Ya olduğun gibi görün, Ya da psikoloğa görün…

Mesleğinin, mesleğini icra edişinin bir başka benzeri yok… Onu ilk kez 4.5 yıl önce Sardunya Performans Sahnesi’nde biraz merak, biraz hayranlık, biraz da şaşkınlıkla izlerken aslında yaptığı için ne kadar önemli olduğunu düşünmüştüm... Oldukça ilginç bir meslekti ama o mesleği başarıyla yapabilmenin “Püf Noktası” ise öncelikle Psikoloji eğitimi alması gerekiyor olmasıydı…

  • 0
  • 943
Ya olduğun gibi görün, Ya da psikoloğa görün…
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

Mesleğinin, mesleğini icra edişinin bir başka benzeri yok…  Onu ilk kez 4.5 yıl önce Sardunya Performans Sahnesi’nde biraz merak, biraz hayranlık, biraz da şaşkınlıkla izlerken aslında yaptığı için ne kadar önemli olduğunu düşünmüştüm...  Oldukça ilginç bir meslekti ama o mesleği başarıyla yapabilmenin “Püf Noktası” ise öncelikle Psikoloji eğitimi alması gerekiyor  olmasıydı…   

Sardunya Performans Sahnesi’nde yaptığı ilk performansının ardından bol kahkahalı, keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Ben inanılmaz keyif aldım. İnancım o ki, sizlerde keyif alarak okuyacaksınız…

Mehmet KURT: Dostum,  “bizimizmir”liler le kendin tanışır mısın?

 Ferhat Aydın: Tabii ki… Merhaba, ben Ferhat Aydın. Psikoloğum. Bildiğin gibi İzmir’de daha çok Bar Psikoloğu ismiyle biliniyorum. Çünkü 4,5 yıldır nerdeyse her ay Sardunya Performans Sahnesi’nde psikolojik talk showları yapıyorum. Bu gün de yine iki gösteri yapmak üzere burayla geldim. Gerçek bir psikolog olarak bar sahnelerinde talk Show yapmak ya da sahne almak insanların çok aşina olduğu bir şey değil.  Ama, özellikle İzmir 4,5 yıldır bu işi çok sahiplendi. Çok keyifli bir muhabbet ve ortam oluyor burada. O yüzden ben de büyük motivasyonla, keyifle geliyor ve İzmirliler psikoloji konuşmaya devam ediyorum...  
 
MK: Sevgili Ferhat, Bar Psikoloğu ne demek?  Normal bir psikolog olarak çalışmak varken Neden Bar psikologluğu?  Bar Psikoloğu bir ilk midir? Tek midir? Senden başka var mıdır yok mudur?

FA: Aslında bu meslek benim çok planladığım bir iş dalı değildi. Benim de hayalim; danışanlarımın geleceği,  terapist olarak hayatıma ve kariyerime devam edeceğim bir ofis açmaktı ama, engeller vardı karşımda büyüyen. Bizim mesleğimiz çok fazla bilinmiyor bu ülkede maalesef. Terapinin nasıl bir şey olduğu da pek bilinmiyor. Bir psikoloğun terapist olabilmesi için alması gereken eğitimler, kendi terapi süreci vs çok ciddi ekonomik zorluk yaratıyordu ve bir yandan bu zorluklarla bir yandan baş etmeye çalışırken, bir yandan da “ne yapabilirim acaba?” diye düşünüyordum.  Çok sosyalleştiğim bar ortamlarında tanıştığım insanların bana sıklıkla sordukları soruları farkedip, “ya, bunlarda çok bilinmiyor galiba, bunları bir eğlenceli ve tolkshow tadında nasıl konuşuruz, nasıl anlatabiliriz?” diye düşünürken 5,5 sene önce böyle bir girişim ortaya çıktı. Aslında insanların bir yandan içeceklerini yudumlarken, rahat bir ortamda gerçekten diplomalı psikoloğu dinlediği, bir yandan da sormak istediklerini, merak ettiklerini sorabildikleri bir ortam oluşuyor aslında…  Yaptığım araştırmaya göre Ülkemizde de, yurtdışında da örneği ve benzeri yok. Bu,  arkadaşlarla muhabbet ederken yavaş yavaş şekillenen bir proje oldu. Bambaşka bir kariyer ortaya çıktı sonrasında. Bir psikoloji anlatıcı, bir psikoloji konuşmacısı olarak bir süre sonra sadece barlarda çıkmamaya başladım. Mesela geçen sene Erzincan İl Müftülüğü’nde çıktım. Şirketler, özel okullar, STK etkinlikleri, bir süre sonra nerede bir grup insan varsa onlara psikoloji anlatan bir kariyere dönüşerek mesleğim oldu. Benden sonra bunu denemeye çalışan bazı meslektaşlarım oldu ama pek organik olmadı, tutmadı ve dolasıyla başlamadan bitti…

MK: Ferhatcığım, kendini şovmen mi, şu an bulduğum yeni terimle psiko şovmen olarak mı tanımlarsın, ya da bunun senin tarafından bir tanımlanması var mıdır?

FA: BKM Mutfak’ta çıktığım için çok fazla komedyen olduğumu zanneden olduğun gördüm ama, ben kendimi komedyen ya da şovmen olarak görmüyorum. Evet, bazı öğelerini kullanıyor olabilirim, mizahı kullanıyor alabilirim, hikaye anlatıcılığını kullanıyor olabilirim ama, aslında daha çok böyle keyifli, anlaşılır bir şekilde psikoloji anlatıyorum.  Bazı akşamlar öylesi eğlenceli keyifli geçiyor ki “Evet, bu bir şov” diyor, bazı akşamlar ise soruların da etkisiyle nispeten daha ciddi akşamlar oluyor ve orda diyorum ki, “Yok her zaman da güldürmek, şov yapmak için yapmıyorsun…” Biraz karışımı diyebiliriz. Yani aslında benim o an hissettiğim gibi akan bir içerik oluyor…

MK: Hasta Psikoloğa gitmedi, Psikolog hastanın ayağına geldi diyebilir miyiz?

FA: Aslında çıkış motivasyonu biraz öyle; “Madem bize gelmiyorsunuz, madem gelemiyorsunuz, tam ne olduğunu bilemiyorsunuz ve ondan gelmiyorsunuz” düşüncesiyle daha keyifli ve kasıntı olmayan bir ortamda, “Olur da bir gün bize gelirsen ne olur onu konuşalım” diyorum kısaca…

Ben, terapi yapmıyorum ama, terapinin nasıl bir şey olduğunu anlatıyorum daha çok aslında. O yüzden belki fayda gören, belki iyi hisseden insanlar olabilir dinledikten sonra. Ama benim daha çok yapmaya çalıştığım; daha keyifli bir muhabbet olurken bir yandan da, “bakın Psikoloji de bir bilim, bu işi yapan insanlar bu mantıkla yapıyor” mesajını veriyorum aslında…

MK: 4,5 yıl önce, ilk gösterinde sorulan bir soru karşısında hem düşündüm, hem de üzüldüm. Bir arkadaşına eczaneden prezervatif almaya giren bir avukat anlatmıştı hatırlarsan. Avukat’a öylesi güzel  cevap vermiştin ve avukat ta itiraf etmişti kendisi için gittiğini. Buna benzer sorular geliyor mu?

FA: Aslında soruların büyük kısmı galiba ben değil de bir arkadaş üzerinden geldiğinden, ben de bir süre sonra en çok gelen soruları bir kitap olarak derledim ve adını da “Ben Değil De Bi Arkadaş” koydum. Cinsellikle ilgili, ilişkilerle ilgili, ya da bireysel olarak sorulan sorular o ortamda çok fazla açık edilmek istenmiyor. Bir süre sonra, “benim değil de bir arkadaşımın başına geldi” denildiğinde,  “Söyle o arkadaşına...”  diye cevap vermeye başladım.  

İzmir, Ankara, İstanbul gibi kültür sanat etkinliklerinin, ya da sosyalliğin çok olduğu şehirlerde bireysel sorular daha çok geliyor diyebilirim. Hatta, İzmir bu konuda başı çekiyor denebilir. Bu benim derdim, bunu konuşalım diyen insan çok fazla…

MK: Özellikle cinsel içeriğe girildiğinde bir arkadaş üzerinden geçiriyorlar. “Ben eczaneye gittim de şunu istedim” diyemiyor.  Orada arkadaşını arıyor sözüm ona.

FA: Evet, bir de mizansen yaratıyor. Şöyle bir şey geldi aklıma. Özellikle İzmir için konuşacaksam. Bu tür mevzularda genellikle söz aldıkları zaman kadınlar daha net ve dürüst soru sorabiliyorlar. Lafı dolandırmadan direk, neyse söylüyorlar. O yüzden bunu anlamak için; erkeğin toplumsal olarak büyütülmesinden, toplumdaki yerine, konumuna kadar bakılabilir. Özellikle toplumsal cinsiyetle ilgili mevzularımız var ve bence biraz onunla ilgili ama kadın, ya da kendini kadın olarak tanımlayan, yani kadınlar bu konuda benim gösterilerimde daha açık sözlü ve yaşadıkları durumu daha kabullenir şekilde sorularını sorabiliyorlar diyebilirim…
MK:Ferhat’cığım İzmir’de bu kaçıncı gösteri?  Nerdeyse haftada bir bazen iki gösterin oluyor.

FA: Aslında İzmir’e çok sık geliyorum. Çok sık gittiğim illerden de şunu farkediyorum. Toplum olarak bunları çok konuşmaya ihtiyaç duyuyor insanlar. Eskisi gibi değil artık. Çok ilgileniyor, merak ediyor, araştırıyorlar, terapiye gidiyorlar, zaman  ve para ayırıyorlar. Dolayısıyla bana gelirken dertli olduklarından, aç olduklarından değil de, biraz muhabbet, biraz kafa dağıtmak, biraz goy goy’a. Böyle bir motivasyonla daha çok geliyorlar diye düşünüyorum. Çünkü bir psikolog dinlemek isterlerse sosyal medyada bir sürü psikolog var ama bu işin kokusunu rengini farklı şekillerde duyumsuyorlar. Daha çok muhabbet için geliyorlar diyebilirim…

MK: Bizimizmir Magazin ve bizimizmirtv izleyicilerine son olarak ne söylemek istersin?

FA: Konuşmak, iletişim değildir. Bunu günlük hayatta çok sık hatırlamamız gerekiyor. Biz iletişim kurduğumuzu zannederken çoğu zaman aslında sadece konuşuyoruz. Özellikle ikili ilişkilerde, iş, arkadaşlık ilişkilerinde çatışmalar olduğunda gerçek ve samimi bir şekilde “Bunu mu demek istedin?  Bunu mu hissettin?” şeklinde açık ve şeffaf olmaya dikkat edelim. Özellikle de kendimize tabii ki…

İzmir’deki bir konuşmada Mevlana’ya atıf yaparak söylediğim bir cümle ile bitirmek istiyorum. Ya olduğun gibi görün, Ya da psikoloğa görün…
 

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Mizah yaşamdaki çelişkilerden doğar

Müzik yapmak nefes almak kadar önemli

Hakan Aysev: Benim tek kahramanım Annem

Şeker Ağa konuk

Kendi romanlarımın kapaklarını kendim tasarlayıp yağlıboya tabloya işliyorum

Huzurlarınızda Yücel Erten!

Arşiv