Asuman Krause: bir nevi İzmirli de sayılırım

  • 0
  • 6.074
Yazı Boyutu:

İstanbul’da başladıkları ‘wipeout’ turlarını Trabzon, Aydın, Kayseri ile sürdüren Asuman Krause, son olarak İzmir’de sevenleriyle buluştu. Forum Bornova’da açılışı yapılan WipeOut organizasyonuna katılan  Asuman Krause  ile zaman zaman kahkahaların yükseldiği, hepsini yazmamak kaydıyla nostaljik anıların da paylaşıldığı bir söyleşi yaptık, bazen sert, bazen esprili bir söyleşi... 
 
BİZİMİZMİR: Sevgili Asuman Kaç yıl oldu İzmir’e gelmeyeli…
Asuman Krause:  
Muzip bir eda ile Rahmetli Barış Manço’nun bir şarkısını mırıldanmaya başladı: Kaç yıl oldu  saymadım Köyden Göçeli” gibi mi ?  olan sorunu şöyle düzeltelim istersen Kaç yıldır gelemiyorsun? gibi . İzmir’in benim için ayrı ayrı bir önemi var. İzmir’i çok sevdiğim İzmir’e 3 yıl oldu gelemeyeli. Eskiden çok sık gelirdim. Hatta bir nevi İzmirli de sayılırım. Bir süre İzmir’de yaşadım. Ortaokul yıllarım İzmir’de geçti. Hatay’da oturuyorduk. Hatta arkadaşımla ödev çalışmaya gideceğimi söyleyip, annemi kandırıp Alsancak’a streetball turnuvalarına giderdim.  O yıllarda tek derdim basketbol oynamaktı. Çok güzel günlerim geçti İzmir’de.  Mankenliğe başladıktan sonra da gelip giderdim.  Bu gün geldim ama yine iki ayağım bir pabuçta olunca 21.00 uçağıyla dönüyorum. 
 
Bİ: Wipeout’a nasıl başladın? 
AK: Yıl 2008. Wipeout başlayacak ken yapımcının kafasında da, yönetmenin  kafasında da Asuman Krause varmış. Yani ben. Böylece  başladık.

Bİ: Wipeout nasıl bir yarışmadır? Bizim İzmirliler‘e tanıtırmısın?  
AK: Wipeout inanamayacağın kadar doğal bir yarışma. Yarışmacıların da ünlü olma gibi bir kaygısı olmayınca her şeyiyle doğal oluyor. Ben sunuyorum diye değil, gerçekten çok seviyorum.
 
Bİ: WipeOut ile sunuculukta çok hızlı bir yükseliş yaptın. Bunu bekliyor muydun?
AK: WipeOut benim için dönüm noktası oldu. Ama bir zirve beklentim yoktu. Şunu yapayım, şunu da yapayım zirveye geleyim diye bir düşüncem hiç olmadı. Bu sektörde her yeni  format sizin içinizi gıdıklar, ‘Bu büyük iş, güzel iş’ diyerek yapmak istersiniz. Ben aslında televizyonu sevdim, televizyon sunuculuğunu sevdim.
 
Bİ: Podyumu özlüyormusun?
AK: Zaman zaman.  Ama artık benim için sadece güzel anılarıyla var.
 
Bİ:  Var mısın Yok musun? WipeOut kadar etkili olmadı değil mi?
AK:WipeOut Arjantin’de çekiyoruz, banttan yayınlanıyor. Daha önce Fear Factor’da öyleydi. Ama “Var mısın Yok musun?” canlı yayınlanmıştı. Bu yüzden canlı yayın başka bir olay. Çok daha farklı ve ayrı bir dünya.  Ama önemli olan yapılan işten zevk almanız. Ben de televizyonu seviyorum. Ve burada devam edeceğim. Tabii ki daha yeni işler, daha güzel işler yapmak hayalim var.
 
Bİ: Sevgili Asuman seni tanıyanlar çok iyi bldiği gibi çok yönlü birisin. Bir dönem şarkıcılık ve oyunculuk yaptın.. Yeni projeler var mı?
AK:Evet, bir ara birkaç küçük deneme yaptığım doğru. Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Şarkıcılık istemem gibi bir şey söz konusu değil. Şarkıyı istediğim zaman söyleyebilirim. Zaten hiçbir zaman bunu ticari amaçlı yapmadım. Bazıları, “Akarken dolduracaksın” diye söylüyor… Bana göre akarken doldurmak demek her şeye saldırmak demek. Bunu çok doğru bulmuyorum. Televizyonda canlı yayın yapıyorsan ona kanalize ol, program sunuyorsan ona kanalize ol. Bu nedenle akarken doldurmaya izin veremezsiniz. Böyle bir dünya yok. Çünkü o zaman çok dağılırsın. Bunun sonunda da ufak ufak başarısız olmaya başlarsın.
 
Bİ: Oyunculuk desek?
AK: Geçen sene tiyatro oyunu teklifi geldi. Çok yapmak istiyorum. Fakat şimdi benim programım hiç belli değil. Arjantin’e gitme durumlarım var. Gittiğim zaman en az bir ay kalıyorum. En son gittiğimde üç ay kaldım. Böyle durumlar var. Tiyatro dediğin şey ayrı sorumluluk. Bunun provası var, oyunları var. Hiçbir oyunu kaçıramazsınız. O yüzden tiyatro çok büyük sorumluluk. Çok yapmak istememe rağmen kabul edemedim.
 
Bİ: İyi bir proje fikrini değiştirir mi?
AK: Birçok proje teklifi geliyor zaten. Ama ben insanın yaptığı tercihlerin onu bir yere getirdiğine inanırım. Şuanda iyi giden bir işim varken, gerçekten hayalimdeki teklif gelir, ikisini biran da yürütebileceğime inanırsam bunu kabul ederim. Ama içine sinmezse zaten izleyicide de bunun yansımalarını görürsünüz. Siz teklif geldi diye, dizide de oynayayım, şarkı da söyleyeyim derseniz, başarısız olabilirsiniz. İzleyici ne oynadığın oyuna, ne söylediğin şarkıya, ne de sunduğun programa konsantre olabilir. Hangisine konsantre olsun, hangisini dikkate alsın. Tercihler yapmak durumundasın. Ben de bugüne kadar  çok şükür, ‘Bu iş bana gelmişti. Ben kabul etmedim’ olmadı. O iş başarılı olsa da olmadı. Çünkü ben o sırada onu kabul etmedim ama daha hayırlı bir iş geldi. Ben böyle bakıyorum hayata.
 
Bİ: Sendeki bu enerjinin hikmeti ne ola ki?
AK: Bilmem, doğuştan olabilir. Kendimden olan şuursuz bir enerjim var. Genel hayata güzel bakıyorum. Bir takım şeyleri kafamdan çözdüm. Çok ufak tefek şeylere takılmıyorum. Bazı insanlar böyle yaşıyor. Sürekli kafalarına bir şey takıyorlar. Değiştiremeyecekleri şeyleri dert ediyorlar. Bazen birileri geliyor, ‘Ne zaman bitecek işimiz’ diyor. Kardeşim senin işin bu, sen buradan çıkıp ameliyata girmeyeceksin ki, senin işin bu. Onunla birlikte her şeyine tamam demeniz lazım.  
 
Bİ: Özel hayatında bir tur desek?
AK: Boş verin derim. Sadece herşeyin çok güzel gittiğni söyleyebilirim.  Her şey yolunda. Bana göre mutlu olabilmek insanın kendi elinde. Bir şeyleri çözmekle alakalı. Kimisi erken çözer, kimisi çözemez. Çözdüğünüz zaman hayat o kadar zor değil. 
 
Bİ:Televizyonun karşısına da geçiyorsundur ara da ?
AK: (Yine muzipliğe vurdu. Gelen ünlü bir şarkıydı)  “Benim de canım var. Ben de insanım” Tabii ki benim de  beğeniyle izlediğim bazı diziler var. Öyle bir geçer zaman ki izliyorum ve izlerken çok kızıyorum. Babaanneyi oynayan Meral Çetinkaya, inanılmaz, müthiş yetenek.  Bu ödül dağıtanların böyle bir oyuncuyu, yeteneği görmemesini anlayamıyorum.  Bence en iyi kadın oyuncu ödülü almalı.
 
Bİ: En son hangi romanı okudun?
AK: Tebrizli Şems’in  Aşkın gözyaşlarını okudum
 
Bİ: En son hangi filmi izledin?
AK:Bu günlerde  Vampir Günlükleri’ne sardım.  Bir oturuşta 16 bölüm birden izledim, böyle bir şey olamaz.
 
Bİ: Gelecekle ilgili planların desek?
Uzun vadeli planlar yapmadım, yapmam. Bir sor bakalım neden?
 
Neden?
AK:Hayatımda hiçbir zaman uzun zamanlı planlar yapmadım. Bana göre hayat sen plan yaparken olması gerekenlerin gerçekleşmesidir. Bazıları gibi üç sene öncesinin planını yapan biri değilim. Hatta önümüzdeki yılınkini bile kurmuyorum. Ben anı yaşıyorum. Herkes gelecekte ne olacağını mera eder ama hiçbir şeyi bilemezsiniz. Çünkü yaşamda hiçbir şeyin garantisi yoktur. Düşünsene ağzındaki ufacık bir dişin ağrıyor ve sen o anda dünyanın en güzel işini yapıyorsun. Dişin öyle bir ağrıyor ki. Gözün hiçbir şey görmüyor. Sağlığım yerinde olsun, gelen her teklifi incelerim, bana uyduğuna inanırsam kabul ederim.  WipeOut’u kabul ettiğim dönemde başka bir yarışma programı gelmiş olsa belki kabul etmeyecektim. WipeOut çok acayip bir iş. Onu görür görmez, ‘evet ben bunu yapmalıyım’ diyorsunuz. Normalde bana, ‘Arjantin’e gideceksiniz 45 gün orada kalacaksınız’ dediler, ben de ‘sorun yok’ dedim. Gerçekten de benim için hiçbir sorun yoktu. Çünkü bu benim işim, benim için sıkıntı yok. Bunun sefasını da cefasını da çekeceğim...
 
Bİ: Sana bizimizmirliler adına teşekkür ediyorum…
AK: Ben de  rica ediyor, bir şey değil diyorum. Ben izmir’i, Bizim İzmir’i, bizim İzmirlileri de seviyorum. Herkes kendine iyi baksın…

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv