HİLTON’ da Yunan Gecesi

  • 0
  • 1.402
Yazı Boyutu:

Nasıl keyiflendim, nasıl: Anlatamam…

Hilton’ da Yunan Gecesi’ ne davetliydim.

www.bizimizmir.net kurucusu Sn. Mehmet Kurt, (diyetisyen olduğum için olsa gerek) beni bir tabak yeşillikle karşıladı. Hiç gocunmadan, yemeye koyuldum. Elimde kuzu kulağı ya da ekşi kulak denilen ot vardı. Görünümü rokaya benziyor, ancak acı değil, ekşi…

Çocukluğuma gittim bir anda. İlkokuldayken çıkışımıza gelen seyyar satıcı, el arabası içinde bu bitkiyi satardı. İlkokul öğretmenimiz de “Sokakta satılan yiyecekleri almayın” derdi. Eskiden eskiden seyyar satıcılar ne kadar da masummuş…

Salona girdim. kırmızı şarabı 1 kadehten az içtim, ama çok nefisti. 1 tabağa az miktarda karidesli ve ahtapotlu sıra dışı olmak üzere 2 farklı salata, bol yeşillik aldım ve biraz da mandalina yedim. Çok toktum. Ancak sizler için aşçıyla yemekleri turladım. Sorular sordum.

Bakın neler keşfettim:
Bol miktarda patlıcanlı olan pilavı, muska böreği gibi üçgen sarıp üzeri susam ve yumurta ile fırınlamışlar. Pilav yufka içinde çok da karbonhidrat yüklü gibi gelse de sıra dışı bir tarif ve lezzeti tahmin edebiliyorum. 

Asma yaprağını ince ince kesilmiş kuzu sırtı ve hellimle sarıp, güveçte iri mor üzüm taneleri ile pişirmişler. Bu kombinasyon da oldukça yaratıcı…
Yunanlar bu işi biliyor. Keşke tok gelmeseydim de minik minik tatlarına da bakabilseydim. Bildiğim bir şey var ki; hepsi çok iştahla yediler.

Oldukça iri 2-3 işaret parmağı kalınlığında dana etini, sarı, kırmızı yeşil dolmalık biber ve kurutulmuş domates salçasıyla beraber pişirmişler. Bu harika görünüyordu. Bildiğimiz güveci andırıyor. Güveçi bu kadar şık görmediğinize dair bahse girebilirim.

Kopanisti peynir toplar ise renk renk ve çok sevimliydi.
Kenarda bir şey dikkatimi çekti. Beyaz, rulo şeklinde üzeri hindistan cevizli gibi görünüyordu. Yanında ayaklı bir etiket vardı. Tarçınlı, cevizli diye başlayan bir adı vardı. Sütlü tatlıyı andırıyordu. Tabağına çok ince bir dilim aldım. Emin adımlarla masaya yürüdüm. Merak ve iştahla çatalıma aldığım şey, damakta yayıldı, damağımı kapladı. Oldukça tanıdık ve yağlıydı. Aman tanrım bu kaymak!!!  Haha… başka bir yiyeceğin etiketi kaymış olmalı; sütlü tatlı diye yediğim şey kaymak çıktı. “Bunda görürde tarçın da yok ama?” diyerek şüphelenmiştim aslında. Kader, bir beslenme uzmanıyla böyle bir gecede nasıl dalga geçer? Tabii ki kaymakla…

Tatlılar kısmında çeşit çeşit baklavalar, üzeri susamlı şambali, düğme tatlısı, bohça şeklinde yufkaya muhallebi iç malzeme yapılmış, bademli un kurabiyesi ve daha neler neler… tatlılar da en az salata ve ana yemekler kadar baştan çıkarıcıydı.

Salatalarda yeşillikler ve kalamar, karides, lakerda gibi deniz ürünleri ağırlıktaydı.

Domates kırmızı soğan maydanoz ve karides… Klasik kombinasyonlara, cesur ve sıra dışı ilaveler…

Mesela toz tarçın ve beşamel soslu patlıcan musakkayı güveçte düşünebiliyor musunuz? Öyle vıcır yağlı da asla değildi. Bizler de evlerimizde yaratıcı fikirleri az yağlı olarak deneyip, mutfağımızı keyifli hale getirebiliriz, Yunan Gecesi başarısını aynen tutturamayabiliriz belki ama…

Müzikler kah Türkçe kah Yunanca…
Danslar ve yöresel kıyafetler tamamen Yunanistan’ daymışsınız gibi hissettiriyordu. Daha neler neler… Hilton’ da manzara zaten tartışılmaz, yalnızca seyredilirdi. Başta Sn. Sevil Görgülü( operasyon müdürü), Sn. Mustafa Tuncer(Yiyecek içecek operasyon sorumlusu) olmak üzere tüm garsonlar, servis elemanları ve aşçı son derece başarılı, nazik, güler yüzlü ve sıcakkanlıydı. Herkesle tanıştım. Gerçekten çok eğlendim. Elimde olmadan slogan geliştirdim: “

Hilton…

Dilediğiniz kadar şımarabilirsiniz.”

YORUM YAZ