GÜNEŞİN EN GÜZEL BATTIĞI YER FOÇA

  • 0
  • 2.138
Yazı Boyutu:

Aslında daha önceleri birbirinden güzel özellikleri ile sık sık gündeme gelen Foça, bu kez nedeni henüz tam anlaşılamayan orman yangını ile Türkiye'nin gündemine oturdu. Daha bir hafta önce dostlarımla birlikte her köşesinden yudumlamıştım Foça'yı. 30 yıldır hiç aksatmadan yılda10-15 kez gittiğim ve yüzlerce anımın bulunduğu Foça'yı inanmayacaksınız ama televizyon haberlerinden gözü yaşlı bir şekilde izledim. Makilik, kızılçam ve zeytinlikten oluşan 160 hektar alan 36 arazöz, 11 dozer, 5 uçak 4 helikopter ve 200 işçiye rağmen güçlükle söndürüldü. Doğal güzelliği ile ünlü Foça'nın eski yeşil görüntüsüne kavuşturulması için İnanıyorum yerli halkı ile tüm İzmirliler tek yürek olacaklardır.
Çünkü Foçalılar dayanışma içinde birbirine çok bağlı insanlardır. Foça eski ve yeni olarak iki bölgeye ayrılır. Korunmuş olanı Eski Foça yani asıl Foça ilk görüşte insanı çarpan bir yerdir. Daracık taş sokakları, eski evleri insanı ilk görüşte sarıp sarmalayıveriyor. Doğa ve insan sevgisi burada iç içe yaşanır.  Kıyılarında balık ve yosun kokusu duyulan bu kentte canınız çektiği an gidebilirsiniz. Çünkü İzmir'den 70 kilometre mesafede ve her yarım saatte bir otobüs var. Gün batımının her mevsim güzel olduğu Foça'da yelkovan kuşları, martılar, balıkçıllar, ada güvercinleri ve fokları alıp başka aleme götürür insanı. Foça'ya adını veren foklar, bu kent için özel bir öneme sahiptir. Balıkçılar ağlarını parçalamasına rağmen foklara sevgiyle yaklaşır ve korurlar onları. Zaten dünyada toplam 400-450 tane fok balığı kaldığı ve neslinin tükenmekte olduğu tüm çevreciler tarafından sık sık dile getirilir. Foça'da dokunulmazlığı olan bir diğer canlı türü de kedileridir. Sarmanı, tekiri, alacası Foça'nın sokaklarında salına, salına dolaşırlar. Foçalılar kentlerini nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan sevimli Akdeniz fokları ile simgeleştir olurlarsa olsunlar. Foça'nın tarihteki asıl simgesi horozdur.  Dirliğin ve erken uyanışın sembolü olan horoz heykelini Foça'ya girince hemen görürsünüz. Yüzlerce yıl önce Phokaia'lılar, yani Foça'nın eski sakinleri tahtadan horoz heykellerini meclislerine, tapınaklarına ve gemilerinin burunlarına koyarlarmış. Foça'da bugün de bir yerlerde bir altın horoz olduğuna inanılıyor. Foça 13. yy'da Türk Beyliklerinden Çaka Bey'in; daha sonra Saruhan Beylliği'nin yönetimindeydi. Fatih Sultan Mehmet 1455'te Foça'yı Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı. 1867'de Foça ve bucağı Yenifoça birleştirilerek Manisa eyaletine bağlanmış. 15 Mayıs 1919'dan 11 Eylül 1922'ye kadar Yunanlılar'ın egemenliğindeydi. Kurtuluş Savaşı'nda 11 Eylül 1922'de Atatürk Foça'ya girdi ve 11 Eylül Foça'nın kurtuluşu olarak kutlanmaya başladı.  Tarihçi Homeros, Siren Kayalıklarının ıslığa benzeyen gizemli sesler çıkaran kayalıkların çağrısından çok etkilenmiş. Tayfalarının bu karşı konulmaz davetten etkilenip duraklamamaları için de kulaklarına mum peteği tıkamış. Mitoloji de bahsi geçen Sirenler, vücutları kuş şeklinde, başları ise kadın şeklinde olan, yaptıkları büyülü müziğin güzelliğiyle tanınan yaratıklarmış. Efsaneye göre; burada yaşayan Sirenler, yaptıkları doğa üstü müzikle buradan geçmekte olan teknelerdeki denizcileri büyülerlermiş. Müziğin ve Sirenlerin güzelliğinin büyüsüne kapılan denizciler, ölene kadar burada kalmak isteğine kapılırlar, bu düşünceler içinde gemileriyle bölgedeki kayalıklara çarparlarmış. Siren Kayalıkları'nın yüzyıllardır dalgalarla aşınarak aldığı doğa üstü şekiller de, Sirenler kayalıklarının doğa üstü müziğini doğrular bir görüntü taşımaktadır.
FOÇA'NIN KARATAŞI
Foça'da bir öykü anlatır. Bir Karataş varmış, nerede olduğunu bilmeyen. Gezip dolaşırken bu taşa basan mümkünü yok bir daha Foça'dan kopamazmış. Mecbur kalıp bir yerlere gitse de mutlaka dönüp dolaşıp yine geriye Foça'ya dönermiş. Yolu bir kez Foça'ya düşen herkes bu öyküyü duyunca tüm sokaklarında turlayıp karataşa basma umudunu taşırmış. Bana kalırsa Foça'nın her yeri Karataş. Foça'yı görüp de sevmemek, dönüp gelmemek mümkün değil.  Foça tıpkı Ayvalık gibi adalar kentidir. Çevredeki irili ufaklı pek çok adayla koya günübirlik tekne turlarına katılabilir ya da özel bir tekne kiralayabilirsiniz. Rüzgarın ve dalgaların aşındırarak dantel gibi işlediği kayalıkların sevimli ev sahipleri Akdeniz Fokları'nı eğer şansınız varsa görebilirsiniz bu çevrede.1698 yılında yapılan "Dış Kale"den geriye ise pek bir şey kalmamış ama iç kısımda Türk hamamının kalıntıları hala var. Son dönemdeki kazılarda da Arkaik, klasik, Helenistik ve Roma dönemine ait yerleşim katları ortaya çıkarılmıştır. Beşkapılar da ise, Osmanlı dönemi kalesinin kayıkhane bölümüdür ve burası yazıta göre Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1538-1539 yıllarında onarım görmüş. Top Dağı ve üzerinde de tarihi yel değirmenleri vardır. Artık yıkılmaya yüz tutmuştur ama hem tarihi anımsatır size hem de güzel bir manzara yaşatır. Foça eski değirmenleri, denize dimdik inen yarları ve kıyısındaki kumsalları, tertemiz otelleri, küçük ve sevimli pansiyonları ve küçükdeniz kenarına sıralanmış güzel balıkçı lokantaları ve ilçe insanları sizleri güler yüzlü karşılarlar. Ola ki bugüne kadar hiç Foça'ya gitmediyseniz bu hafta sonu iyi bir fırsat olabilir.

YORUM YAZ