Sağlıkta Kadın Eli: Figen Baz

Başarılı eşinin yanında olurken, kendisi de yol alan, kısacası Baz ailesinin sıfırdan bu günlere ulaşmasındaki iki mimarın birisi, sevgili Mehmet Baz’ın bir tanesi, çocuklarının annesi, torunlarının babaannesi iş insanı, Birliğin Gücü’nün büyük örneği, Karşıyakalı Figen Baz’da konuklarımız arasında…

  • 0
  • 2.383
Sağlıkta Kadın Eli: Figen Baz
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Başarılı eşinin yanında olurken, kendisi de yol alan, kısacası Baz ailesinin sıfırdan bu günlere ulaşmasındaki iki mimarın birisi, sevgili Mehmet Baz’ın bir tanesi, çocuklarının annesi, torunlarının babaannesi iş insanı, Birliğin Gücü’nün büyük örneği, Karşıyakalı Figen Baz’da konuklarımız arasında… 

Bizimizmir Magazin:  Bizim İzmir Magazin okurlarına kendinizi tanıtır mısınız?

Figen Baz: 1966 senesinde Karşıyaka’da doğdum. Aslen Bosna kökenli bir ailenin kızıyım. Yıllarca Çiğli’de doktorluk yapan ve “Boşnak Salih” olarak tanınan, Dr. Salih Salnur’un kızı olmama da ayrı bir parantez açmak isterim. Eşim Mehmet BAZ ile 35 yıldır mutluluk ve saygı ile sürdürdüğümüz bir evliliğimiz var. Bu evliliğimizden her zaman gurur duyduğum iki oğlum var Sami ve Salih. Onlar da çok mutlu evlilikler yaptılar. Gelinlerim Aşkın ve Öykü’yü de çok seviyorum, benim iki de kızım var diyorum. Artık benim dört evladım iki torunum var. Torunlarım Mehmet ve Figen Arya da birer dünya tatlısı… Yaşadığım bu hayatta her zaman hayatın içinde, üretimin içinde olmayı istedim. Her zaman araştırmacı bir insan olmaya ve yeni şeyler öğrenmeye çalıştım. Bu sebeple iş yaşamında ve sosyal hayat içerisinde elimden geldiği kadar faal olmaya gayret gösteriyorum.
 
BM:  Açılımını yapmanız için 2 kelime söyleyeceğim: Ekol ve Duymer

FB: İşitme cihazı üzerinde çalışmaya eşimle birlikte karar verdik. İşitme kaybı yaşayanların bir cihaz sayesinde bu sıkıntıdan kolaylıkla kurtulduğunu biliyordum. Ancak işitme cihazının halk arasında çok bilinmediğini fark ettim. İşitme cihazı işine girmemiz, hayatımızda değişikliklere yol açacaktı, ancak çok istediğimiz için karar verdik ve küçücük işyerimi çok büyük bir heyecanla açtım. Adını Duymer koyduk. Arkasından çok yoğun bir döneme girdik. İşitme cihazı sektörüne girdikten sonra sağlık hizmeti alanında da ilerledik ve tıp merkezi açtık. Arkasından daha da ilerleyerek İzmir Ekol Hastanesi’ne dönüştük. Bunlar belli bir zaman içerisinde ve yaptığımız işin başarısı karşılığında gerçekleşti. Şu anda 16 ayrı branşta, 80 hekimin, 800 personelin çalıştığı bir hastane grubuyuz. Ekol Hastanesi, Ekol International, Ekol Göz, Duymer, Dent Ekol gibi hastanelerden oluşan bir grubuz. Yani, DUYMER bir hayalin başlangıcı oldu; insanlara sağlık ve daha kaliteli bir yaşam sunmanın hayali… Ekol ise, bu hayali daha geniş kitlelere; yani topluma ulaştırmamız için bir köprü oldu.

 
BM: Ekol çalışanlarının annesi diyorlar sizin için?

FB: Ben herkesin her sorunu ile ilgilenmeye çalışıyorum. Bizimle çalışanları çalışan olarak değil, hayatımızı, ekmeğimizi paylaştığımız bir büyük ailenin parçası olarak görüyorum. Evladım için ne düşünüyorsam, çalışanlarım için de aynısını hissettim her zaman.
BM:  Annelik demişken, “Çocuk da yaparım, kariyer de” söyleminin en güzel örneklerinden birisiniz. Bu başarıyı nasıl yakaladınız?

FB: Yaptığımız her işi çok severek ve isteyerek yapıyor, her işe yetişmeye çalışıyordum. Bize gelen işitme problemi olan hastalara uygun cihaz takarak işitme probleminin giderildiğinde, hastamızın yaşadığı mutluluk, bizi daha çok çalışmaya yönlendiriyordu. Hastalarımızın bize güveni, tavsiyesi ile büyüdük; distribütör olduk, şubeler açtık. Bir işte başarılı olmak için tutku ile bağlanmak gerekiyor, bütün hayatını ona adamak gerekiyor. Tabii böyle olduğu zaman da hayatındaki bazı şeylerden vazgeçmek zorunda kalıyorsun. Çocuklarım kulak kalıpları hamuru ile oyun hamuru gibi oynuyordu.
İşimizle birlikte çocuklarımızla da ilgileniyordum.
Türlü toplantılardan, elinde dosyalarla oradan oraya koşturmanın yorgunluğunu her fırsatta çocuklarımla oyun oynayarak atıyordum. Çocuklarımdan o dönemde çok şey öğrendim. En önemlisi karşılıksız sevgiyi öğrendim. Bana kalırsa “çocuk da yaparım, kariyer de” sözü birbirini besleyen iki faktörün bir araya gelmesi anlamına geliyor. İkisini bir arada götürmek mümkün. İkisinden birini tercih etmek de ayrı başarılar getirmekte.
 
BM: Sanat ve Figen Baz desek?

FB: Her eserin bizim bilmediğimiz bir hikayesi var. Sanat tutkusu, bu hikâyeyi öğrenmekle başlıyor. Öğrenince de eserle sanatçı arasındaki bağı fark ediyorsunuz. Bu muhteşem bir duygu. Gördüğünüz eser çok daha anlamlı olmaya başlıyor. Sanatı anlamak için, zamanını ve yöntemini bilmek gerekir. Görsel anlamda değerlendirdiğim bir eseri, şimdilerde, sanat ve sanatçıyla birleştirip emeğinin karşılığını gördüğümde hikâye beni inanılmaz büyülüyor. Manevi anlamda zenginleştiğimi hissediyorum. Bu duygu gerçekten çok keyifli. Bu bakış açısının kişisel gelişime çok ciddi şeyler kattığını düşünüyorum.
 
BM: Yeni Projeler var mı?
 
FB: Pandemi nedeniyle, tüm Türkiye’de olduğu gibi, sanat galerimizde sergilere ara verdik. Ama pandemi geçtikten sonra yine Türkiye’nin gözde ressamlarıyla sergilerimize devam edeceğiz. Sağlık alanında kadın doğum üstüne bir hastane de planlarımız içinde.
 
BM: Eğitimde fırsat eşitliği?

FB: Kız çocuklarının okula gönderilmeleri ve erkekler gibi doktor, mühendis, yönetici olmaları toplumu daha üretken ve demokratik hale getirir. Kız çocuklarımıza ailede önem verildikçe bu tüm toplumumuzu her alanda etkileyecektir.
 
BM: Size göre siyasette kadının yeri?

FB: Türkiye dünyada kadınlara ilk oy kullanma hakkının verildiği ülkelerden biridir. Kadına siyasette yer verilmesi son zamanlarda biraz sekteye uğradı diyebilirim. Eğer kadınlar siyasette daha fazla yer alırlarsa ülkemiz daha demokratik, daha eşit ve refaha yansıyan bir dönüşüm gerçekleştirecek; dünya ise daha savaşsız ve barış içinde bir yer olacaktır. Kadınların siyasette yer almaları, her şeyden önce diyalogların daha yumuşak ve barışçıl olmasına yol açacaktır.
 
BM: Çalışan kadınlar, kadın girişimciliği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

FB: Ekonomik zorlukların yaşandığı, ailelerin geçim sıkıntısı çektiği günümüzde, kadınların da ticari faaliyetlerde bulunarak aile bütçesine katkı sunması hem ekonomik yaşamı canlandıracak hem de ailelerin ekonomik sıkıntısını önemli ölçüde hafifletecektir. Bu yüzden, kadın girişimcilerin kendilerine güvenmeleri ve daha cesaretli olmaları gerekir. Bu vesile ile tüm kadınlarımıza şunu ifade etmek istiyorum; kendinize güvenin. Ülkemizde ve dünyada çok başarılı kadın girişimcilerin olduğunu unutmayın.
 
BM: 2020 yılını pandemi ile geçirdik. Bu konuda düşünceleriniz ve 2021 yılı için dilekleriniz nelerdir?
FB: Yüzyılda bir yaşanan olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Çocuklarımızı, yakınlarımızı, çalışanlarımızı mümkün olduğu kadar korumaya çalışıyoruz. Bu konuda mümkün olduğu kadar başarılıyız. Hastanemizin pandemi hastanesi olmaması bu başarımızda etkili oldu. Bu karanlık günler şimdi aşının da gelmesi ile kısa zamanda geçecektir. Dileğimiz bu. İnşallah 2021 yılı daha güzel, daha sağlıklı, birbirimize doyasıya sarılabileceğimiz bir yıl olacaktır.

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv