İZBAN’IN ZARAFETİ…

  • 0
  • 461
Yazı Boyutu:

Uzun yıllar muhabirlik yaptım

Sonra istihbarat şefliği, haber, yazı işleri müdürlüğü falan hepsini toplarsak gazetecilikle bugünlere geldik.

Şimdi profesyonel değilim.

Bana verilen köşede, akademik olmayan, halk ağzıyla aklımın yettiği, kalemin döndüğü kadarıyla yazıyorum.

           *

Her yazıya çok sayıda karşılık geliyor.

Bazen takdiri çok, bazen fırçası ağır.

Yaptığımız iş, fıkra yazarlığı.

Başka ne isteriz ki?

Yazı okunsun; güzelse övülsün, beğenilmezse sövülsün.

        *

Bu görüşle yola çıkıp, lafı İZBAN’a getireceğim.

Yeni kurulmasına rağmen, hizmet ve saygınlıkta kurumsallaşmayı sağlayan İzmir Banliyö Sistemleri Genel Müdürlüğüne…

Bir süre önce, vagonların taşlanması olayına değinmiş, bir dizi öneride bulunmuştuk.

Ertesi gün yöneticileri aradı.

Zarafet ve nezaketle önerinin dikkati alınacağını, şükranla sundu.

         *

İki hafta sonra…

İZBAN Genel Müdürü Selçuk Sert ve Yardımcısı Sönmez Alev (Aynı zamanda Metro A.Ş Genel Müdürü) imzalı aşağıdaki yazı geldi.

         *

Sayın Erdal İZGİ;

                     07 Eylül 2011 tarihinde “Taşı atan el kimin?” başlıklı yazınızda, İZBAN trenlerine taş atılması olayına

                                       bizimle aynı pencereden baktığınızı görmek, bizleri mutlu etti.

                                       Trenlere taş atılması, eskiden Anadolu köylerindeki çocukların en büyük eğlencesiydi…

                                       Bugün İzmir’de yaşananları da, bu geleneğin devamı görüyoruz.

                                       Ve bu olayları, polisiye önlemle değil, çocuklara İZBAN trenlerini sevdirerek önleyeceğimize inanıyoruz.

                                       Ağustos ayında projelendirdiğimiz “Trene binmeyen kalmasın”  kampanyamızı, önümüzdeki günlerde uygulayacağız.

                                       Aliağa’dan Menderes’e 80 kilometrelik hattımız üzerinde yer alan 31 istasyonumuza yürüme mesafesindeki ilköğretim okullarını tespit ettik.

                                       Öğrencilerin ayağına giderek onlara raylı toplu taşımacılığın kurallarını, trenlerin işleyişini ve bakımını anlatacağız.

                                       Çoğunu İZBAN trenlerine bindirip, bizleri daha yakından tanımalarını sağlayacağız. Bazı çocukları Çiğli Bakım Atölye’sinde misafir ederek,

                                       kırılan camın değişim sürecini göstereceğiz.

                                       Onlara, günün anısına İZBAN logolu küçük hediyeler vereceğiz.

                                       Kendimizi iyi anlatabilirsek, her türlü zorluğun da üstesinden geleceğimize inanıyoruz.

 “Taşın atan el kimin” başlıklı yazınız da,  projeyi bir an önce devreye sokma konusunda cesaretimizi artırdı. Saygılarımızla.

               *

Ne güzel değil mi?

İzmir’in buna ihtiyacı var.

Ortak aklı kullanacak, fikirleri takip edip önem verecek ve kişileri onurlandıracak yöneticilere.

Bunun için İZBAN’ı örnek veriyorum.

Memlekette böyle kurumlar olsun.

Kapısının önünü her gün süpürmeye hazırım.

Sözüm söz!

YORUM YAZ