İki bilim insanından çevre uyarıları

  • 0
  • 901
Yazı Boyutu:

Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, endüstri devrimiyle şekillenen modern dünyada “Ne kadar tüketirsen ve ne kadar kirletirsen o kadar mutlusun” görüşünü benimseyen insanların oluştuğuna, Prof. Dr. Dilek Anaç ise organik tarımda 5’nci sıradan 37 sıraya gerilediğimize dikkat çekti. İlk kez söylenen şeyler değil ve belki daha da çok söylenecek.
 
Bilincin oluşturulması için gündemde tutulması gerekiyor. İki konu da geçtiğimiz günlerde Ege Üniversitesi’nde düzenlenen konferanslarla öğrencilere Prof. Dr. Dilek Anaç ve Prof. Dr. Ercan Tatlıdil tarafından detaylı anlatıldı. Organik tarımda 37. sıraya düşmemize insanın inanası gelmiyor. Bağıra bağıra “Biz tarım ülkesiyiz” denilen günleri çok iyi hatırlıyorum. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Anaç’ın “Organik Gıda” konulu konferansında Türkiye’de tarımın geleneksel, modern, organik ve biyodinamik (doğa dostu) olarak dört kola ayrıldığını ve organik tarımın dost tarım olduğuna dikkat çekti. Anaç’ın, “Organik tarım tarladan sofraya kadar kontrollü tarımdır. Organik tarımda ülke olarak 1990’da 5’nci iken şu n 37. sıraya düştük. Tarımsal üretim yapanlar için önemli kazançtır. Organik tarım yapan üreticilerin desteklenmesi gerekir. Çevre, hava, su ve toprak organik tarım için çok önemli. 1 gr. toprakta 600 milyon mikroorganizma var. Bizim bunları canlı tutmamız tarımsal devamlılık için gerekli ve çiftçilerimizin bilinçlendirilmeli. Kimyasal ürünleri en azami seviyede kullanmak toprak temizliği için önem arz ediyor. Kimyasal ürünlerin yarattığı felaketlerin en büyüğü küresel ısınmadır. En kötü kimyasal tehdit pestisit denen böcek öldürücü ve herbisit denen ot öldürücü ilaçlardır. Bunlar kanser riski yaratıyor. Geleneksel tarım yapan üreticileri kimyasal ürünleri rastgele kullanmamalı” sözlerini konuyla ilgili herkesin dikkate alması gerekir. 
 
Sürdürülebilir kent anlayışını şart
Ege Üniversitesi’nde öğrenci, öğretim üyeleri ve TEMA Vakfı üyelerinin de katıldığı “Çağdaş Kent Anlayışında Çevre Bilinci” başlıklı söyleşide Uygulamalı Sosyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, endüstri devrimiyle şekillenen modern dünyada “Ne kadar tüketirsen ve ne kadar kirletirsen o kadar mutlusun” görüşünü benimsemiş insanların oluştuğunu anlattı. insanların artık doğayı umursamadığını ve yaptıkları tasarrufun yalnızca ekonomik kaygılardan kaynaklandığına değinen Tatlıdil, çevresel sorunların önüne geçilebilmesinin tek yolunun diğer canlı türleriyle yaşayabilme becerisi olan ‘Sürdürülebilir kent’ anlayışını benimsemekle olduğunu dikkat çekti. “Yaşadığımız çevreye görmek için bakmıyoruz. Belki de bundan yirmi yıl sonra çocuklarımız bazı hayvan ve bitkileri sadece fotoğraflarda görebilecek. Sürdürülebilir kent projesiyle yaşadığımız alanı görmeye başlayabiliriz ve günümüz modern insanının yaşadığı kalp hastalıkları, obezite gibi problemlerinin önüne geçebiliriz. Doğal ve tarihi mirası gelecek kuşaklara bozulmadan aktarabiliriz” sözleri  bu gidişle Prof. Dr. Ercan Tatlıdil’i haklı çıkaracak. Anaç ve Tatlıdil hocalarımı gençleri bilinçlendirdikleri için yürekten kutluyorum. Dilerim yaşadığı dünyaya değer verenler, zarar verenlerden kat be kat daha fazla olsun.
 
Ege KARSFED’den Gümüldür’e 2 bin fidan
İlkbaharın gelmesiyle kişi, kurum ve kuruluşların adeta ağaç dikme yarışına girmelerine çok seviniyorum. Sosyal sorumluluk çalışmaları ile takdir ettiğim Ege Bölgesi Kars Demokrat Dernekler Federasyonu üyeleri pazar günü (31 Mart) Gümüldür yangın izleme noktasına 2 bin fidanı toprakla buluşturacak. “Bir ağaç dik, bir orman yarat, yaşam alanına sahip çık” felsefesini güttüklerini söyleyen KARSFED Başkanı Murtaza Çiçek, “Yaşamımızın en önemli kaynağımız yanan ormanlarımızın yerine yeni ağaçlar dikmemiz gerekiyor. Bu herkesin görevi olmalı” diyor.
 
Gülhan Hanım gibi duyarlı olun
50 yaşındaki Gülhan Karaca POSTAEGE’nin Çevre-Yaşam köşesinin yakın takipçilerinden. Bir temizlik firmasında çalışan iki çocuk annesi Gülhan Hanım, yolarda yerlere çöp atanları bile uyaracak kadar yürekli çevre dostu bir insan. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı pil toplama kampanyasını köşemde okuyunca sokaklara atılan pilleri toplamaya başlamış. Beni her gördüğünde “Ahmet bey atık pilleri toplamaya başladım ve etrafımdaki insanları da mavi kapak ve pil toplamaya teşvik ediyorum. Gençlik yıllarımızdaki tertemiz dünyayı arar olduk. İnsanlar kendi çıkarları için dünyayı acımasızca kirletiyorlar. Buna isyan ediyorum” diyor. Gülhan Hanım gibi yaşadığı kente ve çevreye duyarlı insanların örnek olması için bizim de ona hak ettiği değeri vermemiz gerekir.

YORUM YAZ