“Ege’ye Tersane istiyoruz

  • 0
  • 2.916
Yazı Boyutu:

Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Géza Dologh, 6 Nisan 1945 yılında İstanbul’da doğdu. Bir yaşında İzmir / Buca’ya yerleşti. İlk ve ortaokullarını İzmir Saint Joseph, liseyi de İstanbul Saint Joseph’te okudu. Üniversite eğitimi için Erzurum’a gitti ve 1967 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nü tamamladı.  Üniversitedeki eğitiminin ardından 1983 yılına kadar Roche ilaç fabrikasında Yem Katkıları Departmanı Satış Müdürlüğü görevini yürüttü. 1983 Ocak ayında Arkas Grubunda Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı ve 1989 yılından itibaren Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak Arkas Grubunu temsilen görev yaptı.

2000 yılının başında Arkas Holding İcra Kurulu üyeliğine atandı,  2001 yılı Aralık ayında ise, halen yürütmekte olduğu Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildi. 21 Mart 2005 ve 12 Şubat 2009 tarihlerinde gerçekleştirilen Yönetim Kurulu seçimlerinde iki kez güven tazeleyerek Başkanlık unvanına layık görüldü.
31.12.2005 tarihinden itibaren Arkas Grubu’ndaki aktif görevinden emekliye ayrıldı.

DTO İZMİR ŞUBE BAŞKANI DOLOGH’UN DİĞER GÖREVLERİ
1-DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı
2-Ege Ekonomisini Güçlendirme Vakfı (EGEV) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
3-İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) Danışma Kurulu Üyesi
4-İzmir Ekonomi ve Kalkınma Koordinasyon Kurulu Üyesi
5- İzmir Kongre ve Ziyaretçi Turizm Tanıtım A.Ş (CVB) Yönetim Kurulu Başkanı
6-Deniz Turizmi Çalışma Grubu Üyesi
7-DenizTemiz Derneği/TURMEPA İzmir Şube Başkanı
8-İZSİAD Danışma Kurulu Üyesi
9-Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi
10-İzmir Başkanlar Kurulu Üyesi
11-Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
12-İzmir Deniz Turizmcileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
13-Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı

ÇALIŞMAK…ÇALIŞMAK…ÇALIŞMAK
Géza Dologh’un yoğun bir çalışma temposu bulunuyor. En büyük hobisi ise, çalışmak. Yaz günlerinin büyük bir kısmını geçirdiği Çeşme’deki evinin bahçesinde bitkilerle uğraşmaktan ve yetiştirdiklerini dalından toplamaktan büyük keyif alıyor.
Her zaman ve har konuda eşinin büyük desteğini aldığını söyleyen Başkan Dologh ile denizcilik sektöründen kruvaziyer turizmine, mavi bayraktan ülkenin mega yat yapımında elde ettiği başarıları konuştuk.

BİZİMİZMİR:  Öncelikle tersane konusu ile başlayalım. “Ege’ye Tersane İstiyoruz” kampanyanız devam ediyor mu?

GDOLOGH:
Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi olarak geçtiğimiz yıllarda başlattığımız ve gerçekleştirdiğimiz çeşitli etkinliklerle gündemde kalmasını sağladığımız “Ege’ye Tersane İstiyoruz” kampanyamız devam ediyor. Çünkü gemi inşa sektörünün, Türkiye’nin parlayan yıldızı olacağına inanıyoruz. Bunun yanında Türkiye, özellikle Marmara ve Ege Bölgesi’nin stratejik bir bölgede bulunması nedeni ile gemilerin bakım ve onarımının yapılması için önemli bir potansiyele sahip bulunuyor. 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridi ve yetişmiş insan gücü gibi olanaklarımız bulunuyor.  İskenderun’dan İstanbul’a kadar 835 millik mesafede bir Tersane olmaması Ege’deki ihtiyacı ortaya çıkarıyor.
Tuzla ve Marmara Bölgesi’nde bulunan tersanelerin talepleri karşılamakta zorlanması nedeniyle çeşitli bölgelerde tersane kurulması sorunun aşılmasına yardımcı olacaktır. Ege Bölgesi için Çandarlı’da düşünülen tersanenin en kısa sürede hayata geçirilmesi gerekiyor. Çandarlı Bölgesi’nde oluşturulacak tersanenin yanında gemi inşa organize sanayi bölgesi’nin de kurulması için çalışmalar başlatılmalı. Her iki çalışma da tüm kapsamları ile ele alınır ve hayata geçirilirse önemli miktarda döviz girdilerinin ülke ekonomisine kazandırılması sağlanmış olur.
Dünya geneline baktığımızda denizcilik sektöründe yaşanan gelişmelerin en önemlisinin de gemi inşaya olan talebin daha uzun yıllar devam edeceği görülüyor. İzmir, Ege Bölgesi hatta Türkiye olarak bu fırsatın kaçırılmaması gerekiyor. Sektörün önünü açacak projelerin en kısa sürede hayata geçirilmesi gerekiyor.

BİZİMİZMİR: Türkiye ve mega yat sektörü. Mega yat yapımında ülke önemli başarılara imza atıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz.

GDOLOGH: Denizcilik sektöründe pek çok alanda önemli başarılara imza atan Türkiye, yat inşa sanayinde dünya genelinde söz sahibi olma yolunda önemli adımlarla ilerliyor. Rakamlarda bu durumun bir göstergesi. 2002 yılında mega yat yapımında dünya 6. sı olan Türkiye, 2008 yılında dünya üçüncülüğüne yükseldi. Türkiye’nin bu konudaki başarısı günümüzde de aynı şekilde devam ediyor. 5-6 yıl öncesine kadar yabancı şirketleri tercih eden yat sahipleri günümüzde Türk tersanelerinde yapılan yatları tercih ediyorlar. Burada kalite ve güven önemli bir unsur. Bugün Türk tekne ve yat inşa endüstrisi, sahip olduğu işgücü sayesinde inşa ettiği tekneleri, yatları piyasaya sunuyor. Yapımı tamamlanan yatlar, dünya ülkeleri tarafından büyük ilgi görüyor.

Mega yat yapımında en önemli prensiplerden birisi ‘kalite’ dir. Eğer mega yat yapımında dünya markası olmak isteniyorsa kaliteye önem verilmesi ve bu durumun göz ardı edilmemesi gerekiyor.

BİZİMİZMİR: Deniz Turizmi Yönetmeliği, Nisan 2010 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yönetmeliğin, deniz turizmine yansıması sizce nasıl olacak?

Deniz Turizmi Yönetmeliği, 28 Nisan 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.  Biliyorsunuz kruvaziyer gemiler, yatlar, mavi yolculuk yapan tekneler, dalış turizmi, sörfçülük hepsi deniz turizmi kapsamına giriyor. Özellikle günübirlik turlar düzenleyen teknelere belirli bir düzen getirilmesi gerekiyordu. Yönetmeliğin amacı; yeni deniz turizmi türleri, mevcut deniz turizmi tesisleri ve araçlarının yatırım ve işletmeciliğinin geliştirilmesi, standartlarının belirlenmesinin sağlanması, ve bu tesis ve araçlardan yararlanacak kişilerin uyması gereken asgari kuralları belirleyerek kalitenin yükseltilmesi.

Turizm gelirleri içerisinde deniz turizminden elde edilen gelir %25 civarında ve turizm gelirlerinin dörtte biri denizden geliyor. Peki, deniz üzerinde mavi yolculukta 18 binin üstünde yatak olduğunu biliyor musunuz?  Çıkarılan yönetmelik ile bugüne kadar göz ardı edilen bu potansiyel en iyi şekilde değerlendirilecek. “Kadının Adı Yok” diye Duygu Asena’nın kaleme aldığı bir kitap vardı. Yasada da “denizcilik sektörünün adı yoktu”. Yürürlüğe giren yönetmelik ile bu alanda söz sahibi olacağımıza inanıyorum.

Bir konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin hayata geçirilmesinde Denizcilik eski Müsteşarı şimdi Turizm Bakanlığı Müsteşarı olan Sayın İsmet Yılmaz’ın büyük katkısı oldu. Yönetmeliğin hazırlanmasında emeği geçen herkese buradan teşekkür etmek istiyorum.

BİZİMİZMİR: İzmir, kruvaziyer turizminde önemli başarılar elde ediyor. İzmir Alsancak Limanı’na gelen kruvaziyer gemi ve yolcu sayısı sürekli artış gösteriyor. Sizce daha yapılması gerekenler var mı?

Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olan Alsancak Limanı, kruvaziyer turizmde atağa geçtiğini rakamlar bizlere gösteriyor. İzmir Alsancak Limanı’na 2007 yılında 122 kruvaziyer gemi 288 bin yolcu getirirken 2008 yılında bu rakam 132 gemi ve 324 bin yolcu olarak kayıtlara geçmiş. 2009 yılında bir önceki yıla oranla gemi ve gelen yolcu sayısında global kriz nedeniyle çok az azalma görünüyor. Gelen kruvaziyer gemi sayısı 129, gelen yolcu turist sayısı ise 316 bin. 2010 yılı sonu itibariyle İzmir Alsancak Limanı’na 144 kruvaziyer gemi gelmesi planlanıyor..  

Her zaman söylediğim bir konunun altını tekrar çizmek istiyorum. İzmir Alsancak Limanı’na gelen kruvaziyer gemileri sabah gelip akşam dönüyor, bu durumun değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Gelen gemilerin konaklamasıyla hem İzmir’in tanıtımı artar, hem de İzmir ekonomisi daha fazla kazanır. İzmir’i gelen turiste daha çok tanıtmış oluruz. Örneğin, turistlere Türk gecesi düzenleyebiliriz, Türk mutfağını ve güzel bir İzmir akşamında onlara Kordonu tanıtabiliriz. Bunlar yapılamayacak şeyler değil. Önümüzdeki yıllarda ben bunların gerçekleşeceğine inanıyorum.

İzmir’de kruvaziyer turizmin geliştirilmesi ile ilgili olarak son olarak söylemek istediklerim, yine İzmir’in turizm merkezlerinden biri olması ile ilgili konulardır. İzmir halen ülkemizin toplam turizm gelirinin ancak yüzde 3,7’sini alabilmektedir. Bu payın büyütülmesi ve ülke turizminde İzmir’in hak ettiği yeri alabilmesi için;

Akdeniz’in incisi İzmir’i; Efes, Meryemana, Bergama ve Agora ile birlikte bir tarih hazinesi olarak görüp, üzerine binlerce yıldır dini kavramların yeşerdiği ve geliştiği inanç merkezi olma özelliğini koyarak, ve tüm bunları günümüzdeki termal ve sağlık turizmi imkânları ile birleştirdiğimizde, ortaya çıkacak asıl İzmir, dünyanın ilgi odağı olacağı gibi, kruvaziyer turizmin de Akdeniz’deki vazgeçilmez ana limanlarından biri olacaktır.

BİZİMİZMİR: Mavi Bayrak, gerekli standartları taşıyan nitelikli plaj ve marinalara verilen uluslararası çevre ödülü olarak tanımlanıyor. Türkiye’de Mavi Bayraklı plaj ve marina sayısı her geçen yıl artıyor.

Türkiye, Mavi Bayraklı marina ve plaj sayısında uluslararası arenada her geçen yıl artış gösteriyor. Türkiye’nin 2008 yılında Mavi Bayrak sayısı 258 plaj ve 13 marina iken 2009 yılında bu rakam 286 plaj ve 14 marinaya ulaştı. Mavi Bayrak ödülüne aday plaj ve marinalar; deniz suyu kalitesi, can güvenliği-donanım ve hizmetler, çevre eğitimi ve bilgilendirme, çevre yönetimi olmak üzere dört grupta belirlenen kriterlere göre değerlendiriliyor. Mavi Bayrak’ın plajlar için 32, marinalar için 24 kriteri bulunuyor.

Türkiye’de Mavi Bayrak ile ilgili çalışmalar, Sağlık Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından 1993 yılında kurulan Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’nın eşgüdümünde yürütülüyor. Vakıf tarafından yürütülen çalışmalarla Türkiye’nin bu alandaki yerini koruyacağına inanıyorum.   

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv