Bazen herkes gevşer ve fazla yemiş ya da içmiş olabilir. Bu, herkesin biraz olsun hakkı gibidir. Ancak biraz tabii. Bu gevşemeler sıklaşır da porsiyonlar büyürse, metabolizma hızınız 2000 kalorinin üzerinde bile olsa, kilo alabilirsiniz. Çünkü 2000 kalori de bir sınırdır ve sınırlarımızı aştığımızda er ya da geç bunun olumsuz sonucuyla karşı karşıya kalırız.
Burada önemli olan herkesin sınırlarını hızla kabullenmesi, kendisine özgü porsiyon büyüklüğü, kendisine özgü tüketim sıklığına adapte olmasıdır. Örneğin: Bir poğaçayı haftada 4 kez yiyerek kilo alıyor, 2 haftada 1 kez tadımlık yani 1 ısırık yiyerek zayıflıyor, haftada 1 tane yiyerek ideal ağırlığınızı koruyorsanız, bu kilo alma, verme ve koruma ile ilgili sınırlar aşağı yukarı hep geçerli kalacaktır. Bunu deneyimleriniz dahilinde bilirsiniz. İşte insanın limitleriyle barışık yaşaması böyle bir şeydir Zaten en büyük mutluluk hem sağlığı, hem ideal ağırlığı korumak hem de istediğimiz ortama uyum sağlayacak kadar yiyip içebiliyor olmaktır. Çünkü bu sayede hepsini aynı anda başarırız.
Çevrenizde sizden daha fazla yiyip içen insanlara bakıp isyan etmeyin. Böylece kısa sürede obeziteye sürüklenmek yerine, sağlıklı tercihler yapmaya konsantre olabilirisiniz. Başkasının besin tercihlerine ve porsiyonlarına özenme, kilo alacak tempoda yeme içme gibi hatalı zihinsel süreçler/davranışlar, zayıflamayı ve ideal ağırlığı korumayı güçleştirmektedir. Bu nedenle sağlıklı beslenmeyi geçici süre için bir zayıflama yöntemi gibi görmemelidir. Bu bir yaşam biçimi olmalıdır. Hayatın tadı tuzu dediğimiz besinler ise, belirli sınırlar içinde tüketilebilir. Bu sayede hem ideal ağırlığımız hem sağlığımızı korumak mümkündür, hem her ortama keyifle dahil olmak mümkündür. Kalabalık ve yemeli içmeli ortamlarda limitleri aşmadan eğlenebiliyor olmak, üstüne bir de ertesi gün tartıya baktığınızda gülümseyebilmek, haftada 4 veya daha fazla poğaça yemekten daha büyük, daha kalıcı bir mutluluktur. Kilo korumak da bireyin tüm bunları özümseyebilmesidir.