Mustafa Kemal ulusal olduğu kadar evrenseldir

 

Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı konuşmasına “Atatürk’ün cumhuriyeti kurtuluş aşamasını biliyoruz önemli olan kuruluş aşamasını da bilmek.” sözleriyle başladı. Prof. Dr. Kaymakçı, “Atatürk tarımı geliştirmek için çiftçiyi destekleyerek toprak sahibi olmasını, yasalarla örnek ziraat işletmelerinin kurulmasını ve güvence altına alınmasını hedeflemiştir. Bu doğrultuda 1925 yılında göçmenlere ve topraksız köylülere toprak dağıtıldı. 1945 yılında buna dair Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarıldı. Aynı zamanda maddi olarak büyük bir yük olan aşar vergisi kaldırıldı, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri kurularak çiftçi desteklendi” diye konuştu.

Atatürk’ün tarımı geliştirmek amacıyla ziraat alanında düzenlemeler yaparak, Ankara Ziraat Mektebi’ni kurdurduğunu ve yurt dışına öğrenciler gönderdiğini ifade eden Prof. Dr. Kaymakçı, “Ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk üniversitesi olan Yüksek Ziraat enstitüsü ile gereken ziraat mühendisi ve teknisyenlerin karşılanması amaçlandı. Bu çalışmalar doğrultusunda milli gelirde ve tarım alanında gözle görülür bir şekilde büyümeler gerçekleşti. Cumhuriyetin kuruluş yıllarına göre günümüzde çiftçi ve köylüler ulusal gelirden en az pay alan kesim durumunda. AB ülkelerinin tarımsal faaliyetleri gün geçtikçe yükselirken ülkemizde düşüyor. Bunun sonucunda ülkemiz gıda egemenliğini büyük ölçüde kaybetti. Türkiye tarihinde ilk defa dışarıdan saman ve et ürünleri ithal ettik. Atatürk tam bağımsız, ulus ve milliyetçilik, devletçilik ve halkçılık temelinde planlı karma bir ekonomiyi oluşturmayı amaçladı, bu doğrultuda tarım sanayi dengesi kuruldu. Bir ülkenin tarımı ne kadar güçlüyse sanayisi de o kadar güçlü olacaktır” dedi.