Toprak yaşken haydi ağaç dikmeye

  • 0
  • 1.657
Yazı Boyutu:

İlkbahar doğanın uyanışı canlanması demektir. Bu yıl dünyayı saran Sibirya soğukları yüzlerce insanın yaşamına son verdi. İnsanlar güneşi, baharı görmek için adeta yalvarmaya başladı. Doğanın uyanışına hazır toprak yaşken bir fidan dikerek kaybettiğimiz ormanları tekrar yeşertebiliriz.

 

Bakın dünyanın en önemli insanları orman ve ağacın önemini nasıl anlatmışlar: Çinli Filozof La-Otse “Ağaç diken sonsuzluğa inanıyor demektir”, Mustafa Kemal Atatürk “Ormansız ve ağaçsız toprak vatan değildir”, Bir Arap ata sözü ise “Ormanın kıymetini çöle düşen anlar”. Nazım Hikmet ise “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı/Yetmişinde bile, mesela, zeytin ağacı dikeceksin/Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil/Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için/Yaşamak yanın ağır bastığından” diğeri ise “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür. Ve bir orman gibi kardeşçesine” demiş. Ağaç ve orman insan yaşamının en önemli unsurlarından biri bence de. Faydalarını saymakla bitmez Yerleşim alanları çevresindeki hava kirliliği ve gürültüyü önlemesi insan sağlığı bakımından büyük önem taşır, su buharını yoğunlaştırarak yağmur hale gelmesini sağlar, kar ve yağmur biçimindeki yağışı yaprakları, dalları, gövdesi ve kökleri ile tutarak, sellerin ve taşkınların oluşmasını önlediği gibi yer altı sularının oluşmasına yardım eder, bitki ve hayvanlar için doğal bir su şebekesi gibidir, aşırı sıcakları düzenler, bir ısı tamponu gibi görev yapar. Sıcağı sağukla dengeler, yaz sıcaklığını azaltır, kış sıcaklığını arttırır, radyasyonu önler, ormanlar barajların ekonomik ömrünü uzatır, ülke turizmine katkıda bulunur. 

 

Yeşil ömrü uzatıyor
Japon bilim adamları park veya ormanlık alanlara yakın oturan insanlar ile kent merkezi ve beton yığınları arasında yaşamını sürdüren 80 yaşın üzerinde 3 bin 100 emekliği 5 yıl süreyle incelemeye almışlar. Araştırma sonucunda, yeşillikler içinde oturan ve evlerinin pencereleri güneş ışığı alan emeklilerin yaşam kalitesinin artığını ve ömürlerinin uzadığını tesbit etmişler. Araştırma sırasında 900 emeklinin öldüğünü belirleyen Japon bilim adamları, ölenlerin çoğunun beton yapılar ve kötü çevre koşullarından kaynaklandığını belirlemişler ve şehir planlamacılarına "İnsanların sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşam sürebilmeleri için yeşil alanları çoğaltın" şeklinde bir rapor sunmuşlar.

 

Gelecek kuşaklar orman yok demesin
1994 yılında “Gelecek kuşaklar orman yok demesin” fikriyle kurulan ve 17 yıldır Ege bölgesinde yanan ormanlara milyonlarca ağaç dikerek önemli bir görev üstlenen Ege Orman Vakfı, fidan dikmenize yardımcı olabilir. Cem Bakioğlu Başkanlığı’nda kurulan vakıf, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın yanı sıra özel, tüzel kuruluşlarla işbirliği yaparak, ağaçlandırmaya teşvik ederek ÇEVRE olgusuna katkıda buluyor. Yeşil örtü ve orman alanlarını genişletmek için mücadele eden Ege Orman Vakfı, rekreasyon alanları ve fidanlıklar kuruyor, sel baskınkarı ve erozyonu önleyici çalışmalar yapıyor, okullarda ormanların korunması, ağaç ve orman sevgisinin yaygınlaştırılması konularında eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yürüt üyor. Ege Orman Vakfı’na 0232- 464 51 60 / 0232- 463 80 80, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü 0232-369 50 55 nolu telefonlarından ulaşarak yanan ormanların tekrar yeşertilmesine bir katkı da siz koyun.

 

Atatürk’ün 82 yıl önce verdiği ders
Atatürk, günümüzde pek çok insanın henüz bilincine varamadığı doğaya olan duyarlılığı 82 yıl önce Yalova’da yaşanmış. Ulu önder, asırlık çınarın bir metrelik dalını kestirmemek için yaşadığı köşkü 4 metre 80 santim raylar üzerinde ağaçtan uzaklaştırmış. Keza o yıllarda dünyada ne ozon tabakasının delinmesi, ne global kirlilik, ne asit yağmurları, ne orman katliamları konuşulmuyormuş. Bir iğde ağacının kesilmesine, bir tayın ölümüne ağlayan büyük önder, bakın çınar ağcının dalının kesilmesine nasıl karşı çıkmış. “Atatürk’ün 21 Ağustos 1929 günü Bursa’ya gitmesi gerekir. Bu gezisinde ilk defa Mudanya yolunu kulak istemez. Yanındaki heyetle Ertuğrul Yatıyla İstanbul’dan hareket eder. Marmara’da kıyılarında gezintiye başlarlar. Yalova sahilinden geçerken birden dallarını özgürce uzatmış, başı dik ve asırlık o çınarı görür ve dakikalarca hayranlıkla izler. Atatürk, yatından iner ve ulu çınar ağacının yanına gider. Gövdesi ve kollarıyla insanlara güven veren ulu çınara sırtını dayayıp uzun süre oturur. Ayağa kalktığında çınara daha yakın olmak istediğini ve hemen yakınına bir ev yapılması emrini verir. Çünkü, Atatürk için hayatı boyunca çınarlar, kayınlar, meşeler, çamlar, salkım söğütler en kutsal değerlerdir. Atatürk’ün dev çınar ağacının hemen yanına yapılmasını istediği ev 13 Eylül 1929 tarihinde bitirilir. Atatürk bir gün, dev çınar ağacının yanına yaptırdığı köşküne geldiğinde çınar ağacının dalını kesmeye çalışan bahçıvan ile karşılaşır ve hemen yanına çağırarak bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvandan, “Ağacın dalları uzamış, binanın duvarlarına dayandığı için kesiyorum efendim” yanıtını alınca Atatürk düşünülmesi bile imkansız olan bir emir verir “Ağaç kesilmeyecek bina kaydırılacak ”der. 1930 yılında imkansız olan başarılır ve köşk ulu çınardan 4 metre 80 santim uzaklaştırılır. İstatistiklere göre günümüzde rant uğruna cayır cayır yakılan ormanların yüzde 97’sinin insan kaynaklı olduğunu da bilmenizde fayda var.

YORUM YAZ