Masa Başı Çalışanlara

  • 0
  • 528
Yazı Boyutu:

İnsanların avcı olarak yaşadığı çağlarda, bedeninde yağı depolayabilenler hayatta kaldı. Hepimiz bu genetik kodlamaya sahibiz. Besinlerden gelen enerjiyi çar çur etmemek ve mümkünse depolamak; avlanabilmenin garantisidir.

İşte bu nedenle metabolizmamızın sabah açlığında dinlenme halindedir. Biz güne uyandık diye sindirim ve boşaltım sistemleri de çalışması gerekmez. Uyandıktan sonra en geç 2. Saatte kahvaltı veya en azından kahvenizde bol bol gerçek süt sistemleri harekete geçirir. Kahvaltıdan itibaren 4. saatte metabolizma yeniden dinlemeye geçmiş, enerji harcamasını rölantiye almıştır.

Deneklerde saat başı açlık hissi veren ghrelin ve tokluk hissi veren leptin değerleri ölçülmüş, yemekten sonra 4. saatte ghrelinin yükselip leptinin düştüğü gözlemlenmiştir. Gelin siz öğle saatine denk gelen toplantılarınızı bahane etmeyin. En azından öğleden sonraki ara öğününüzü yanınıza alın. Öğle yemeğiyle ara öğün yer değiştirsin ve öğle yemeğini öğleden sonra gecikmeli olarak da olsa yiyin. Bu öğle yemeğine denk gelebilen toplantılarda güvenli atıştırmalık olarak da: Kuruyemiş, kepekli bisküviler, tam buğday veya çavdar unundan çubuklar, kahve içiliyorsa bile bol sütlü kahve, şeker oranı düşük kuru meyveler, ayran gibi seçeneklerini kullanabilirsiniz.

Böylece:

  • Karnım aç değil
  • Gözüm aç değil,
  • Tansiyonum düşük değil,
  • Şekerim düşük değil,
  • İştahımı frenleyebiliyorum,
  • Bir oturuşta yüklenip mideyi genişletmiyorum,
  • Doğru restoran seçebiliyorum,
  • Doğru menü planlayabiliyorum ve
  • Porsiyon büyükse kesip küçültebiliyorum,
  • Üstelik metabolizma her 4 saatte bir çalışmak zorunda kalıyor,
  • 1 ara öğünde alınan enerjiden fazlasını harcıyor” şeklinde avantajlar elde edeceksiniz.
Tüm güne yayarak içeceğiniz bol su (çay kahve değil), zihinsel performansınız, odaklanma kapasitenizden bağımsız düşünülemez. Vücut suyu %2 azaldığında konsantrasyon bozukluklarının başladığını biliyor muydunuz? Unutmayın ki beyniniz yakıta ulaşabilmek üzere her 4 saatte bir beslenmek ister. Kanın bu besinleri beyne taşıma kapasitesi de vücutta ideal su dengesiyle ilişkilidir. Yani ne aşırı su tutan faktörler ne de aşırı su boşaltan faktörlere ihtiyacınız yoktur. Tek ihtiyacınız olan düzenli ve güne yayarak bol su tüketmektir. Bedeniniz ihtiyacı olan kadar suyu kullanır ve sonra fazlasını zaten atar.

2,5 lt suyu boşaltmak için böbrekler her gün 150 kcal ekstradan harcar ki bu da 45 dk tempolu duraklamasız yürüyüş ile eşdeğerdir. Oturduğunuz yerden enerji harcamanın bir yoludur bol su tüketmek...

Bir tüyo daha vermek gerekirse: Bedenimiz önce besinle gelen karbonhidratları, sonra besinlerle gelen yağları yakar hala enerji açığı varsa (harcadığınız enerji aldığınız enerjiye göre yüksekse) depo yağlar yakılır.

Eğer masa başı çalışıyorsanız ve spor yapamıyorsanız; en azından aldığınız enerjiyi düşük tutmaya çalışın. Bu doğrultuda da karbonhidratları ve yağı kısıtlamak isabetli olacaktır. Pirinç, patates, beyaz un, hamur işi, pizza, makarna, şehriye, erişte, beyaz unlu çorbalar, şeker ve şekerli yiyecek ve içecekler, tatlılar, dondurmalar ve kontrolsüz meyve tüketimi ile aşırı alkol tüketimine çekidüzen vermekte fayda vardır.

Tüm bu öneriler sayesinde metabolizmanız çok çalışacak, hızla yağa dönüşenlerden uzak kalacağınız için depo yağlar yakılabilecektir. Zihinsel, bedensel performansınız ve iş performansınız artabilecektir. Ruhsal toleransınız da sinir sisteminizin sağlıklı beslenebilmesinden bağımsız düşünülemez. Sizce abartıyor muyum? Denemeye ne dersiniz…

YORUM YAZ
Arşiv