ABD’de 6 yıl öğrenim gördüğü Üniversitenin öğretim üyeliği teklifini elinin tersiyle iterek İzmir’e dönen, arkadaşlarının, ABD’de kalan ağabeyinin “KAL” baskısına teslim olmayan memleket sevdalısı Sinem Kurtural Karakundakoğlu’nun hedefi vardı: Dedesinin 1948 de kurup işletmeye başladığı oteli uluslararası düzeye taşıyarak yönetmek hayali yurt dışında ona destek olmuş, yalnız başına geçirdiği soğuk karlı gecelerde içini ısıtmıştı...
Ancak bir sıkıntı vardı: Otogar’ın ve nakliye şirketlerinin şehir dışına taşınması, fuarın ise ihtişamlı günlerine hasret kalması, Basmane semtinin cazibesini kaybetmesine neden olmuştu ama onun umurunda bile değildi. Çünkü hedefleri vardı ama ailesine göre Basmane gibi bir ortamda “Kız başına” çalışmasının mümkün değildi. Otelcilik 365 gün, 24 saat çalışmak, büyük çaba isterdi.
Pınar Kurt: Sizce ne yapmış olabilir? En iyisi kendisi anlatsın değil mi?
Sinem K. Karakundakoğlu: Yılmadım, ama işin başına geçtiğimde tam donanımlı olmam gerektiği inancıyla gizlice yeni acılan Sheraton Çeşme’de Dış ilişkiler koordinatörü olarak işe başladım. Otelcilik ile ilgili tüm bilgileri öğrenmek için, geçe gündüz, mesai sonrası sürekli çalışırken Ege Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansını tamamladım. Üniversitede hocaları öğretim üyeliği teklifini reddederek çalıştığım otel için birçok organizasyon, yurt içi ve yurt dışı bağlantılar gerçekleştirdim ama ailem yine kendi otelimizde çalışmama izin vermediler…
Mutsuz günlerimden birinde istifa ederek önce bir Fransız Firmada yönetici, ardından İzmir’de büyük holdingde finansman müdürü oldum. Ailem çok mutluydu ama bir yanım eksikti, mutsuzdum. Verdiğim kararla boş zamanlarımı otelimizde geçirmeye başladım. Otelin nasıl çalıştığını, müşteri talebini artırmanın gereklerini, yapılması gereken tadilatları, yeni personel ihtiyaçlarını tek tek tespit ettim. Hafta sonları otelde odaların temizliğine, mutfakta kahvaltı hazırlamaya yardım ettim, otelin ihtiyaçları için toptancılara gittim. Artık ben hazırdım. Bir kahvaltı sofrasında işimden istifa ederek, yarın sabah otelimizde işe başlayacağımı ve kimsenin engel olamayacağını söyleyerek işbaşı yaptım.
Ramazan- Sinem Karakundakoğlu
Aradan geçen 11 yılda odalar yenilendi, personel eğitim aldı, otel uluslararası tatil satış organizasyonlarının listelerinde baş sıralarında yer aldı. İşe başladığın 2010 yılında İzmir’e en çok turist getiren otel olduk. Bizim başarılarımızı gören diğer otellerde kendilerini yenilemeye başladılar.
SKK:Pandemide çalışanlarımız, kendimiz ve ziyaretçilerimiz için otelimizi kapalı tuttuk. Hepimizin bildiği gibi, geçen yıl seyahat endüstrisi için yıkıcı geçti, ancak aşının bulunması ve insanların tekrar seyahat etme arzusuyla ilgili son gelişmeler, rezervasyonlarda yaklaşan bir toparlanmanın sinyali olduğunu düşünmekteyim.
PK:Bu Enerji size tatil yaptırmıyordur herhalde…
SKK:Kitap ve makale yazmaya, araştırmalarımı sürdürmeye devam ediyorum. Çeşmede’yim burada yaşayan kadınlara bir sosyal girişimcilik projesi olan cesmeorgudizayn adında bir site kurdum. Bayanlar ördüklerini sergileyip satıyor ve evlerinin bütçesine katkıda bulunuyorlar. Boş zamanlarımda ayrıca seramik yapıyorum. Ailecek tenis, surf ve bisiklet vazgeçmediğimiz sporlardan.
PK:Turizm ve Müzecilik… Açar mısınız?
SKK:Turizm ve Müzeciliğin örtüştüğünü ve Müze pazarlamasının doğru şekilde yapılmasıyla ülkemize daha çok turist geleceği kanısındayım. Doktoramı Müze bilimi üzerine yapma sebebim budur. Müze Pazarlamasının Önemi adında bir kitabım var, yenisi üzerinde çalışıyorum. Benim için çok gurur verici olan Uluslararası Müzeler Konseyi ICOM üyesi oldum. Yurt dışında bir çok araştırmamın bildirisini sunarak ülkemi tanıttım ve akademik hayatla profosyonel hayatımı birleştirdim.
Şimdi de 8 Mart Dünya kadınlar günü nedeniyle hazırladığımız sorulara geldi sıra:
PK:Toplumsal hayatta kadının yeri?
SKK:Türkiye’de yaşayan 83 milyon civarında insanın yarısını (%49,6) kadınlar oluşturmaktadır. Buradan yola çıkarak, toplumun yarısını oluşturan kadınların toplumsal göstergelerde konumunu inceleyerek gerçekten de varlığı kadar yer edinip edinmediğini araştırmak istedik. Aşağıdaki tabloda bazı toplumsal göstergede kadın ve erkeklere ait değerler incelenmiş, yer yer uçurumların, yer yer eşitliğin olduğu göstergeler üzerinde durulmuştur.
Tablo incelendiğinde, kadın erkek arasındaki en büyük farkın “Hanedeki işlerden sorumlu olma durumu” göstergesinde öne çıktığı görülmektedir. Toplumsal olarak daha çok kadınlarla bütünleşmiş ev işlerinde erkekler daha çok tamir ve boya gibi işlerde öne çıkmaktadır. Ev işlerinin paylaşımında, kadınların %92’ye varan oranları dikkat çekmektedir. Ayrıca kadınların %86’sı hanedeki küçük çocukların gündüz bakımı ile ilgilenirken hiçbir erkeğin bu görevi almadığı göze çarpmaktadır. Zira 3 yaşının altında çocuğu olan kadınların istihdam edilme oranı da sadece %26,7 seviyelerinde kalırken bu oran erkeklerde %87,3’tür. Kadınların çocuk bakımı ile ilgili bu denli bütünleşmesi işverenlerin istihdam tercihine oldukça yansıdığı bu verilerden kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Buna ek olarak kişilerin iş gücüne dahil olamama nedenleri incelendiğinde, 11 milyondan fazla kadın ev işleriyle meşgul oldukları için işgücüne dahil olamamışken hiçbir erkek bu sebeple işgücünden uzak kalmamıştır.
Sinem, Melisa Karakundakoğlu
PK:Eğitimde fırsat eşitliği?
SKK:Kadınlar ile erkekler arasındaki farkın en fazla olduğu alanlardan bir diğeri de eğitim konusudur. Okuma yazma bilenler arasında dağılım daha dengeli iken bilmeyenler arasında kadınların büyük oranı ( %85,8) dikkat çekicidir. Bu durum da eğitime bir kere dahil olan kadınların bu durumu sürdürebildiğini ancak öncelikli sorunun eğitime girilebilmesinde olduğunu göstermektedir. Bu bulgu, çocukların okula gitmeme nedenleri incelendiğinde daha net görülebilmektedir. Okula ailesi izin vermediği için gidemeyenlerin %66,2’sini, hane halkı fertlerine ev işlerinde/ aile bireylerine bakımda yardım etmek zorunda olduğu için okula gidemeyenlerin de %71,4’ünü kız çocukları oluşturmaktadır. Bu veriler kız çocuklarının eğitiminden daha çabuk vazgeçilebildiğine işaret etmektedir. Eğitim hakkı konusunda kadınların erkeklerden sonra gelmesi, işgücü istatistiklerine de yansımaktadır. İşsizlik göstergelerde kadınların erkeklere göre daha yüksek olan oranlarına ek olarak en büyük fark işgücüne katılım oranında görülmektedir. Çalışan ile işsiz ve iş arar durumdaki nüfusun toplam nüfusa oranını gösteren işgücüne katılım oranı, kadınların eğitimde olduğu gibi işgücünde de geride kaldığını göstermektedir.
PK:Çalışan Kadınlar- Kadın girişimciliği ile ne düşünüyorsunuz?
SKK:Girişimci olmanın temelinde doğru fırsatları hızlıca görmek ve değerlendirme yatıyor. Türkiye’de kadın girişimci olmak ise güç ve cesaretin bir sonucu olarak algılanırken yürünen bu yolun zorlu yanları da kabul ediliyor. Türkiye’deki fırsatları hızlıca değerlendiren başarılı kadın girişimcileri tebrik ederim.
PK:Çocuk ta yaparım Kariyer de sözü sizin için ne ifade ediyor?
SKK:Günümüzde özellikle evli kadınlar kendilerinden beklenenin fazlasını yapmaya çalışıyor ve bu durum strese bağlı hastalıkları gündeme getiriyor. Kadınlar iş hayatının sunduğu sosyal ve ekonomik getirileri başlangıçta cazip görebiliyor. Daha özgür yaşama isteği ve erkeğe bağımlı kalmamak kadınları çalışmaya teşvik eden en önemli faktörler. Çocuk yapma planları devreye girdiğinde iş hayatı ile anne olma isteği arasında ikileme düşen kadınlarda ‘’Çocuk da yaparım kariyer de’’ anlayışı ortaya çıktı ve bu durum üzerlerinde olan yükü ikiye katladı. Bana bu ifade hırsı anımsatıyor. Hiçbir iş çocuktan önce gelmez. Dengelemek lazım. Hayat denge kurulunca zevklidir.