Oksijenin adı Atatürk

İzmir Tabip Odası'nın koordinatörlüğünde, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlıkları, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü birlikteliğinde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında  Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “Kurtuluştan Kuruluşa Atatürk ve Hekimler” konulu konferans düzenlendi.

  • 0
  • 663
Oksijenin adı Atatürk
© bizimizmir.net
Yazı Boyutu:

İzmir Tabip Odası'nın koordinatörlüğünde, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlıkları, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü birlikteliğinde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında  Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “Kurtuluştan Kuruluşa Atatürk ve Hekimler” konulu konferans düzenlendi.
Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi  Konferans Salonunda  gerçekleştirilen konferansı  Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı verdi.
Kalıpçı, “Atatürk’ün sözleriyle yaraları sarmak ve hayata döndürmek gibi zorlu bir görevin temsilcileri olan siz sevgili doktor arkadaşlarım hepinizin bayramı kutlu olsun. Kısa bir süreliğine gerek mesleki gerek ülkesel sorunları bir kenara bırakalım ve farklı bir pencere açalım, farklı bir oksijen soluyalım istiyorum. Bu oksijenin adı Mustafa Kemal Atatürk ve Türk hekimleri” diye konuştu.

ATATÜRK’ÜN YAZDIĞI REÇETE
“Atatürk’ün de reçete yazdığını biliyor musunuz?” diye soran Kalıpçı, “Çanakkale savaşı kazanılır. Atatürk İstanbul’a döner ve Pera Palas’a yerleşir. Çanakkale’de bütün yenilen orduların komutanlığını yapan İngiliz General Atatürk’le görüşür. General,  Atatürk’e ‘Beni Arıburnu’nda ve Conkbayırı’nda müthiş bir yenilgiye uğrattınız. Bunu nasıl başardınız?’ diye sorar. Bunun üzerine Atatürk yanında duran Doktor Rasim’den kağıt kalem ister. Doktor Rasim çantasında reçete kağıdı olduğu için bunu verir. Atatürk reçete kağıdını alır ve Arıburnu’nun krokisini çizer. İngiliz Generale krokiyi gösterip ‘Bu noktada çok iyi durumdaydınız peki neden birden durdunuz?’diye sorar. General ‘Askerlerim çok yorulmuştu durmak zorunda kaldık’ cevabını verir. Atatürk bu cevaptan sonra reçete kağıdına Conkbayırı’nın krokisini çizer ve aynı soruyu yineler. ‘Bu noktada da çok iyi durumdaydınız peki neden durdunuz?’ General ‘Askerlerime arkadan su yetişmedi ve susuzluktan durmak zorunda kaldık’ der. Bunun üzerine herkes Atatürk’ten, nasıl yendiğini anlatacak muzaffer bir komutan edası bekler.  Ancak Atatürk yenilginin üzüntüsü içinde olan İngiliz Generale ‘Ekselansları gördüğünüz gibi sizi ben değil önce yorgunluk sonra susuzluk yenmiş’ der. Bu ironi karşısında general ayağa kalkar ve büyük bir hayranlıkla ‘İlaçlarımızı yazdığınız bu reçeteyi bana hediye eder misiniz?’ der” diye konuştu.

Kurtuluş Savaşı’nda bütün cephelerde şehit olmuş tüm tıp mensubu isimleri çıkarttığını belirten Kalıpçı “ İlk şehidimiz Doktor İbrahim Daniş Bey olarak görülüyor” dedi. Ayrıca, Atatürk’ün yaşamı boyunca geçirdiği tüm hastalıkların çizelgesini yaptığını söyleyen Kalıpçı “ 5 yaşında dizanteri ile başlıyor, 15 yaşında sıtma ile devam ediyor, 38 yaşında ağır bir kulak ameliyatı oluyor ve sıtma nöbetleri geçiriyor. Ayrıca çok ağır böbrek sancıları var” dedi.
Atatürk’ün hastalıkları, tedavisinde görev alan doktorların ve yazılan ilaçların dökümünün yirmi beş sayfa sürdüğünü ekleyen Kalıpçı,  “ Atatürk için 7 düvele karşı savaştı diyoruz ya, bence 8. düvel varmış. Organizmasına, kendi organlarına karşı savaşan bir Mustafa Kemal daha varmış” diye konuştu.

“ATATÜRK’ÜN İDOLÜ BİR DOKTORDU”
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı ile ilgili kesin kararını verdiği ve hiçbir tereddüte yer kalmadığı noktanın Sivas Kongresine katılan Doktor Hikmet’in konuşması ile olduğunu ifade eden Kalıpçı,  Doktor Hikmet’in ‘Mandayı kabul edemeyiz. Eğer siz mandayı kabul edecek olursanız, biz Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak ilan ederiz’ sözlerini hatırlattı. Bunun üzerine Mustafa Kemal’in, cevabının  ‘Sen benim idolüm oldun. Şu an karar verdim tek parolamız var; ya istiklal ya ölüm’ olduğunu ifade etti.

ATATÜRK’ÜN SOYADI VERDİĞİ DOKTORLAR
Atatürk’ün savaş yıllarında ülkesinin ölüm rengini hayat rengine çeviren doktorlara duyduğu derin saygıdan bahseden Kalıpçı bir anıyı şöyle anlattı: “Atatürk bir gün çok kalabalık toplantı sırasında Bandırma Vapurunda birlikte olduğu Doktor Refik Bey’i yanına çağırır ve ‘Refik Bey içi dışı bir, insan pırlantasıdır. Eğer kabul buyururlarsa ona Saydam soyadını vermek istiyorum’der. Bu arada İbrahim Tali’yi çağırır. ‘İbrahim Bey yanımda durduğu sürece hiçbir teşhiste yanılmadı ona da kabul buyururlarsa Öngören soyadını vermek istiyorum’ der. 23 Nisan’ın kutlanmasını sağlayan, Harika Çocuklar Yasasının çıkmasını, Çocuk Esirgeme Kurumunun kurulmasını sağlayan Doktor Fuat Bey’e de eski Türklerde çocukları koruyan melek anlamına gelen Umay soyadını vermek istiyorum’ der”  İZMİR(Ege Ajans/ Yağız Barut)

YORUM YAZ
Diğer Haberler

Çelikkaya son yolculuğuna uğurlandı

Sabah vardiyası ziyareti

Torbalı Belediyesi'nden Uçurtma Şenliği

Geleceğin bilim insanı lise öğrencileri tıp projeleriyle yarıştı

İZSU'da bayrak değişimi

Güne Fen İşleri Şantiyesi'nde başladı

Arşiv