Üreten kadın daha özgüvenli

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sevgili Misket Dikmen’de röportaj konuğumuz oldu.

  • 0
  • 1.177
Üreten kadın daha özgüvenli
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sevgili Misket Dikmen’de röportaj konuğumuz oldu.  1961 yılında İzmir’de doğan, 1968 yılında Suat Taşer’in öğrencisi olarak TRT İzmir Radyosu Çocuk Saati programında görev almaya başlayan Dikmen, D.E.Ü. İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Çocuk Saati ile birlikte Radyo Tiyatrosu çalışmaları sürdü. 1983’de sınavların ardından TRT Diyarbakır Radyosu’na spiker olarak atandı. 1984’de TRT İzmir Bölge Müdürlüğü’ne döndü. Radyoda ve televizyonda çeşitli programlar hazırladı, sunumunu, seslendirmesini yaptı. Çeşitli Kurumlar için belgeseller, tanıtım filmleri seslendirdi. TRT’nin genç spikerlerine eğitim verdi.

TRT’den ayrıldıktan sonra EE.Ü. Radyosu REK ve E.Ü. Televizyonu’nun Yönetim Kurulu üyeliği, eğitim koordinatörlüğü ve program direktörlüğü yaptı. Radyo-TV Topluluğu öğrencilerine diksiyon, radyo haberciliği, program hazırlama, sunum teknikleri eğitimi verdi. Mesleğine dair bilgiyi, deneyimi paylaşmayı çok önemseyen Dikmen, bu amaçla çeşitli kurumlarda eğitimler ve seminerler vermeyi sürdürüyor.

2000 yılından beri İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeliği yapan aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Federayonu Başkan Yardımcısı olan Dikmen, Basın Konseyinde Yüksek Kurul Üyesi olarak  İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ni temsil ediyor.  

Mehmet KURT: Toplumsal Hayatta Kadının Yeri sizce nerede? 

Misket DİKMEN: Toplum yaşamı kendi içinde birçok farklı kimliği barındırıyor. Toplumdaki her iki cinsin de kendine özgü özellikleri ve toplum yaşamında belirgin bir konumu var. Günümüz toplum hayatında kadının yeri büyük ölçüde Batı’daki sanayileşme hareketinin dünyayı sarmasıyla ve ülkemizde de Cumhuriyet devrimleriyle şekillendi. İnsanlık tarihinden bu yana kadınların toplumsal hayattaki başat rolü olan anneliğin yanında, iş gücüyle üretime katılması, yönetimlerde söz sahibi olması toplumların gelişiminde en önemli faktörlerden biri oldu. Özellikle cumhuriyet tarihiyle birlikte dünyada ilkleri başarmış kadınlar var. Bilim kadınları var, sanatçılar, gazeteciler, iş kadınları… Ancak ülkemizdeki kadınların toplumsal hayattaki yerine ilişkin kesin bir saptamada bulunmak oldukça güç. Çünkü demokrasi sorunu var. Çünkü hâlâ temel eğitimi tamamlayamamış, hiç eğitim almamış, iş hayatında bugüne kadar hiç yer edinememiş kadınlar var. Hatta bugün bile nüfus kayıtları yapılmamış kadınlar karşımıza çıkıyor. Hatta tam tersi, çok iyi eğitim almış kendi kariyerini, kendi kimliğini belirlemiş kadınlar… Ama hala kocasının eşi, babasının kızı gibi cinsiyetçi yaklaşımlara, söylemlere konu oluyor. Bu büyük haksızlık. Mevcut sorunların çözümü için el birliği ile hareket etmek, kadın hareketlerine destek vermek, kadın – erkek her bireyi bilinçlendirmek gerekiyor.

MK: Eğitimde fırsat eşitliği?

MD: Eğitimde fırsat eşitliği, eğitim kaynakları ve faaliyetlerinden herkesin eşit koşullarda, kişilerin isteklerine ve yeteneklerine göre faydalanmasıdır. Bu insan hakları meselesidir. Ülkemizde kız ve erkek çocukların karma eğitim alması ve kadınların da erkekler gibi yüksek öğrenim hakkını kazanması yine cumhuriyet tarihine dayanıyor. Ancak bu duruma sadece kadın ve erkek nüfusu olarak bakmak yanlış olur. Çünkü geçmişte şehirde ve taşrada yaşayanlar arasında da toplum gelişimini engelleyecek ölçüde farklar vardı. Bu durum o döneme kadar başka bir dünya ülkesinde örneği görülmeyen bizim topraklarımızdan çıkmış aydınlanma hareketi olan “Köy Enstitüleri” ile giderildi. Bu bağlamda hem toprağın üreticileri olan ve nüfusun büyük bölümünü oluşturan köy halkı bilinçlendi hem de kız çocukları eğitime daha fazla katıldı. O kuşağın yetiştirdiği yeni nesiller toplumsal hayattaki duruşuyla örnek oldu. Ancak bu aydınlanma hareketi ne yazık ki uzun sürmedi. İçinde bulunduğumuz yüzyılda bile hâlâ eğitim alamamış ya da eğitimini hem ekonomik nedenler hem de sığ düşüncelerin etkisinde kalmış kültürel dayatmalar sebebiyle yarıda bırakmış kadınlar var. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, kadınlara toplumda değer kazandırıyor. Modern toplumların ayırt edici özelliği eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılmasıdır.

MK:Siyasette Kadının Yeri?

MD: Toplumun yarısını oluşturan kadınların karar alma aşamalarında söz sahibi olmaması her şeyden önce yine demokrasiyi zedeliyor. Toplumun yarısının temsil edilmediği bir ülkede alınan kararların demokratik olduğundan söz edilemez. Kadınların da erkekler kadar siyasal yaşama katılması toplum sorunların çözümüne olanak sağlar. Siyasette ne yazık ki erkek egemen kültür devam ediyor. Meclis koltuklarına baktığımızda kadın vekilleri yeteri kadar göremiyoruz. Hükümetlerde kadın bakanların sayısı parmakla sayılacak kadar bile değil. Seçim kampanyalarında kadın adaylara onlarla aynı özellikleri taşıyan erkek adaylar kadar önem verilmiyor. Kontenjanlarda eşitlik gözetilmiyor. Aslına bakarsak toplumsal hayatta siyaset gibi belirli alanlarda baskın eril kimlik kadınlar üzerinde dolaylı bir baskıya sebep oluyor.

MK: Çalışan Kadınlar- Kadın girişimciliği?

MD: Sanayi devrimi ve endüstriyel faaliyetlerin artmasıyla birlikte kadınların üretime katılması hızlandı. Kadın girişimcilerin çoğalması, iş hayatında kadın istihdamının artması, dünyadaki ekonomik faaliyetlere de olumlu bir şekilde yansıdı. Sektörler genişledi, çeşitlendi ve sermaye arttı. Ayrıca günümüzde belirgin bir hale gelen sanayi atıklarından kaynaklanan çevre sorunları, yoğun iş hayatının sebep olduğu psikolojik sorunların çözümü ise sürdürülebilir kalkınmadan geçiyor. Girişimci kadınlar faaliyetlerini bu şekilde gerçekleştiriyor. Her şeyden önemlisi kadınların iş hayatına katılması toplumsal hayattaki kadın erkek eşitsizliğini giderek azaltır, iş hayatında geçmişte kadınlara karşı oluşturulan ön yargıyı da kırar.

MK:Çocuk Gelinler?

MD: Çocuk gelinler hem ülkemizde hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde içimizi sızlatan bir konu. Büyük yara… 18 yaş altı evliliklerin görüldüğü toplumlarda kız çocuklarına verilen değerin sosyokültürel açıdan düşük tutulduğu göze çarpıyor. Bu tür toplumlarda, özellikle ailelerde çocukların eğitim alması, kendini geliştirmesi, ekonomik özgürlüğünü elde etmiş bireyler olarak yetişmesi beklenmiyor. Erkek çocuklara ‘soyun devamı’ misyonu yüklenirken kız çocukları‘evlenip gidecek’ algısıyla ayrımcılığa, kültür-töre olarak kabul edilen baskıya maruz kalıyor. Bu durumun ortadan kaldırılması yine eğitimdeki fırsat eşitliğiyle sağlanabilir.  

MK: Kadına Taciz, Şiddet, Kadın Cinayetleri?

MD: Gündemimizden hiç düşmeyen, giderek artan hukuksuzluktan en çok zarar gören sorun. Taciz kelimesi ilk olarak karşı taraftan kasten yapılan, bu etkiye maruz kalanın ise istemediği fiziksel teması akla getiriyor. Ancak tacizi bu şekilde nitelendirmek hem yanlış hem de yetersizdir. Bireyin kendini rahatsız hissettiği temas, söz, bakış, imâ… her davranış tacizdir. Toplum hayatına karışan her kadının öğrendiği, karşılaştığı ilk şeylerden biri tacizdir. Her ailede ev dışındaki hayata dair alınan ilk bilgi ‘yabancılarla konuşma’ kalıbıyla aktarılan olası tacizlere karşı kendini savunma ve tedbirdir. Nesilden nesile hem erkek hem de kız çocuklarına aktarılan bu öğretiye rağmen çağdaş, eğitimli bireylerin de bu davranışa maruz kalması bu toplumda karşılaştığımız en büyük çelişkilerden birisidir. Eğitimli, meslek ve unvan sahibi pek çok erkeğin tacize, şiddete, cinayete eğilimli olduğunu basına yansıyan, infial uyandıran olaylarla görüyoruz. Maalesef dört duvar arasında kalan, tanığı olmayan, gizlenmek istenenler de var. Ayrımcı ve cinsiyetçi dil, bir de hukuka olan güvensizlik; cezasız kalacağı düşüncesi kendini ifşa etmişliği ile kalacağı düşüncesini uyandırıyor.

MK:Çocuk da yaparım Kariyer de sözü sizin için ne ifade ediyor.

MD:  Ben yaptım. Bunu yapan sayısız kadın tanıdım. Bütün kadınlar yapar. Aksi düşünülemez. Üreten kadınlar daha özgüvenli oluyor. Kadın yapısı gereği aynı anda birden fazla şeye odaklanma gücüne sahip. Çözüm üretmede de çok başarılı oluyorlar. Buna dayanışma ruhunu da katarsak çocuk da yaparlar kariyer de devrim de.

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv