26 yaşında, Altan Erbulak’ın “yeni oyunlar arıyoruz” diye yazdığı bir yazıyı gördükten sonra koca bir yaz bahçelerindeki akasya ağacının altında yazdığı “Yüzsüz Zühtü” oyununun Altan Erbulak tarafından da beğenilip oynanmasıyla birlikte başlayan hikâye bugün halen devam etmekte…
Birkaç örnekle; “Perihan Abla” ve “Mahallenin Muhtarları” diye yazılan ve “kalemi bizi hem güldürür hem düşündürür ve kesinlikle o aileden biri” diye okunan bir isim Kandemir Konduk, Kent Sohbetleri köşemizin de konuğu oldu.
Yeni bir proje hazırlığında olduğunu öğrenip mutlu oluyorum ve sözü konuğumuza bırakıyorum.
“MİZAH YAŞAMDAKİ ÇELİŞKİLERDEN DOĞAR.”
Aylin Akdoğan: Kandemir Konduk bize kendisini nasıl tanıtmak ister?
Kandemir Konduk: Herkesi güldürmek amacıyla yazmayan, olumsuzluklara, onları yaratan nedenlere ve kişilere karşı çıkarak güldürmeye çalışan bir bey oluyorum, kendim. (Gülüyor)
AA: Ülkemizde mizahı nasıl değerlendiriyorsunuz?
KK: Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar. Öncelikle bunu fark edip ortadaki komiklikleri bulmak gerekir. Tabii, sonra da bunu sergileyecek hoşgörülü bir ortam olmalıdır... Kimi zaman da bunun tersi; yani, baskıcı yönetimler olduğunda da mizah patlar. Açıkça yapılamasa da, halkın isyanı fıkralarla, söylentilerle, gizli çizimlerle, türküler, şarkılarla yansıtılır. Ülkemiz bu durumları çok eski yıllardan beri yaşamıştır. ‘Nasrettin Hoca’nın torunlarıyız’ diye öğünüp dursak da, bu gün bile Nasrettin Hoca kadar korkusuzca konuşup mizah yaptığımız söylenemez.
AA: Elbette ki sizi anlatırken sadece mizahtan bahsetmek yeterli kalmaz. Onlarca dizi ve film senaryosu, tiyatro oyunları, öyküler, şiirler… Şimdi böyle hepsini sırasıyla anarken siz neler hissediyorsunuz/ düşünüyorsunuz merak ediyorum.
KK: Evet, diziler, tiyatro oyunları, kitaplar... Hepsi de insanları gülümsetmek ama belli sorunları mizah yoluyla aktarmak amaçlı... Bir şey söyleyeyim mi size, keşke bu türde mizah yapmaya bu ülkede gerek kalmasa!..
Sulu zırtlak komedi filmleri, tiyatro oyunları, çıplak şarkıcılar, fenomenler falan derken çoğunluk zaten gülüp eğleniyor!.. (Şaka tabii, şaka...)
AA: Diyelim ki bir zaman makinemiz var ve bir süreliğine size hizmet edecek. Kandemir Konduk geçmişe mi yoksa geleceğe mi gitmek ister. Elbette ki nedenleri birlikte anlatırsanız sevinirim.
KK: Geçmişin de güzel ve çirkin yanları var elbette. Geleceğin de aynı olacağından kuşkum yok. Ben (gülüyor) müsaadenizle olduğum yerde kalayım!..
AA: İlk aklıma gelenlerden (ki eminim bu herkes için geçerli) bir “Perihan Abla”yı ya da “Mahallenin Muhtarları”nı düşününce yüzümde ister istemez bir gülümseme oluyor. Sanki kendi ailemle bir anıyı anımsar gibi bir samimiyet hissediyorum ve yüzlerce kez tekrar tekrar izleyebiliyorum onları hiç sıkılmadan. Bana/ bize bunları hissettiren bir senaryo yazarı olarak size, bunun formülü nedir diye sormak istiyorum.
KK: Kendimi kimyager gibi hissettim!.. Formül; kendi halkını tanımak, çok sevmek, onun mutlu olmasını arzulamak. Yeteneğin ölçüsünde güzeli, doğruyu didaktik olmadan güldürerek aktarmak, diyebilirim.
AA: Ben bir de yeni projeleriniz var mı onları öğrenmek isterim.
KK: Bu güne kadar 26 tane tiyatro oyunum sahnelendi. Şimdi onlardan derlediğim skeçlerle nostaljik bir oyun tasarlıyorum. Umarım seneye gerçekleşir.
Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar
“Perihan Abla” ve “Mahallenin Muhtarları” diye yazılan ve “kalemi bizi hem güldürür hem düşündürür ve kesinlikle o aileden biri” diye okunan bir isim Kandemir Konduk, Kent Sohbetleri köşesinde Aylin Akdoğan'ın konuğu oldu.
23 Şubat 2024, Cuma 13:44:59 - Düzenleyen: Mehmet Kurt- 0
- 7.768