Dünyada Türkiye’nin 1.5 katı kadar büyük GDO ekim alanı var

  • 0
  • 2.355
Yazı Boyutu:

İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) Ege-Koop işbirliğiyle “GDO’lu Gıdaların Toplum ve Çevre Sağlığına Etkileri” konulu panel, Birlik Plaza Konferans Salonu’nda yapıldı. Panelin oturum başkanlığını TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Gökhan Günaydın üstlendi. Panele konuşmacı olarak Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, E.Ü. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu, TÜKODER İzmir Şube Başkanı Gülçin Tonguç, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Tosun katıldı. 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Gökhan Günaydın, dünyada Türkiye’nin 1,5 katı kadar büyük GDO’lu ekim alanı bulunduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: “Ticari olarak 25 ürün var. Türkiye’yi ilgilendiren GDO’lu ürünler ise soya, pamuk, mısır ve kolza. Anavatan Partisi iktidarı döneminde merhum Bakan Mustafa Taşar’ın GDO’lu ürünlerin ekimini yasaklayan düzenlemesi, bugün kadar devam ediyordu. Ancak hammadde ithalini önleyen bir düzenleme olmadığı için bir boşluk söz konusuydu. Şu anda Türkiye’ye yılda 2 milyon soya, 1 milyon ton pamuk, 1 milyon ton mısır ithal ediliyor. Türkiye 1998’den bu yana 20 milyon ton GDO’lu ürün ithal etti ve bu toplamda Türkiye’ye 15 milyar dolara mal oldu. 10-15 yıllık konunun çözümü, çıkarılan yönetmelikle üç-dört haftada çözülmek istenince ilginç bir süreç işledi. Danıştay, Yargıtay derken süreçte başa dönüldü.”

11 kişilik Biyogüvenlik Kurulu’nun Sadece ikisi üniversite ve meslek odalarından
Konuyla ilgili Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslağı’nın TBMM’deki 4 komisyondan hızla geçtiğini, 19 Ocak 2010 Salı günü ana komisyon olan Tarım Komisyonu gündemine geleceğini anlatan Dr. Günaydın, “Kanunun çıkmasıyla, bir biyogüvenlik kurulu oluşturulacak. 11 kişiden oluşan kurulun en az iki üyesinin üniversitelerle ya da meslek odalarıyla bağlantılı olma şartı var. Yani geri kalan kurul üyeleri herkesten oluşabilecek. 

Panelin açılış konuşmasını yapan İESOB Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Mutlu, esnaf ve sanatkar kesiminin yanı sıra tüm toplumu ilgilendiren ve çıkarılan bir yönetmelikle gündeme gelen genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunu taraflarıyla tartışmaya açmaktan memnuniyet duyduklarını söyledi.

Gerçekleri duyurmayan organizmalar hangileri?
Daha sonra kürsüye gelen Gazeteci – Yazar, Ege-Koop Danışma Kurulu Başkanı Öcal Uluç ise, nesillerin geleceğini ilgilendiren bir konuda halkın bilgilendirilme eksikliğine vurgu yaptı, “(Başka GDO’lar) aklıma geliyor. Gerçekleri duyurmayan organizasyonlar, görmeyen duymayan oyuncular, yani bizler. Kafa karışıklığı yaratan GDO hususunda, Danışma Kurulumuzun bu platformunda sizleri buluşturmak, halkımızın ufkunun açılması açısından önemli” dedi.

GDO’lu tohum açlık sorununu çözemez, derinleştirir
E.Ü. Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Pof. Dr Tayfun Özkaya, Türkiye’de on yıllık bir beklemeden sonra üretimi yasaklayan ve ithalata izin veren “Biyogüvenlik Yasası” ile GDO’nun gündeme geldiğini söyledi. Özkaya,  “GDO ekim uygulamaları, yüzde 73’ü ot öldürücü ilaca karşı dayanıklılık sağlamak, yüzde 1’i virüslere, yüzde 7’si her ikisine dayanıklılık sağlamak, yüzde 19’u böceklere karşı önlem amaçlı yapılıyor. Ama GDO’lu ekim verimi artırmıyor. Büyük işletmelerin GDO’yu sevmesinin nedeni işçilik maliyetini düşürmesi, dolayısıyla verim de geriliyor. Bu yönüyle GDO’nun açlık sorununu çözemeyeceğini, tam tersine derinleştirebileceğini söyleyebilirim. Mesela GDO’lu ürün ile GDO’lu olmayan ürün, yan yana iki tarlada yaşayamıyor. GDO’suz toprağa da GDO’lu tohum etki edip verimini öldürüyor”  dedi.

Sigaradaki yanlışı GDO için yapmayalım
E.Ü. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ise, GDO’nun insan sağlığına etkilerinin tam tespiti için sigarada olduğu gibi 70-80 yıl deneme amaçlı beklemenin yanlışlığına dikkat çekerek, “Piyasaya dayalı, kârı her şeyin üstünde gören ve insanı hiçe sayan kapitalist düzen değişmedikçe, halk sağlığının önemi göz ardı edilmeye devam edecektir” diye konuştu.

“GDO karşıtlığı biyoteknoloji düşmanlığına dönüşmesin”
E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Tosun da, “GDO karşıtlığı biyoteknoloji düşmanlığına dönüşmesin” görüşünü dile getirirken; bilimsel bilgi ile deneysel bilgi kavramlarının ayrı ayrı değerlendirilmesinin GDO ile ilgili tartışmalarda büyük önem taşıdığını kaydetti.

Büyük ülkenin büyük bakanına sesleniyorum
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu, 1983’ten bu yana üreticilerin ihtiyaç ve sorunlarına çözüm üreten kurmay genel müdürlüklerin kapatıldığını belirterek, Osmanlı’da köylüyken Cumhuriyet ile çiftçi olduklarını; insan yaşamını hiçe sayan endüstriyel tarım yerine; ilaçsız, kimyasal gübresiz yerel tohuma dayalı (bilge köylü tarımı)nın verimliliği artırmada en etkin yöntem olduğunu savundu. Aysu Tarım Bakanı Mehdi Eker ile birlikte telefonla katıldıkları bir televizyon programına değinerek, “Bu programda sayın Bakan, bizim söylediklerimizi söyledi. Sayın Bakan; GDO’lu üretimin biyoçeşitliliğe zarar vereceğini, ıslahların GDO’lu üretime göre daha verimli olduğunu ve GDO’lu üretimin yüksek verim getirmeyeceğini anlattı. Ancak büyük devlet olmanın gereği bazı uluslararası anlaşmalara uymak için ithalata izin veren düzenlemeyi getirmek durumunda olduğunu söyledi. Ben (büyük ülkenin büyük bakanına) sesleniyorum; Dünya Ticaret Örgütü Sözleşmesi’nin 5’inci maddesinin (f) fıkrasına baksın. Orada büyük ülkenin bir bakanı olarak, hangi ürünlerin ithalatına hangi durumlarda engel olabileceğini ve (dur) diyebileceğini görür” dedi.

Rekabet endüstriyel tarımı kaçınılmaz kılıyor
E.Ü. Ziraat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Pof. Dr. Nazimi Açıkgöz, GDO’nun ekimden ithalata bir gereklilik olduğunu öne sürdü. Prof. Dr. Açıkgöz,  GDO’nun sanıldığı gibi iki üç ülkenin tekelinde yönlendirilen bir uygulama olmadığını; Hindistan’dan Pakistan’a Çin’den Japonya’ya her ülkenin bu konuda adım atma ihtiyacı duyduğunu iddia etti. Endüstriyel tarımın rekabet koşullarının sonucu olarak doğal olarak aşama kaydettiğini anlatan Prof.Dr. Açıkgöz, şöyle devam etti: “Çin şu anda transgenik ürünlerin yüzde 50’sini kendisi üretiyor.Hindistan’da 10 transgenik sebze piyasaya çıktı. Türkiye’de yem ve et sanayi genetiği değiştirilmiş soyayı işleyemezse nasıl rekabet edecek? GDO konusunda AB ülkeleri de sanıldığı gibi beklemedi değil. İtalya zeytini transgenik olarak üretiyor. İran transgenik çeşidini zenginleştiriyor. Japonya, mavi gülü bu yöntemle üretti. Mısır da, mısır tarımını bu yöntemle başlattı. Türkiye’de de kurağa ve soğuğa dayanıklı stratejik plan yapılarak, bu konuda çalışma yapmalı.”

Tonguç, organik pazar istedi ve belediyeleri eleştirdi
TÜKODER Başkanı Gülçin Tonguç ise, tüketicilerin aklının karıştığını ve bu konuda merkezi hükümetin ilgili bakanlıklarından bu karışıklığı ortadan kaldıracak sağlıklı ve doğru bilgilendirmeyi baz alan bir çalışma göremediklerini belirtti. Tüketicilerin evrensel olarak bilgilenme haklarının bulunduğuna dikkat çeken Tonguç, İzmir’de de yerel yönetimlerin de organik pazarlar kurma konusunda geride kaldıklarını öne sürdü, “ Bu konuda İzmir’deki belediye başkanlarının; halkın organik ürünler arayışına yanıt verecek küçük pazarlar kurmasının zor olmadığını düşünüyorum. Hipermarketlerde de genetiği değiştirilmiş ürünlerin kullanıldığı mallar satılıyor. Atık çikolata yemiyorum, çünkü içinde soya lesitini ve mısır şurubu var. Bu ürünler, genetiği değiştirilmiş organizmalar barındırıyor. Tüketiciler olarak, bu kuruluşların müşteri hizmetlerinden etiketleme yapılmasını talep etmeliyiz. Talebimize karşılık alamazsak, konuyu ilgili bakanlığa ve yargıya taşımak zorunlu hale gelecek.”

Panel kitaplaşacak, ücretsiz dağıtılacak
Kapanış bölümünde konuklara seslenen Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, herkesin üzerine konuştuğu ancak pek çok kişinin bilgi sahibi olmadığı bir konuda İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ile birlikte organizasyona imza atmaktan onur duyduğunu söyledi. Sağlıklı bir gelecek için sağlıklı nesillerin yetişmesinin öneminin altını çizen Aslan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu panel, Ege-Koop’un tüm panelleri gibi kitaplaştırılarak, isteyen tüm yurttaşlara ücretsiz verilecektir. Ege-Koop için bu kültür hizmeti gelenekseldir. En kısa sürede, 39’ucusunu panelimize adını veren (GDO’lu gıdaların toplum ve çevre sağlığına etkileri) panelimiz, kitaplaşarak kütüphanelerdeki yerini alacaktır.”   

YORUM YAZ
Diğer Haberler

19 Mayıs’a coşkulu kutlama

Bayraklı’da 19 Mayıs coşkusu

Buca'da rengarenk bayram kutlaması

19 Mayıs’a muhteşem kutlama

Urla'da '19 Mayıs Coşkusu'

Ödemiş’te 19 Mayıs Coşkusu

Arşiv