Almanyada uzun zamandan beri çok sayıda konsolos, Başkonsolos geldi gitti. Hepsi görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştı. İzmire fark getirdi ama bunların için de çok ses getiren de oldu. Örneğin bir Manfred Unger,
Örneğin; İzmiri olan beğenilerini, tutkularını şiirle dile getiren, Berlinde Uluslararası Akademi İşbirliği Merkezi Müdürü olarak yapacağı görevinde de Türk ve Alman Hükümetleri işbirliğiyle İstanbulda geçen yıl temeli atılan Sonbaharda eğitime başlayacak olan Türk Alman Üniversitesi ile ilgili dosyayı bizzat kendisi inceleyecek olan, sorulduğunda BEN İZMİRLİYİM diyen bir Stefan Schneider
Başkonsolosluk olarak kurum veya kuruluşlarla düzenlediği etkinlikler de ses getiren ve güler yüzüyle aralarında benim de bulunduğu çok sayıda İzmirli dostlar edinen Scheider ile Asansörde başlayan, Tarihi saat kulesinde devam eden ve Kordonda gün batımında sona eren bir söyleşi yaptık
Mehmet Kurt: Türkiyeye ilk kez mi geliyorsun?
Stefan Schneider: Evet. Türkiyeye ve İzmire İlk kez 2008de geldim, yani Başkonsolos olarak geldim.
M.K. Peki Türkiyeye gelmeden önce Türkiye ve Türkler ile ilgili bilginiz, herhangi bir ön yargın var mıydı?
S.S. Almanyada çok sayıda Türk dostum vardı. Berlinde birçok Türk komşumun, Türk dükkanların ve restoranların bulunduğu bir semtte yaşıyordum. Türkiye ile ilgili önyargılarım olmadan geldim, aynı şekilde oraya dönüyorum. Artık simitlerimi evimin karşısındaki Türk bakkalından alacağım. Boyozumu bulamayacağım belki ama Orta Kahvemi ve ayranımıda orada içeceğim
M.K. İzmiri ve İzmirlileri nasıl buldun?
S.S. İzmir, Türkiyenin çok çeşitliliğini yansıtan, dünyaya açık ve modern bir şehir. Kısa sürede kanımın kaynadığı İzmirliler ise son derece misafirperver, rahat ve yaşam sevinci olan insanlar. Türkiye ve burada yaşayanlar çeşitli kültürlerin ve etniklerin bir kalaydoskopu gibi. Güzellikler ile dopdolu, sınırları içerisinde bin yılların tarihini barındıran ve her şeyden önce yabancıya da kucak açan insanların yaşadığı bir ülke.
M.K. Görev süresince çok etken bir başkonsolos olarak İki ülke ile ilgili ekonomik ve kültürel anlamda bir takım çalışmalar yaptınız. Bu konuda ki çalışmalarınız yeterli oldu mu?
Başarılı olduğuna inanıyorsanız bunda cana yakın bir insan olmanızın etkisi var mıdır?S.S. Benim için önemli olan, Bergamadan Alanyaya kadar uzanan görev bölgemde de Kültür ve Ekonomi alanlarında mevcut olan Türk-Alman işbirliğini daha da güçlendirmek idi. Ülkelerimiz özellikle insan ilişkileri açısından birbirlerine sıkıca bağlılar. Operada, Adnan Saygun Kültür Merkezinde, Beth İsrael Sinagogunda, Kültürparkın Konser Salonunda, Bodrum ve Antalyada, Lied akşamları ve konserler gibi birçok Türk-Alman kültür projelerine ön ayak olabildim. Bunlara Türk partnerler ile de yürütülen film projeleri, Alman sanatçıların (Rosenow/Phillips, Berlin) sergileri eklendi, örneğin K 2 projesi.
Görevim süresince ekonomi alanında da işbirliklerinin daha da geliştirilmesi mümkün oldu: örneğin Bremen eyaleti bu yıl İzmirde bir Ekonomi Teşvik Ofisi kurdu ve İstanbul Alman-Türk Dış Ticaret Odası da burada bir şube açtı. Hessen, Aşağı Saksonya, Bremen ve Kuzey Ren Westfalya, hatta Renanya-Palatina eyaletlerinden ekonomik işbirliklerine ilgi artmış durumda. Bu projelerin başarısı benim kişiliğim ile bağlantılı olup olmadığını başkaların takdirine bırakıyorum. Okuyucular bunu anlayışla karşılayacaktır.
M.K. İzmirlileri samimi buldunuz mu?
S.S. İzmirliler son derece samimi ve insana değer veren kişilikler. Onların samimiyetini kalbime taşıdım ve böylece bende bir İzmirli oldum.
M.K. İzmirin iş dünyası ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
S.S. İzmirdeki iş dünyası çok başarılı. Türkiyenin içinde bulunduğu güçlü ekonomik kalkınma sürecinin getirdiği fırsatlardan yararlanmalıdır. İzmir tüm yönlere, özellikle de Akdeniz, iç bölgesi ve Afrika ile olan ticari ilişkilerde geçiş merkezi olmak için son derece uygun bir yer. Aynı zamanda yabancı şirketler için de olağanüstü iyi bir üretim yeri. Önemli olan şirketlerin genç çalışanların yabancı dil bilgilerini eğitim ve teşvik ile geliştirmelerini sağlamaları. Ancak bu şekilde yurtdışı ile olan ticari temaslarda verimli sonuçlar elde edilebilir. Bu dönem rahatlama dönemi olmamalı. Yeni piyasalar yaratılabilir ve bunun için çeşitli piyasalara uygun stratejiler bulunması ve belirlenmesi gerekiyor. Burada ilgili odalara ve ekonomi kalkındırma kuruluşlarına görev düşüyor.
M.K. İzmirin kültür sanat hayatıyla ilgili düşüncelerinizi de öğrenebilirmiyiz?
S.S. İzmirin iyi ve geliştirilebilinir bir kültür hayatı var: Opera inovatif ve musiki açıdan cesur adımlar atan bir kurum. Örneğin Richard Straussun Ariadne Naxosta operasını Türkiyede ilk kez sahnelemenin onurunu yaşadı. Her seferinde uluslararası standartta modern temsiller gerçekleştirmeyi başarıyor (Gluckdan İphigenia Tauris'te, Almanyadan Maestro Riedelbauchun yönetiminde). Operanın yeni ve kendisine yakışır binasına ne zaman taşınacağını merakla bekliyorum.
İzmir Devlet Orkestrası yüksek bir standarta sahip, konserleri insanı sürüklüyor. Kentin kültür hayatı, büyük bir oranda, devlet kültür teşviklerine katkıda bulunan ve böylece Almanyadan da dünyaca ünlü sanatçıların İzmire gelmelerini sağlayan, bonkör kültür destekçilerine bağlı.
Alman sanatçıların da kentin kültür hayatına katkı sağlayabilmeleri beni mutlu ediyor. Örneğin solist Haakon Schaub/Berlin Ariadnede sahne aldı, Alman piyanist Blumenthal ise Türk solist A. Dilmaça eşlik etti.
Güzel sanatlar İzmir Belediyesi tarafından ve K2 gibi projeler ile desteklenmekte. Son yıllarda İzmirde çağdaş sanat dalında çok sayıda sergi düzenlendi, örneğin Alman ve Avrupalı sanatçıların da katıldığı, Alsancak eski tütün deposunda gerçekleştirilen Port İzmir 2 projesi. Tüm bunlar bize şunu gösteriyor: İzmir önümüzdeki yıllarda kendini İstanbulun yanında çağdaş sanatın çekici bir merkezi olarak kanıtlayacaktır.
M.K. İzmirden oldukça dost edindiniz, dostluklarınız görev yeriniz değiştikten sonra da sürecek mi?
S.S. Eylül ayında dostlarımın yanına bir kaç günlüğüne geleceğim, hatta Ekim ayı için de uçak biletlerim alındı.
M.K. İzmirde en çok mutlu ve mutsuz anlarınız oldu mu?
S.S. Dostluklar, müzik, özellikle Opera ve insanların içtenliği beni mutlu etti. Yeterince zamanımın olmaması ise beni üzdü.
M.K. İzmirde en beğendiğiniz nedir?
S.S. İnsanlarının yanı sıra kentin muhteşem gün batımları ile olağanüstü güzel konumu.
M.K. İzmirin konumu, tarihi ve yemekleri hakkındaki düşünceleriniz neler dir?
S.S. İzmir çok eski bir zemin üzerine yerleşik, 8000 yıllık tarihi her bir katmanı ile yüzeye çıkartılan bir kent. Bu boyutlar günümüzde de halen hissediliyor. Levanten çeşitliliği ile İzmirin yemekleri ise bir harika.
M.K. Giderayak İzmirlilere vermek istediği bir mesaj var mıdır?
S.S. İzmir Kentine, temsilcilerine Tüm İzmirlilere teşekkürlerimi sunuyorum. Bu şehrin açıklığını, hoş görüsünü, çağdaşlığını ve uluslararası oluşlarını yansıtan İzmirin iş dünyasına ve tüm kuruluşlarına, Türk- Alman dostlarıma, İZDOBa, İZDSOya teşekkürler. Bu şehrin Hukuk, mutluluk, sağlık, girişimcilik insiyatifi, sanat ve kültür alanlarında birer güç kaynağı durumunda olan İzmirin power kadınlarına takdir ve teşekkürler..
Ve de senin nezdinizde tüm basın mensubu dostlarıma teşekkürler, İzmir ve İzmirliler, Türkiyle ve Türkler ile aramda oluşan köprüye verdikleri katkı için
Kendinize inanın, yeniliklere açık olun. Misafirperverliğinizi, cömertliğinizi ve özelliklede yüreğinizdeki değerleri koruyun. Hepinizi seviyorum.
STEFAN SCHNEİDERin İzmir şiiri
Güzel İzmir
Gözleri inci, güzel İzmir.
Körfez hoş geldin der gibi sarılırken,
Zemin zevkli kadınların adımlarıyla salınıyor.
Gözleri inci, güzel İzmir.
Kıyıların Amazon tepeleri gibi yükselirken,
Sahillerini dalgalar okşayarak dolaşıyor.
Gözleri inci, güzel İzmir.
Alnın esen rüzgara açıkken,
Bakışın herkesi bir dost gibi karşılıyor.
Gözleri inci, güzel İzmir.
Zaptedilmeyen hür gönlünce,
Bırak saçların dalgalansın semada,
Özgür ce!