Gül Emekçi iki yakayı bir araya getirdi

  • 0
  • 3.844
Yazı Boyutu:

Müzik çalışmalarını İzmir’den yürüten Türk Halk Müziği Sanatçısı Gül Emekçi yeni albüm çıkardı. Albümün adı aynı zamanda birinci parçası olan olan “MÜNÜSE” ismini taşıyor.

Gül Emekçi ile müzik yaşamı ve yeni albümüyle ilgili hoş bir söyleşi yaptık. Okuyven gari…
 
Sevgili Gül Emekçi, bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Aslen anne tarafımdan Burdur, baba tarafımdan ise Uşak’lıyım. Yaklaşık 17 yıldır İzmir’de yaşıyorum. Halk müziği ile bu yöndeki yeteneklerimin beni yönlendirmesinden bu yana ilgilenmekteyim. Belki klasik bir cevap ama, ilköğretim yıllarımdan beri… Aslında çocukluk ve gençlik yıllarımda daha çok protest müziği seviyor ve ilgileniyordum. Çocukluğumda çok güçlü bir gurup olan ve sadece müzikleriyle değil eylemleriyle de gündem yaratan Gurup Yorum hayranıydım. Ancak yöremin müziği ve aldığım eğitim benim müziğimi Türk Halk Müziği olarak şekillendirdi.

 
Emekçi gerçek soyadınız mı? Soyadınız değil de adınız ise  nereden geliyor?
Emekçi benim adım, soyadım değil. Adım Gül Emekçi. Anne ve babamın ortak olarak bana verdikleri isim bu. Yaşamındaki en kutsal değeri emek, hak ve emekçi olan, kendisi de ömrünü tüm bunlar için adayan sevgili babam bana Emekçi adını; hem evinde bizlere hem okullarda öğrencilerine, her türlü fedakarlığı gösteren, köy enstitülü bir öğretmenin yine öğretmen  kızı olan sevgili annem de Gül adını koyarak yaşama dahil etmişler beni de...

 

Bize müzikle tanışmanızdan bu güne geçen Gül Emekçi Serüvenini anlatmanızı istesek...
Müzikle olan ilgim Burdur’un sıcacık müzikal kökeninden kaynaklanıyor. Burdur’da orta öğrenimimi bitirdikten sonra İzmir’de Ege Devlet Konservatuvarı’nı kazandım. Konservatuvar yıllarında aynı zamanda TRT’de istisna akitli olarak da çalıştım. Konservatuvarı bitirdikten sonra her müzikle ilgilenen gibi albüm yapmak için girişimlere başladım. 2004 yılında repertuvarı Ege türkülerinden oluşan Saklı Türküler adlı albümüm çıktı. Bu işin içine girdikten sonra insan daha iyisini yapmayı istiyor, daha güzel bir şeyler sunmayı… İlgi de görüyorsanız, ikincisi, üçüncüsü gelmek zorunda. Müzik öyle bir şey ki bir hastalık gibi, insanı içine sürüklüyor sanki. O sebeple bu yıl da “MÜNÜSE” adlı bu albümü çıkardım.

 

Son albümünüzde bir Kıbrıs türküsünü yunanca da seslendirdiniz. neden?
Aslında yunan müzikleri konusunda dinleyiciden daha ileri değilim. Güzel müzik yapıyorlar. Yunan kültürü ile Türk kültürü Ege de iç içe. Yuananlılar da Türk müziğini seviyorlar ve dinliyorlar. İletişim de çok ilerledi. İnternet kanalıyla tanıştığım ve ortak paylaşımlarımız olan yunanlı müziksever dostlarım oldu. Özellikle Panogiotis Agiakatsikas’ın ısrarları ile Münüse’yi yunanca okudum. Çevirisini de yine bir yunanlı dostum olan Apostolos Mavrakis yaptı. Hatta Apos aynı zamanda bir Altay fanatiğidir. Hatta hiç üşenmez Atina’dan Altay’ın maçlarına gelir. Münüse’de biraz balkan melodisi olduğu için bu türküyü yunanca okumaya karar verdik. Dosluk adına sıcak bir duygu verdiğini düşünüyorum…

 

 İki yakanın halkları ve müzikleriyle ilgili görüşlerinizi öğrenebilirmiyiz?
Tarihi geçmişimizde Yunanlılar ile maalesef genellikle hep kötü anılarımız olmuş. Bizler gibi bazı yunanlılarda da geçmişten gelen düşmanca hisler taşıyan insanlar vardır mutlaka. Ancak benim tanıdığım ve araştırdığım kadarıyla da iki toplumun birbirine büyük saygısı ve sevgisi de var. Aradan en az birkaç nesil geçmiş ve geçmişe bir sünger çekmek gerekiyor. Çünkü savaşların yanında iki yakanın insanlarının birbiriyle olan dostlukları ve yakın ilişkileri de var. Onlar bizim müziklerimizi nasıl seviyorsa bizlerden de yunan müziklerini seven ve yunanlı sanatçılara saygı duyan büyük bir kitle var. Buna en son geçenlerde İzmir’de yunanlı sanatçı Haris Alexiou’nun konserinde bir kez daha tanık oldum.

 

Neden bir Kıbrıs türküsünü yunanca seslendirdiniz? Yunanca seslendirilen şarkıların size ne gibi bir katkısı oldu? Albüm satışlarına yansıdı mı?
Bana katkısı çok oldu. Bir kere yunan müziğine daha fazla ilgi duymaya başladım. Kültürel anlamında belki bugüne kadar ilgilenmediğim bir konu ile ilgilendim. Albüm satışına etkisinin olup olmayacağını hiç düşünmedim. Bu benim içi dostluk adına bir jestti. Sonuçta ben mutlu oldum. Beni tanıyan yunanlı dostlarım mutlu oldu. Bu benim için yeterliden öte çok çok fazla bile…

 

Son albümünüz öteki yaka'ya ulaştı mı? Ulaştıysa nasıl tepkiler geldi?
Öteki yakaya ulaştırdık, www.gulemekci.com adlı sitemden takip ettiğim kadarıyla tepkiler de çok iyi ama öteki yakada marketlerde alması bu piyasada kolay değil… Ama internetten indirip paylaşan çok sanırım. Albüm satışlarını kötü etkilese de sonuçta bunu da önemli bir paylaşım olarak görmek lazım…

 

Türk Halk müziği ile ilgili görüşlerinizi almak istiyoruz... Başlangıcından bu güne ve Türk insanının müziğine bakış açısı konusundaki görüşlerinizi de öğrenmek istiyoruz...
Hep söylüyoruz, Anadolu müzikal kültür olarak çok zengin. Binlerce türkü var. Türklerin tarihten gelen önemli bir müzikal kültürü var. Ülkemizde bölge bölge, hatta bölgelerin detayında köy köy farklı  müzikal yapı, armoni zenginliği var. Halk müziği otantik özelliğini korumak zorunda. Otantik yapı korunamadığı takdirde küreselleşme sürecinde popüler bir merkezde toplanır ki bu zenginlik ortadan kalkar. Her sanatçı kendi yorumu doğrultusunda ufak tefek düzenlemeler yapacaktır, bu gayet doğaldır. Eğer sanatçı bunu yapmazsa farkedilemez.  Ancak tam otantik tarz da her zaman orijinal olarak saklanmalıdır. Genç nesilin farklı tarz veya dünyadaki diğer müzik akımlarından etkilenmesi  normaldir. Ancak gençliğin tümünün ve uzun süre başka akımların etkisinde kalması, hatta ahlaki anlamda da sorumsuzlukların görülmesi halinde toplumda ciddi sorunlar yaratabilir. Böyle zamanlarda özellikle devletin kurumlarına önemli görevler düşer. Devletin kurumları da popüler olanın peşinden koşarsa sonuç iyi olmayabilir…
 
Bizimizmir.net ziyaretçilerimiz için de çok özel bir adres olarak kabul ediliyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz ne olabilir?
Sitenizi henüz yeni tanıyorum ama bundan sonra sık sık ziyaret edeceğim. Bir kere adı çok sıcak Bizim İzmir insanda iyi bir çağrışım bırakıyor. Umarım medyadaki boşluğu dolduran, İzmirli olsun olmasın takip edilen bir portal olur.

Sormadınız ama ben başka bir konuya daha değinmek istiyorum. İzmir kültür sanat etkinlikleri bakımından önemli bir şehir olmasına rağmen İstanbul müzik piyasasının ve sanatçılarının gölgesinde kalmış durumda. İzmir’deki sanatsal olaylar ulusal basının konusu olmasına rağmen yerelliğe doğru bir daralma var sanki... Bu anlamda İzmir’de ciddi bir medya sorunu olduğunu düşünüyorum. Gazeteciler Federasyon Başkanlığına da sahip olan bu şehirde umarım iyi gelişmeler olacaktır.


Genç sanatçılara veya sanatçı adaylarına öğütte bulunmak ister misiniz?
Kendimi yaşlı hissettim... Henüz ben de çok tecrübeli değilim ama yine de birçok şey öğrendim tabi. Artık eskisi gibi isim olmak kolay değil. Albüm yapıp patlatmak, milyonlar satmak, bunlar geçmişte kaldı. Müzikle ilgilenen binlerce insan var. Müzik piyasasında yer alabilmek için o binlerce insandan bir farkınız olması gerek. Popüler olmak için binbir türlü kılığa girenler, magazini peşine takmak için her gece barlarda gezenler, binbir türlü muziplikler… İşte tüm bunların içinde mütevazi ve normal olabilmek sanırım ayrıcalık olsa gerek… Genç arkadaşlar işlerini iyi yaparlar, müziğin ortamında bulunurlar, olduğu kadarıyla yetinmesini bilirlerse, gerisi kendiliğinden gelecektir…

                       

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv