İmparatorluk Tacından Gelen Ebedi Tavsiye

Tek Sığınağınız Kendi Zihniniz: İmparatorluk Tacından Gelen Ebedi Tavsiye

Her sabaha gözlerimizi açtığımızda, modern hayatın gürültüsü zihnimize hücum ediyor. Stres, kaygı, gelecek endişesi... Peki, tüm bu kaosa karşı en sağlam sığınağımız neresi? Cevabı, yaklaşık iki bin yıl önce, Roma İmparatorluğu'nun zirvesindeki bir lider verdi: Marcus Aurelius. Kendime Düşünceler adlı eseri, sadece bir imparatorun felsefi notları değil, çağlar ötesinden gelen bir yaşam kılavuzu.

Benim için çok önemli olan ve kendisine hayran olduğum birinin tavsiyesiyle başucumda yer alan, okuyan- dinleyen herkesin hayatına dokunan bu eserin özü, Aurelius'un o can alıcı emrinde saklı; "Kesinlikle gerçekleştirmek istediğin şeyler için hızlan, boş umutları defet, eğer kendinle ilgiliysen, hâlâ mümkünken kendi yardımına kendin koş." Bu, basit bir kişisel gelişim sözü değil, Stoacı felsefenin damıtılmış halidir. İmparator, dış dünyadaki olayların, şöhretin ve zenginliğin gelip geçici olduğunu biliyordu. Kalıcı olan tek şey, kendi kontrolümüzde olan yegâne güçtür: yani eylemlerimiz ve yargılarımız.

Hayatımızı ertelemeyi bırakıp, şimdiki anın ne kadar kısa olduğunu kabullenmeliyiz.
Aurelius, "Yaşayacak on bin yılın varmış gibi davranma. Kaderin başının üzerinde asılı duruyor," sözleriyle aklımı başıma her seferinde tekrar getiriyor. Dışarıdaki haksızlığa öfkelenmek, geçmişe takılıp kalmak ya da geleceğe dair kaygılanmak.. Bunların hepsi, asıl yapmamız gerekeni, yani şu anda erdemli ve akla uygun yaşamayı engelleyen olgular.

Peki, ne yapmalıyız? Gereksiz olan ne varsa; boş dedikoduları, anlamsız arzuları, vesveseleri zihnimizden söküp atmak zorundayız. Çünkü dışımızdaki dünya bir tiyatro sahnesi; ancak kendi aklımızın ve yargılarımızın oluşturduğu sığınak, hiçbir fırtınanın yıkamayacağı tek kale.

Öyleyse kararı verin: Ertelemeyi mi seçeceksiniz, yoksa bu antik imparatorun çağrısına uyup bugün, hemen, şimdi, kendi yardımınıza koşarak eyleme geçmeyi mi? Hayatınızın dizginlerini elinize alın. Çünkü aradığınız dinginlik, ne saraylarda ne de uzak diyarlarda; o sükûnet, daima sizin içinizde, doğru seçimlerinizi bekliyor!