Bayramda Çikolata İle Başınız Dertteyse

  • 0
  • 1.091
Yazı Boyutu:

Çikolatanın tarihte M.Ö. 1500 yılına kadar gittiği tahmin edilmektedir. Çikolata kelimesi, kakao çekirdeklerinin havanda gürültülü bir şekilde dövülmesinden dolayı, "gürültü" anlamına gelen Aztek dilinde; "choco" ve "su" anlamına gelen "atle" kelimelerinden türetilmiştir.
Amerika’ dan İspanyollara oradan da Avrupa'ya satılmaya başlanan kakao çekirdekleri ticaret sayesinde dünyaca ünlü hale geldi. 1875'te İsviçreli Daniel Peter 8 yıllık bir çalışmanın sonrasında çikolatanın özüne yoğunlaştırılmış süt karıştırarak bugünkü sütlü çikolataya icat etmiştir.
Çikolata hakkında bilmedikleriniz, bugüne dek yapılmış araştırmalar ve 'Çikolata yararlı mı, zararlı mı' tartışmasında kişisel görüşlerimi sentezlemek gerekirse bakın neler çıktı:

Çikolatanın %52 si yağ, %41 i Karbonhidrattan meydana gelmektedir ve 100 gramı etiketlerde yazdığı üzere 580 kcal. dir. İçerdiği oleik asit, flavaonoidlerle kalp damar sağlığını koruduğu söylense de kendimizi kandırmamalıyız. Flavanoidler için en kuvvetli kaynak meyveler ve sebzelerdir.

Ayrıca farklı bir bakış açısı ortaya koymak gerekirse çikolatada bulunan palmitik asit ve stearik asit de kalp damar sağlığı açısından tüketilmesi istenmeyen yağ asitleridir.

 

Bol miktarda polifenol içermektedir. Böylece kanser önleyicidir. Örneğin,

 

36 gr kakaodan üretilen ürünlerdeki polifenol içeriği şöyledir:

 

Kakao tozu - 1,300 mg

 

Bitter çikolata - 700 mg

 

Sütlü çikolata - 300 mg

 

Yani aslında kakao tozu bitter çikolatadan bile daha isabetlidir. Tarifini yazının sonunda vereceğim içecekler sizin için çikolata yemekten çok daha faydalı olacaktır.

 

Ayrıca bazı çikolatalar yukarıda kanser önleyici ögelerle toplumda özendirildiğinin aksine, kansere neden olan melamin dediğimiz plastik tabak yapımında kullanılan bir katkı maddesi bile içerebilmektedir. Bu nedenle çikolatanın sürekli yenilmesi doğru değildir.

 

Çikolata, E ve B vitaminleri, demir, magnezyum, potasyum yönünden zengindir. Ancak bu vitamin ve minerallerin tek kaynağı çikolataymış gibi sürekli yemek de doğru değildir. Neyin dozu kaçıyorsa risk almaya başlamışsınız demektir.

 

Bristol Üniversitesi’ nde yapılan araştırmalara göre çikolata (içerdiği kakaodan dolayı)

 

mutluluk hormonlarını harekete geçiriyor, ancak “mutluluğu çikolatada aramak” kilo alıp sağlığımızı kaybetmeye başladığımızda, bizde “derin bir mutsuzluk” ve “terk edilmesi güç bir bağımlılık” yaratabilir. Çünkü iştah açıyor. Bayramda çikolatayı yemeyi hızlandırdığınızda bayram bitmesine rağmen bırakamayabilirsiniz. Aman dikkat.!... Kontrollü tüketmekte fayda var.

 

Harvard Tıp Akademisi’ nde yapılan araştırmalara göre kakaonun yüksek tansiyonu düşürdüğüne dair bulgular olsa da her şeye koyduğumuz limon aslında tansiyon düşürmede çikolatadan daha başarılıdır.

 

Diş sağlığı açısından önemli rolü bulunan florid açısından da zengin olan çikolata, diş sağlığını koruyor diyemeyiz çünkü şeker içermesi bu etkisini ortadan kaldırırken çürük riskini aksi gibi arttırmaktadır. Stresle mücadelede faydalı olan potasyumun da tek kaynağı çikolata değildir. Yani çikolatada olup da başka besinlerde olmayan bir besin ögesi yoktur. Kilo alma ve pankreası yorma bağımlılık, insulin direnci vb riskleri almaya değer mi diye bir düşünmek gerekir.

 

Çikolata büyük miktarda bakır da içeriyor. Bakır, vücudun demiri absorbe etmesine yardımcı oluyor. Bu da cilde, damarlara ve dokulara faydalı ve kansızlığın önlenmesine yardımcı gibi gösterilse de çikolata bir sektördür. Elbette bize yalnızca olumlu yanları varmış gibi sunulacaktır. Dikkate alınması gereken önemli bir ayrıntı da kakaoda bulunan kafein dinamizme yardımcı olduğu kadar kemik sağılığı açısından, eğer çikolata sürekli tüketiliyorsa (kahve kadar olmasa da) tehdit oluşturmaktadır. Hatta beslenme uzmanları olarak, çocukların sütlerine kakao karıştırmayın ki yararlılığı azalmasın deriz.

 

Bağışıklık ve üreme sistemi için demir ve çinko içerdiğinden yararlı olduğu savuluyor. Oysa çinko çikolatada ette olduğundan çok daha azdır. İş bağışıklık sistemini korumaya geldiğinde yine çok düşük kalorili olan sebzeler ve meyveler imdadımıza koşmaktadır.

 

Hatta kakaoda bulunan birkaç tane etkin madde migreni tetikleme özelliğine sahiptir. Migren şikâyeti olanlar genelde çikolataya karşı açlık duymaya başladıklarında migren ağrılarının başlama devresine girmişler demektir.

 

Çikolata için de günde 2-3 yaprak çikolatayı geçmemekte fayda vardır. Bayramdan sonrada misafirleri ve çocukları bahane ederek el altında bırakmanız büyük risktir. Kendinize dürüst olun, çocuklar için dediğiniz bir şeyi çocukların odasında bulundurabilirisiniz. Gözünüz görmemeli. Ya da misafirler içinse evde görünmeyen bir yere koyun veya baş edemiyorsanız kutusuyla birlikte evden bir şekilde uzaklaştırın.

Unutmayın ki, çikolatanın temel maddesi kakaodur ve kakao’ya alerjisi olanlara ideal bir alternatif çözüm evde yapılmış sıcak kakao içeceğidir. Ancak tüm çikolataların kakao yağından yapılmadığını unutmamak gerekir. Tatlandırıcı olarak en uygun seçenek ‘stevia’ dır. Sıcak suyu veya sütü yavaş yavaş akıtırken diğer yandan kakaoyu hızla karıştırın. Yazın da soğuk halini buzla kullanabilirisiniz.

YORUM YAZ
Arşiv