkta, gastritte, karındaki gaz şikayetinde etkilidir, kadın hastalıklarından adetin düzenlenmesinde etkilidir, idrar söktürücüdür, terleticidir.
Çevre sevdalıları görev başında..fotolu

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) gönüllüsü Aydın …… ile Sığacık Körfezi’ne kurulması planlanan orkinos balık çiftliğine karşı eylem yapmaya giderken tanıştık. Çevre yazılarımı yıllardır takip ettiğini biriktirdiği gazeteleri yanında taşıdığı çantasından çıkarıp gösterdi. Şok geçirdim ve O’nu da çevre sevdalısı ilan ettim. TEMA İzmir Şubesi olarak yaptıkları çalışmaları ard arda sıralayınca bir saatlik yolu nasıl geçirdiğimizi anlayamadım. Çünkü, İzmir şubesinde kendisi gibi pek çok çevre gönüllü olduğunu her hafta salı günleri toplantı yaptıklarını söyleyince üşenmedim TEMA İzmir Şubesi’ne gittim. Emekli hakimlerden, ziraat mühendislerine kadar her meslek gurubundan gönüllü Sadece İzmir değil Ege’deki çevre ve doğa ile ilgili her olumlu ve olumsuzluğu yakından takip edip çalışma yapıyorlar. Toplantıları o kadar ciddiye almışlar ki her gönüllünün elinde görüşülecek konuların metinleri saat saat var. TEMA Vakfı İzmir Temsilcisi Alaettin Hacımüezzin ve tüm gönüllüleri kutladım. Çevreye verilen mücadele konusunda bilinçli insanların olmasından çok yüreklendim. Bravo TEMA gönüllüleri dostlarıma.

Çöpe atmak yerine kuşlar ve balıklara veriyor

Çevre ve Yaşam köşesinde Türkiye’de yılda 4 milyar 380 milyon ekmeğin çöpe atıldığını yazmıştım. Aslında kalan ve bayatlamış ekmeği çöpe atmak yerine kuşlar ve balıklara veren duyarlı vatandaşlarımız da var. 55 yaşındaki Mehmet Ali Dizdar, bu sorumlu vatandaşlardan bir tanesi. Hayatı boyunca hiçbir zaman çöpe ekmek atmadığını söyleyen Dizdar, bu davranışı çevresindeki kişilere de aşılıyormuş. Herkesin Mehmet Ali Dizdar gibi duyarlı ve sorumlu olması gerekmez mi?

OKUR MEKTUBU..sarı zemine yeşil yapmıştın fotosuz

Son kalan kekliklerinde sesleri  kesildi

Yarımada Çevre Platformu Sözcüsü Ümit Bora, gönderdiği mektubunda, av mevsiminin başladığını belirterek “Hayırlı katliamlar diliyoruz” şeklinde bir ironi yapmış. Ümit beyin mektubu şöyle: “Hafta sonu İzmir Karaburun'un Karareis sitesinde sabahın karanlığında yoğun silah sesleri ile uyandık. Hemen telefonla jandarmayı aradım. “Korkmayın av mevsimi başladı” dediler.

Silah sesleri gün boyu sürdü. Son kalan 15-20 kekliğin sesleri de kesildi. Sadece keklik mi? 2 kartal ve 2 şahin de havada yoklar. Et fiyatları ALTIN GİBİ OLUNCA, yaban domuzuna bu işsizlikte rağbet arttı. (Avlanan domuzlar et fiyatlarını düşürecek) Silah sesleri Karareis ovasında 5-6 saniye kadar dağdan dağa yankılanıyor ve sürekli olunca korku filmine gitmeye gerek kalmadı. Zavallı kedi ve köpecikler silah seslerinden müthiş titriyorlar ve sığınacak delik arıyorlar. Av dediğin işte Türkiye'deki gibi olur diyorum.

Çevre ve Doğa mı?
Vur dedin mi, öldüreceksin ve müthiş zevk alacaksın. Sahi bu sit alanları işi ne oluyor, bilen var mı? Meskün mahal de ne demek? Kekliği düz ovada avlayacaksın. Bazı hayvanların avlanması 365 gün yasakmış. Yapmayın Allahın Aşkına, bu insanlar nerede stres atacaklar? Çevre Bakanlığı'ndan ricamız denizde, karada, havada yok edilen bu hayvanlarımız için bari lüks kuşe kağıdına resimli albümler yapsın da, gelecek kuşaklara (İşte bu hayvanlar bir zamanlar ülkemizde yaşıyorlardı. Biz izin verdik stres atın öldürün, terapi olun diye, şimdi sizlere ancak resimlerini gösterebiliyoruz) desin. Bu satırları yazarken müthiş bir patlama efektleri ile oturduğumuz yerde zıplıyoruz. Ne için? Vatandaşım, stres atsın ve mutlu olsun diye. Av mevsimi açıldı, patlamalardan belli. Hayırlı katliamlar size”

YORUM YAZ