SONUNDA SÜT BALÇIKLA SIVANDI

  • 0
  • 1.061
Yazı Boyutu:

Süt içindeki şeker bağırsaklarda laktaz enzimi ile parçalanır. Enzim bağırsaklarınızda yeterince salgılanamıyorsa, sindirim bozukluğuna bağlı olarak midede, bağırsaklarda şikayetler baş gösterir. Sindirim sistemde gaz, bulantı, ağrı, şişkinlik ortaya çıkar ki: Buna da laktoz intoleransı denilir.
Yaşanan soruna bakıldığında; laktozu tolere edemeyen çocukların belirli illerde, belirli okullarda toplanmış olması mümkün değildir. Ancak son olaylarda bu tip bir öbeklenme söz konusu…. Genetik açıdan birbirine yakın kişiler belli yerlerde kümelenebilir’ şeklinde açıklamalar yapılmış. Ama bu sorun bu kadar da genetik benzerlik olmaz ki…
Şuna bir bakın: Muş’ta dün 1 okulda 40 öğrenci, Osmaniye’de tek okulda 27 öğrenci, İstanbul’da tek okulda 60 öğrenci…
Laktoz intoleransı genetik geçişli olabilir ama okulda tenefüste oynadığın arkadaşına solunum yoluyla bulaşan bir şey de değil. Rakamlar ve hastalığın dağılımı, adeta solunum yoluyla bulaşan grip virüsü gibi… Bu tip intoleransın toplumda 2bin kişide 1 görüldüğü yönünde… İnek sütü alerjisi bebeklik döneminde görülür. 3 yaşına kadar büyük oranda geçer. Dolayısıyla 7 yaşından büyük bu öğrencilere, daha önce süt içirilip de inek sütü alerjisinin fark edilmemesi mümkün değildir.
Bakınız, zaten isyan eden aileler çocuklarına ilk defa süt içirmediklerini söylüyorlar. Şimdiye kadar süt içince hasta olmayan çocuklar adeta biyolojik bomba atılmışçasına topluca hastaneye gidiyorlar.
Bir hatırı sayılır profesörün de; “okullarda süt dağıtımının aslında bir bakıma  faydası oldu. Bu tip intoleransın ülkemizde ne kadar sık olduğunu görebildik. Böylesi ülke çapında bir çalışmayı insan sağlığı üzerinde yapmak mümkün değildi” şeklindeki açıklamasını ise talihsiz buluyorum. Gereksiz bir polyannacılık… Çoluk çocuk telef olurken hiçbir ebeveynin duymaya ihtiyacının olmadığı tarzda bir bakış açısı… Bunu komşusuna bile anlatmasın kendi zihninde döndürüp bıraksın bence… Bu şuna benziyor: “Van’ da deprem olmasaydı iyiydi ama madem oldu, bahaneyle kaç binanın depreme dayanıklı olduğunu gördük “demek kadar abes bir şey…
 
Bazı çocuklar sütten yoğurt çıktığını söyledi. Üstelik bir tv haberinde, öğretmenlere, “Şişkin duran süt kutularının çocuklara verilmeden toplanması direktifi verildiği” duyuruldu. Tüm bunlar; taşınma, saklanma, üretim koşulları esnasında sütlerin mikrobik bulaşma/üremeye maruz kalmış olabileceğine işaret ediyor.
Sütlerin son kullanma tarihi geçmemiş olsa dahi süt çabuk bozulabilen, sağılma sırasında mikropla karşılaşabilen bir besindir. Sadece insanlar için değil mikroplar için de çok besleyici bir içecektir.
Hemen kötü senaryo yazmamak lazım, elbette basında ilk olarak intolerans üzerinde durulmalıydı. Ancak isterdim ki; ilk olayların üzerinden, hemen hızla numuneler mikrobiyolojik olarak test edilsin. Laboratuvar testleri sürerken süt dağıtımı katı bir kararla durdurulsun, tüm topluma gerekli açıklamalar net biçimde yapılsın ve zehirlenmeler böyle 5. gün bile devam ediyor olmasın…
Ve tabii ki keşke bu sansasyonel olay gerçekleşmeseydi de tüm ülkede çocuklarımıza süt dağıtımı gibi kutsal bir görev de sütün yararlılığı da gölgelenmeseydi.
Önerim şu olabilir: Çocuklarınıza her zaman güvenle süt içirdiğiniz kaynaklara yeniden yönelin.

YORUM YAZ