Özel kuruluşlardan ÇEVRE’ye önemli yatırımlar

  • 0
  • 1.476
Yazı Boyutu:

2012 yılına girerken, içinde sağlık, mutluluk, huzur, bereket, adalet, barış kelimelerinin bulunduğu pek çok mesaj ve mail aldım. Bende sevdiklerime felsefeci, yazar, düşünür, politika teorisyeni ve insanın özü itibariyle iyi olduğuna ilişkin görüşü ve toplumsal sözleşme öğretisiyle ünlü Jean Jacques Rousseau’nun, “Sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşamayı istemek yetmez. Bunun için çaba harcamak gerek” mesajını gönderdim.

Hiç aralıksız 15 yıldır çevre yazıları yazıyorum. İlk yazmaya başladığımda bazı meslektaşlarım “Çiçek, böcek yazarı” diyerek sık sık şakalar yaptılar. Hiç alınmadım ve yoluma devam ettim. Yaşamda farkındalık çok önemlidir. Eğer bir şeylerin farkına varılmaz ise bazen çok geç kalınmış olabilir. Hatırlıyorum 15 yıl önce ÇEVRE’ye by kadar duyarlılık fazla değildi. Dünyanın kötü gidişatı tedbirleri arttırdı. Başlıktaki gibi özel kuruluşlardan ÇEVRE için önemli yatırımlar, kampanyalar, bilinçlendirmeler başladı. Türkiye İş Bankası’nın TEMA işbirliği ile başlattığı 81 İlde 81 Orman kampanyası ve TV ile internetten yayınlanan klip müthiş etkili ve izlemenizi tavsiye ederim.

İş Bankası klipini mutlaka izleyin
Google’dan gorsel.isbank.com.tr girdiğinizde bir ağacın anatomisi bölümünü tıklayıp Defne, Çınar, Manolya, Kiraz, Fidan isimli çocuklar doğanın içinde sevinç içinde koşuşturuyorlar ve fondaki ses “Bu gün diktiğiniz her fidan onlar adına. Çocuklarınıza yaşanılır bir dünya için İş Bankası’nın 81 ilde 81 orman şenliğine sizde katılın” diyor . Sitede ayrıca buzulların erimesi, erozyon, endemik bitkiler arasında yer alan ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Sığla ağacının faydaları ve çevreye duyarlılık testi gibi bilgiler var. Mutlaka izleyin ve dostlarınıza da söyleyin.  

Çevre’ye 1,3 milyar dolar
Tansaş Ege Orman Vakfı işbirliği ile Ege Bölgesi’nde 366 bin 558 adet fidan dikerek önemli bir sorumluluk üstlendi. Bu güzel çalışmayı Alsancak Garı meydanına astığı ışıklı pano ile paylaşmış. Keza çevre adına önemli diğer bir proje ise Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) ve Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Programı (TURSEFF) arasında imzalanan işbirliği protokolü.  Bu protokol ile enerji verimliliği sağlayan yatırımlar için 1,3 milyar dolar kredi sağlanacakmış. Krediden küçük ve orta boy işletmeler, organize sanayi bölgeleri ve vatandaşlar bireysel olarak yararlanabilecek. Preje içinde, yenilenebilir enerji kaynakları olan hidroelektrik, rüzgâr enerjisi, evlere, apartmanlara ve işletmelere enerji tasarrufu ve verimliliği sağlanması yer alıyor. Çevre adına özel kuruluşların bu adımları çok çok önemli. Diğer özel şirketlere de örnek olsun.  

Bu kadarına da pes doğrusu (!)
Urla’nın Özbek Köyü’ne defalarca gittim ve “İzmir’in gizli kalmış cenneti”, “Ege’nin turizmde parlayan yeni yıldızı” başlıklı yazılar yazdım. Bin yıllık geçmişi olan bir köy. Tarihi hamamları ve çeşmeleri bunu kanıtlıyor. Doğa harikası. Akkum Sahili turkuvaz renkli deniziyle ünlü. 1100 nüfuslu köy zeytincilik, balıkçılık ve turizm ile geçimini sağlıyor. Peki neden başlıkta pes doğrusu yazdım biliyor musunuz? Köye 500 metre mesafede taş ocağı kurulma izni verilmiş. Herhalde izni verenler incelemeden masa başında imza atmışlar. Çünkü kanun taş ocağı işinin zeytin tarlalarına en az 3 kilometre uzaklıkta olması gerektiğini hükmediyor. Artı taş ocağının kurulacağı bölgede içme suyu kaynağı varmış. Tozun toprağın vereceği zararı yazmıyorum. Umarım bu yanlıştan tez dönülür. Köylüler burnundan soluyor.

 “EXPO 2020’ye aday bir şehre yakışmıyor”  
Hava kirliliğiyle ilgili çok sayıda İzmirli konuyu sık sık gündemde tutmamı isteyen mailler atmış. Çevre gönüllüsü okuyucularım “Yeter artık!” diye başladıkları maillerden en çarpıcı olanı “Kirli havadan annem ölüyordu” yazının sahibi Sacide Aktaş isimli bir okurumdandı. Aktaş şunları yazmış: “Annem astım hastası ve nefes darlığı çekiyor. misafirlik dönüşü fenalaşan annemi İzmir Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırdık. Doktorlar, oksijen çadırına aldılar ve ‘Annenizi böyle havalarda bir daha asla sokağa çıkarmayın. Hava karardıktan sonra da sabaha kadar evinizin kapı ve pencerelerini sakın açmayın’ dediler. Annem, az daha geç kalsaydık ölüyordu. Yeter artık. Yetkililer hava kirliliğine kalıcı çözüm üretsinler. İzmir’in ve İzmirlilerin yaşadığı hava kirliliğinin sonu nereye kadar gidecek? Apartmanların çoğunun bacalarından simsiyah dumanlar çıkıyor ve çoğunun bacaları temizletilmediği için zehirleniyoruz ve balkonlarımıza da is yağıyor. Ayrıca vakıfların dağıttığı kömürler incelensin. Termal cenneti bir bölgede yaşıyoruz. Neden doğalgaz özendirilmiyor. EXPO 2020’ye aday bir şehre yakışmıyor.

YORUM YAZ