Onun dev bir kütüphanesi var

 Anne Kuşadası, baba Kayseri, eşin anne tarafı Kosova Priştina, baba tarafı ise Kırım kökenli olmalarının kendisine sunduğu farklı kültür ve yaşam tarzlarını yakından izleyen İnşaat Yüksek Mühendisi Ayşen Nazlı, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Türk mutfağı başta, dünya mutfaklarının lezzetlerinin tariflerinin yer aldığı yemek kitaplarının yer aldığı 10 bin eserlik bir kütüphane kurdu.

  • 1
  • 5.421
Onun dev bir kütüphanesi var
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

 Anne Kuşadası, baba Kayseri, eşin anne tarafı Kosova Priştina, baba tarafı ise Kırım kökenli olmalarının kendisine sunduğu farklı kültür ve yaşam tarzlarını yakından izleyen İnşaat Yüksek Mühendisi Ayşen Nazlı, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Türk mutfağı başta, dünya mutfaklarının lezzetlerinin tariflerinin yer aldığı yemek kitaplarının yer aldığı 10 bin eserlik bir kütüphane kurdu. Öyle ki, Türkiye’de Ayşen Nazlı’nın kurduğu kütüphane içeriğine eşdeğer başka bir kütüphane bulunmuyor. STK’lar ise onun vazgeçilmezi…
 
Bizimizmir: Ayşen Nazlı’yı bilinen ve bilinmeyen yanlarını anlatır mısınız?
 
Ayşen Nazlı: Her zaman toplumla iç içe, şeffaf bir yaşamın içinde bulundum ve çok farklı kültürlerle birlikte olmanın büyük avantajını yaşadım.  Ailece kendimizi topluma hizmete adadık. Hizmete ve yardıma dönük çalışmalara dünyanın neresinde olursak olalım katıldık. Örneğin, Kanada’da öğrencilik yıllarımızda Kanada’ya gelen yabancı öğrenciler için Yeni Kanadalılar Derneği’nde etkin görev aldık. Üniversiteye gelen yabancı öğrenci ve ailelerine her türlü yardımı yapmaya ve yol gösterici olmaya çalıştık.  Türkiye’ye dönünce de Türkiye’ye yurtdışından üniversiteye gelen gençlere ulaşmaya; onların sorunlarını çözmeye çalıştık. Türk ailesini tanıttık. Ege Üniversitesinde okuyan 5 Kosovalı öğrencinin ailesi olduk, hafta sonları evimizde ağırladık. Birçok STK’nın ya kuruluşunda eşimle yer aldık veya üyesi olduk.

B: Sevgili Ziya Nazlı ile sınıf arkadaşlığından hayat arkadaşlığına yürüdünüz. Kim kimi baştan çıkardı?  
 
AN: Ziya’nın babası Dr. Halit Nazlı İzmir’in en sevilen, sayılan çocuk doktorlarındandı ve çok naif bünyeli beni çocukken birkaç kez ağır durumlardan kurtarmıştı. O nedenle kendisine ailece büyük saygı duyardık. Zaman geçti, Ziya ile üniversitede sınıf arkadaşlığı yaptık. Yakınlaştık ve çıkmaya başladık. Ziya çok çalışkandı, bana çalışma ve ödevlerde çok yardım ederdi. İnşaat mühendisliğinde sınıfta 40 öğrenci içinde tek kızdım. Her zaman kendisine “ben sınıfta tektim senin fazla şansın yoktu ama 40 kusur kişiden seni seçtim, övünmelisin“ derim, gülüşürüz. Ziya’yı ben baştan çıkardım. Evimize gelir birlikte çalışırdık. Hatta bir anı olarak bir gün babam geldiğinde bizi çalışırken gördüğünde Ziya’ya “sınıfın tek kızı, kızımı koruyorsunuz” demiş ve çok teşekkür etmişti. Mezuniyet sonrası ben Boğaziçi Üniversitesi işletme bölümüne yüksek lisans için gittim, Ziya da Fransa Tours şehrinde Poitiers Üniversitesi Fransız Dil ve Edebiyat Fakültesi’ne gitti. Fransa’da okurken Kanada Sherbrooke Üniversitesinden aldığı teklif üzerine evlendik ve Kanada’ya gittik orada yüksek lisans çalışmalarına devam ettik.
 
B:Yemek merakınızdan, Osmanlı ve Türk mutfağından dünya mutfağına uzayan kitap ve diğer koleksiyonlarınızı anlatır mısınız?
 
AN:Uluslararası bir kuruluşta çalışıyordum. İsviçre’de yapılan bir toplantıda konu başlıklarından biri “”Dünyada Koleksiyonculuk” idi. Türkiye’nin olarak bu kadar geride olmasından rahatsızlık duyunca bir yerden başlamaya karar verdim. Yurt dışında okurken aynı zaman yabancılara Türk mutfağını anlatıyor ve sunum yapıyordum. O nedenle ailemizin ve dostlarımızın gönderdiği çok sayıda Türk Mutfağı ve Kültürü ile ilgili dergi, kitap ve doküman vardı. Cesaretlendim ve bugüne kadar basılmış olan tüm Türk Mutfak Kültürü ve yemekleri kitaplarını toplamaya başladım. 2000 yılının başından beri girmiş olduğum bu serüvene hala aynı sabır ve heyecanla devam ediyorum.
 
Zamanla Türk mutfak kültürü ve lezzetiyle yakından ilgili objeleri toplamaya başladım. Mutfak malzemeleri, geçmişten bugüne satılmış ve sürümde olan ambalajlar, kutular, alkollü - alkolsüz içecek şişeleri, çeşitli yağların teneke ve şişeleri, Tariş zeytinyağının 2017 koleksiyon serisinin tümü, eski tarihlerde çıkmış olan onlarca sakız, çiklet kutuları, çay, kahve ambalajları ve tanıtım objeleri gibi...
Bunun dışında ailemin içinde çeşitli siyasi partilerde aktif çalışmış kişilerden elde ettiğim rozetleri, çalıştığım STK’larda ve dostlarımdan edindiğim rozetleri de topladım ama koleksiyon anlamında değil, sadece hobi olarak.
 
Bir web sitesi oluşturarak hepsini sergiledim. Gayem kendisinde olmayan, bende olan objenin var olduğunu bilmesi, gerekirse kendilerine yardımcı olmaktı, çok arayan oldu ve kendi koleksiyonlarının tamamlanmasına yardımcı oldum.
 
B:Kıdemli LİON’sunuz açar mısınız?
 
AN: 1978 Eylül ayında Kanada’dan İzmir’e geldik. Ekim ayında evimin eşyaları Kanada’dan naklihane olarak gelip evimize yerleştirilirken aynı saatte İzmir Alsancak Lioness Kulübü’ne giriş törenim yapıldı. Yani Türkiye evimle Lions camiasına kabulüm aynı gündür. Dolayısıyla da 2. Evim Lions olmuştur. O zaman İzmir’de belirli ailelerin eşleri tarafından kurulmuş sınırlı sayıda hizmete yönelik çalışan STK’lar vardı. Hepimizde büyük bir hizmet aşkı vardı. İmkanları ve vakitleri bol olan hanımlar hizmet yarışındaydılar. 1990 yılında  Lioness kulüplerinin kapatılmasıyla biz Lionessler Alsancak Lions Kulübüne geçtik. O günden  bu  güne tam 42 yıldır Lionsun neferiyiz. Kesintisiz 40 sene kulüp içi veya Federasyonun hizmet ve yönetim kademesinde görev aldım. Ama son 2 senedir çalışmaları gençlere bıraktım. Lions’un hizmetinde ciddi bir gönüllüsüyüm…
 
B: Ayşen Nazlı nasıl bir eştir? Sevgili Ziya Nazlı’nın da nasıl bir eş olduğundan bahsedebilirsiniz…
 
AN:Biz Ziya’yla öğrenci evliliği yaptık. Yani birbirini seven, sayan iki arkadaştık. Tüm yaşantımızda yaşadığımız tüm problemleri, sıkıntıları birlikte aştık. İkimiz İnşaat Yüksek Mühendisiyiz. Aynı okulda okuduk. Yüksek lisansımızı birlikte yaptık. Aynı büroyu paylaştık. Zaman geldi birimizin kalktığı koltuğa diğerimiz oturduk. Biz birbirimizi; bütünü tamamlayan birer yarım olarak tanımladık. Birbirimizden hiçbir şey istemedik. Karşılaştığımız her sorunda nasıl çözeriz diye düşündük. Birbirimizin çözüm ortağı olduk. O nedenle hangimizin nasıl bir eş olduğunu bilemeyeceğim. Yalnız şunu söyleyebilirim ki 47 senelik evliliğimizde birbirimizi üzecek ve zora sokacak hiç bir davranışta bulunmadık.
 
B:Nazarlardan ırak, çok yakışıklı, akıllı, yetenekli iki oğlunuz var. Nasıl Bir annedir Ayşen Nazlı?
 
AN: 2020 Aralık ayında Covid 19 nedeniyle yakalandığım hastalığı çok ağır atlattım. Kendimden vazgeçtiğim anda evlatlarıma huzur içinde mi veda ediyorum diye sorguladım. Kendilerini aile ortamında sevgiyle büyüttüm. Çok iyi okullarda çok iyi eğitim almalarını sağladım. Çok başarılıydılar, başarılarının devamı için hiç bir şeyi eksik etmemeye çalıştım. Onlar da verilen emekleri hiç boşa çıkarmadılar. Eğitimlerinde, sporda ve sanatsal faaliyetlerde çok çalıştılar, büyük başarılara imza attılar. Kaan tiyatroya meraklıydı. Hatta New York’ta birçok kez tiyatro sahneye koydu. Türkiye’de çevrilen bir filmin yapımına da kısmi sponsor oldu. Ama çalışma hayatına girince bütün sanatsal çalışmaları hobi boyutunda kaldı tabii. İş hayatında Uluslararası finans sektörünün aranan ismi, şimdi Londra’da yaşıyor ve 4 yaşında Mina isimli kızı var.
Berk ise aile şirketimizin sorumluluğunu üstlendi. Başarılı ve güvenilir bir yönetici. Çok başarılı bir tenisçi. Şampiyonlukları var, çok kez genç milli takımda görev aldı. Ama O da iş hayatı içinde sporu sadece hobi olarak devam ettiriyor. 
Oğullarımızı meslek seçimlerinde de, evlilik tercihlerinde saygı duyduk, özgür bıraktık. Destek istedikleri her konuda yanlarında olmaya çalıştık. Nasıl bir anne olduğu sorusuna cevabım  “gözüm arkada kalmayacak” diye olacaktır.
 
B: Koleksiyonlarınızla ilgili ne düşünüyorsunuz?  Kaan ve Berk’in bu konuda düşünceleri var mıdır?
 
AN: Elinizdeki değerler sizde kalırsa hiçbir işe yaramaz. Değerini arttırabilmesi için mutlaka paylaşılmalıdır. Toplumun hizmetinde olmalıdır. O nedenle elimde olan her veriyi web sitemde paylaştım. Yaşadığım sürece toplamaya devam edeceğim. Takip etmek kolay değil. Yeni çıkan eserleri, eski yayınların araştırılması vs. için mutlaka günde 5-6 saat ayırmanız gerekiyor. Yayınevleriyle iletişim içinde olmak, İnternette sitelerde satışa çıkan yeni kitapları takip etmek, tarih sırasına göre süreli yayınları tamamlamak ve açık arttırmaları takip etmek büyük emek ve zaman istiyor. Çocuklarım da bunu biliyorlar. Kendilerinin takip etmelerine hem zamanları hem de yaşam şartları müsait değil. O nedenle bu kütüphaneye sahip çıkmaları için günün şartlarına göre güvenilir bir devlet kurumuna bağışlayacaklardır…
 
B:Toplumsal Hayatta Kadının Yeri? İle başlayalım.

AN: Toplumsal hayatta kadın çok önemlidir, geri kalmış olması toplumun bütününü etkiler ve toplumu sürükler. Toplumu sürükleyen kadındır. Eğitim hakkıyla kadının gelişmesi ve eğitilmesi çok önemlidir. Bu konuda çok mesafe alınmıştır. Hepimiz bunu görev kabul etmeliyiz
 
B:Eğitimde fırsat eşitliği?
 
AN:Toplumda kadın erkek farkı gözetmeksizin eğitimlerine çok önem verilmelidir. Ebeveynler bu konuda hem bilinçlendirilmeli ve desteklenmelidir. Ülkemizde bu konuda çaba gösterilmede önce aile olmak üzere her bireye düşen görev vardır.
 
B:Siyasette Kadının Yeri?
 
AN:Türk kadınları gelişmiş birçok ülkeden önce siyasi haklarına kavuşmuştur. Siyasette kadının yeri çok önemlidir. Dünyanın her yerinde kadınların siyasete girebilmeleri ve başarılı olabilmeleri için erkeklere göre daha çok çalışmak ve mücadele etmek zorundadırlar. Eşitlik bu alanda da sağlanmalıdır.
 
B:Çalışan Kadınlar- Kadın girişimciliği?
 
AN:Pek çok alanda olduğu gibi çalışma hayatında da kadının zorlukları vardır. Geleneksel rolü itibariyle ailenin sorumluluğu büyük ölçüde kadının omuzundadır. Bu alanda da sorumlulukların paylaşılması bilinci yerleşmelidir. Gelişmeler o yöndedir. Özellikle bu arada girişimci kadınlarımızın sayıları ve başarılarının artmış olması sevindiricidir.
 
B:Çocuk Gelinler ile ilgili düşünceleriniz?
 
AN:Reşit olmayan birisinin evlilik gibi ağır bir sorumluluğu yüklenmesi mümkün değildir. Dünyada 18 yaşından küçük her kişi çocuktur. Çocukla evlilik kabul edilebilir bir kavram değildir ve kabul de edilemez. Çok eski zamanlarda yapılmış olan küçük yaşta evliliklerin gösterilmesi mantıklı da değildir. Çünkü zaman o zaman değil. İnsanın gelişmesi en erken reşit olunmasıyla başlar. Çocuk gelinler ve zorla yapılan evlilikler toplumumuzda bir yaradır. Onun için çok ağır cezalar getirilmiştir.
 
B:Kadına Taciz, Şiddet, Kadın Cinayetleri?
 
AN:Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. En ağır cezaların verilmesi gereklidir.

Yorumlar (1)
  • Marin Lesev

    Marin Lesev

    Merhaba, 8000'den fazla Bulgarca basılı mutfak yayınından oluşan bir koleksiyona sahip bir mutfak literatürü koleksiyoncusuyum. Ayşen Nazlı ile bilgi ve tecrübe paylaşımı için e-mail yoluyla iletişime geçmek istiyorum.

    29 Kasım 2021 00:00
YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv